YA ORTAKLIK YA FELAKETLERE DEVAM
“Liderler sivrisinek sorununu çözsünler, bu bile önemli bir ilerleme olur” diye yazdığımı hatırlıyorum, belki birkaç defa…
Kıbrıs sorunu ‘sorunların anası’ olmaya devam ediyor ama sadece toprak, mülkiyet, yurttaşlık, egemenlik, güvenlik değil mesele…
Bu ülkenin değerleri birer birer kayıp gidiyor elimizden, sırf ‘ortaklık’ yapamıyoruz diye…
Bir türlü paylaşamadık o ‘yetkileri ve gücü’ ve bu yüzden sürekli kan kaybediyor Kıbrıs adası…
Ve tabii ki adanın sakinleri…
Sivrisinek meselesi şaka değil. Büyük mesele. Hatta küpdüşenler, çok daha büyük sorun!
Ortaklık olsaydı eğer, iki toplumun ‘sıhhiye’ ekipleri beraber kafa yorabilir, sulak yerlerde larva mücadelesi eşgüdümle yapılır, çok daha ucuz ve sonuç alıcı ilaçlama yapılır, sorun minimize edilirdi.
Kanalizasyon meselesi de öyle… Lefkoşa’da örneği var zaten. Yakın yerlerde benzerleri neden olmasın? Bir kenti lağım basınca bu bütün Kıbrıs’ın derdi değil mi?
Su kaynaklarının doğru ve verimli kullanımı da öyle… Anamur’dan gelen suya bağlanmak yerine gökten her sene düşen suyu kullanmak ve ada genelinde bir ‘master plan’ çıkarmak imkansız mı?
Ve ormanların korunması…
Her yıl binlerce ağacın kül olmasını seyredip, dizimizi dövüyor, sürekli ‘helikopter’ sayıklıyoruz.
***
Halbuki Kıbrıs’ta bir ‘ortaklık’ olsa, değil sadece helikopter, ‘yangın söndürme filosu’ olur elimizde…
Her yangında aynı tartışmalar. Türkiye’nin güney illerinden helikopter bekliyoruz. O sırada o bölgede yangın yoksa çıkıp gelsin. Geliyor da… Ama zaman kaybediliyor. Yangınlarda kaybedilen her dakika katliam demek.
Ve yine her yangında tekrar eden başka bir tartışma: Güney’den destek alalım mı, almayalım mı?
Bu sefer milliyetçi damar fazla ısrarcı olmadı, helikopter de geldi, uçak da… İyi ki geldi.
Hem Türkiye’den hem de Güney’den helikopter gelmeseydi ne mi olacaktı?
Yanacak bir yer kalmayınca yangın da duracaktı!
Son 25 senede gerek güneyde, gerekse kuzeyde yaşanan büyük yangın felaketlerinin toplamında kaybedilen ağaçlar ve araziler bu ülkenin çoraklaşması, bitki örtüsü ve hayvanların yaşam alanının azalması, yani doğal yaşamın sonuna yaklaşmamız anlamına geliyor.
***
Yeni tip Korona virüsü dahil, her türlü insani sorunla ada genelinde ve birlikte mücadele etmek gerekiyor.
Bakın ekolojik denge bozuldukça neler oluyor: Bugünlerde karada ‘garavolli’ istilası var, denizlerde ise ‘deniz anası’ saldırısı…
Yakında ‘çekirgeler’ basacak bizi… Sonra bakalım neler…
Her yıl en az 3-4 kez yaşanan seller, yangınlar ve diğer doğa olayları bize inat ve ısrarla aynı mesajı veriyor.
Bu ada üzerinde ‘ortaklık’ yapmaktan, kaynakları doğru, verimli kullanmaktan ve imkanları birleştirmekten başka çaremiz yok.
Var mı?
E hade, alalım o zaman ayrı bir helikopter!
Alabiliyor muyuz?