‘YABANCIYA SINIR DIŞI YENİ YURTTAŞA YURTTAŞLIK İPTALİ YAPILABİLİR’
YENİDÜZEN’e konuşan Emekli Başsavcı Yardımcı Muavini Hakkı Önen, 22 Ocak’ta meclis önünde yaşananları yorumladı, olaylara karışanlarla ilgili hukuken yapılabileceklere işaret etti
“Uzun yıllar savcılık yapmış, polisle çok yakın ilişkileri olan bir polis çocuğu olarak, polisin o günkü tutumunu yakıştıramadım. ‘Babamın kemikleri sızladı’ diye düşündüm”
“Polis böyle değildi, gözünün önünde suç işlendiğini görüp müdahale etmemezlik yapmazdı. Polis veya bir memur kanunsuz bir emri, yazılı bile olsa, uygulamak zorunda değildir”
“Polis bu eylemde olanlara adeta bile bile göz yumdu. Oradaki polis memurları müdahale için emir gelmeden de, suç işlendiğini görünce müdahale etmeliydi... Polis olayları seyretti. O gün hepimiz için kara bir gün”
“Meclisin çatısına çıkılması meclisin hem tüzel kişiliğine, hem de siyasi kişiliğine ve meclisin temsil ettiği kişilere hakarettir”
“Başka bir ülkede olsa meclisin damına kanunsuzca çıkarak suç işleyen birine polis silahlarla müdahale edebilirdi”
“KKTC vatandaşları için gösteri hürriyeti önceden izin almaya tabi değildir. Orada medeni bir şekilde görüşler ifade edilmiş olsaydı, hiçbir sıkıntı olmayacaktı. O da ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilecekti”
“Ancak orada hem mülke tecavüz var, hem de içeridekilerin kişiliklerine tecavüz ve tehdit var. Bu gibi durumlar ceza yasasına göre suç teşkil eden unsurlardır”
“Suç unsuru davranış içine giren herkesi görüntülerden tespit etmesi ve soruşturma açması lazım. Vatandaş olanlara dava okunur”
“Vatandaş olmayan bir kişinin bir eyleme katılması suçtur. Bunların sınır dışı edilip edilmemesi İçişleri Bakanı’nın takdirine bağlıdır, suç işleyen bir yabancı kişinin sınır dışı edilmesi karar veya önerisini mahkeme de emredebilir. Hatta sonradan kazanılmış vatandaşlığı olan bir kişinin vatandaşlığı da iptal edilebilir”
Ödül Aşık ÜLKER
Emekli Başsavcı Yardımcı Muavini Hakkı Önen, polisin suç işlendiğini göre göre müdahale etmemesinin ciddi şekilde görevi ihmal olduğunu söyledi.
Önen, 22 Ocak’ta Afrika Gazetesi ve meclis önünde yaşananları Yenidüzen’e değerlendirdi.
“Polis o gün çok ciddi güvenlik boşluğu yarattı” diyen Önen, “Uzun yıllar savcılık yapmış, polisle çok yakın ilişkileri olan bir polis çocuğu olarak, polisin o günkü tutumunu yakıştıramadım. ‘Babamın kemikleri sızladı’ diye düşündüm. Polis böyle değildi, gözünün önünde suç işlendiğini görüp müdahale etmemezlik yapmazdı. Polis veya bir memur kanunsuz bir emri, yazılı bile olsa, uygulamak zorunda değildir” diye konuştu.
Hakkı Önen, polisin olayları seyrettiğini, polise olan güvenin sarsıldığını kaydederek, polisin taşkınlığı önlemek için tedbir almamasını anlamanın imkansız olduğunu ifade etti.
Meclisin çatısına çıkılmasının meclisin hem tüzel kişiliğine, hem siyasi kişiliğine, hem de meclisin temsil ettiği kişilere hakaret olduğunu söyleyen Önen, “Başka bir ülkede olsa meclisin damına kanunsuzca çıkarak suç işleyen birine polis silahlarla müdahale edebilirdi” dedi.
“Polis bu eylemde olanlara adeta bile bile göz yumdu. Oradaki polis memurları müdahale için emir gelmeden de, suç işlendiğini görünce müdahale etmeliydi” diyen Hakkı Önen, polisin, eylemde suç unsuru davranış içine giren herkesi görüntülerden tespit etmesi ve soruşturma açması gerektiğini de vurguladı. Önen, suç unsuru davranış sergileyenlerin vatandaşlıklarının, sonradan edinilmiş olması durumunda, iptal edilmesinin gündeme gelebileceğini de söyledi.
Toplumda endişe ve kötümserlik hakim olduğunu kaydeden Önen, “Şu anda güvenlik açısından polisimize güvenimiz kalmadı, bu çok kötü bir şey ama bunu polis olaylara pasif kalmakla kendi yarattı. Yeniden güvenimizi kazanmak için polisin çaba sarf etmesi gerekir diye düşünüyorum” diye konuştu.
Soru: İfade özgürlüğü nedir?
Önen: İfade özgürlüğü bir başka kişiye hakaret içermeyen düşüncelerinin dışa vurumu olarak anlatılabilinir ve bu kapsamda olduğu sürece sınırlandırılamaz. Bir başka kişinin kişilik haklarına tecavüz veya hakaret oluşturduğu anda yasal bakımdan sınırlandırılır. Örneğin Afrika Gazetesi’nin manşetinde “Türkiye’den bir işgal harekatı daha” deniyordu. Bunu benimsersin ya da benimsemezsin, o bir fikirdir, fikir düzeyindedir. Afrika Gazetesi’ndeki yazıyı ben kimseye hakaret olarak algılamadım, bu bir fikirdir. Bir fikir de bir başkasının özel hayatına hakaret veya tehdit oluşturmuyorsa, yasak değildir. O fikri kanunsuz bir eyleme dönüştürmeye çalışırsam, o andan itibaren suç oluşmaya başlar. Afrika Gazetesi’nin fikrine katılıp katılmamak ayrı bir konudur. Ben şahsen katılmam ama gidip gazetenin camını da kırmam, bu tarz eylemlerin yapılmasını da hoş karşılamam. Gazetenin yazdıklarına katılmasam bile saygı duyarım, onun fikridir. Hatta bir konu hakkında değişik fikirlerin ortaya konmasını fikir zenginliği olarak kabul ederim. Farklı fikirler olmazsa doğruyu bulma imkânı doğmaz.
“Hem mülke tecavüz, hem içeridekilerin kişiliklerine tecavüz ve tehdit var”
Soru: 22 Ocak’ta Afrika Gazetesi’ni hedef alan, alışık olmadığımız şiddetin olduğu bazı eylemler yapıldı. Bu eylemi nasıl değerlendiriyorsunuz? Orada sergilenen tavırlardan hangileri suç unsuru taşır?
Önen: KKTC vatandaşları için gösteri hürriyeti önceden izin almaya tabi değildir. Orada medeni bir şekilde görüşler ifade edilmiş olsaydı, hiçbir sıkıntı olmayacaktı. O da ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilecekti. Ancak orada hem mülke tecavüz var,hem de içeridekilerin kişiliklerine tecavüz ve tehdit var. Bu gibi durumlar ceza yasasına göre suç teşkil eden unsurlardır. Linç boyutuna gelmedi ama tehdit oluştu.
Soru: Orada polisin tavrına çok tepki var. Örneğin Afrika Gazetesi’nin balkonundaki kişi herkesin gözü önünde polis tarafından içeri alındı ve bırakıldı...
Önen: Sonrasında dava okunduğu ve serbest bırakıldıkları söylendi ama kimler olduğu açıklanmadı. Polis o gün çok ciddi güvenlik boşluğu yarattı.
“Oraya gidilme nedeni belliydi”
Soru: Afrika Gazetesi’ne taş atanlar da oldu, onlarla ilgili bir şey yapılmadı. Afrika Gazetesi yetkililerinin bu konuda şikâyette bulunması gerektiği de söylendi. Hukukçu olarak bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Önen: Bu bana garip geldi. Polis eğer suç işlendiğini görüyorsa, bunun şikâyet edilmesini beklememelidir. Eylemciler içerdekilerin başına vurup öldürseydi, şikâyet edecek durumları olmayacaktı. O zaman adam öldürmenin tahkikatı mı yapılacaktı? İlk andan itibaren polisin suç işlendiğini göre göre müdahale etmemesi ciddi şekilde görevi ihmaldir. Polisin görevi emniyeti sağlamaktır. Tabii yargı aşamasında Afrika Gazetesi yetkililerinin de şikâyette bulunması gerekir ki dava salimen yürütülebilsin.
Oraya gidilme nedeni belliydi. Afrika Gazetesi’ne karşı bir eylem yapıldı ve sonuçta mala tecavüz ve kişilere tehdit yapıldı. Polisin bunu en baştan engellemesi lazımdı. Hatta polisin gazetenin etrafını çevik kuvvetle veya barikatlarla kapaması lazımdı. Olaylar olurken polis olayları engelleyeceğine tam bir seyirci gibi davrandı.
GKK, Cumhurbaşkanı’nın talimatlarını kaale almadı mı?
Soru: Cumhurbaşkanı’nın GKK Komutanı’nı Afrika Gazetesi önünde yaşananlarla ilgili aradığını da söyledi. Ancak birşey yapılmadı, olaylar durulunca çevik kuvvet olay yerine geldi. GKK, Cumhurbaşkanı’nın talimatlarını pek kaale almadı sanki...
Önen: Görünen o.
“Cumhurbaşkanı’nın da şikâyetçi mi olması gerekiyor?”
Soru: Olayları yatıştırmak amacıyla bölgeye gelen Cumhurbaşkanı’na da saldırıldı...
Önen: O ayrı bir suç. Bir devlet başkanına karşı yapılan hakaret Ceza Yasası’na göre ayrı bir suç teşkil eder. Polisten bu konuda bir şey yapıldığına dair açıklama gelmedi. Neden yapılmadı? Cumhurbaşkanı’nın da şikâyetçi mi olması gerekiyor?
“Suç netti, polisin gözü önünde olmuştu”
Soru: Sonrasında eylemciler meclisin önüne yöneldi ve meclisin çatısına çıkıldı. Bu ne anlama gelir?
Önen: Meclisin çatısına çıkılması meclisin hem tüzel kişiliğine, hem de siyasi kişiliğine ve meclisin temsil ettiği kişilere hakarettir. Türk bayrağı bizim yasalarımıza göre bizim devletimizin de bayrağıdır. Devletimizin iki bayrağı var, KKTC ve Türk bayrağı. Elinde KKTC bayrağı da olsaydı gene suç işlemiş olurdu çünkü meclisin çatısına izinsiz çıkmak suçtur. Ellerinde bir de kayı boyu bayrağı olduğu söylenen bir bayrak var ki onu anlamak imkansız... Başka bir ülkede olsa meclisin damına kanunsuzca çıkarak suç işleyen birine polis silahlarla müdahale edebilirdi. Polisin yapması gereken şey, bunu yapanları tutup karakola götürmek, davayı okuyup serbest bırakmaktı. Uzun süre tutuklanmalarını gerektirecek bir durum yoktu, suç netti, polisin gözü önünde olmuştu.
“Polis pasif davranışı ile bir bakıma teşvik edici durumu yarattı”
Soru: Polis meclis çatısına çıkan kişileri çok kısa bir süre polisin odasında tuttuktan sonra serbest bıraktı. Söz konusu kişiler de yeniden eyleme katıldılar ve “kahraman” gibi karşılandılar...
Önen: Bu polisin en başından itibaren ortaya koyduğu yanlış tutumlardan biridir. Polisimiz bu pasif davranışı ile bir bakıma teşvik edici durumu yarattı. Polisin bu konuyu mutlaka mahkemeye götürmesi gerekir. Uzun yıllar savcılık yapmış, polisle çok yakın ilişkileri olan bir polis çocuğu olarak, polisin o günkü tutumunu yakıştıramadım. “Babamın kemikleri sızladı” diye düşündüm. Polis böyle değildi, gözünün önünde suç işlendiğini görüp müdahale etmemezlik yapmazdı. Polis veya bir memur kanunsuz bir emri, yazılı bile olsa, uygulamak zorunda değildir. Polis bu eylemde olanlara adeta bile bile göz yumdu. Oradaki polis memurları müdahale için emir gelmeden de, suç işlendiğini görünce müdahale etmeliydi. Hakkı Önen olarak ben, polisin gözü önünde suç işlenirken buna müdahale etmemesini affedemem. Polis olayları seyretti. O gün hepimiz için kara bir gün. Büyük oranda herkes ciddi anlamda olanlardan dolayı endişe etmeye başladı. Polise olan güven sarsıldı, Polis Genel Müdürlüğü yetkilileri olanları nasıl izah edecek? Geçmişte polis orantısız güç kullandığı için eleştirildiğinden belki o gün polise “biraz yavaş davranın, olaylar tırmanmasın” denmiş olabilir ama “suç işlendiğini göre göre müdahale etmeyin” denmiş olacağını benim mantığım almaz. O gün olası bir taşkınlığı önleme yönünde polis tedbir almamıştı. Bunu anlamak imkânsız...
“Sonradan kazanılmış vatandaşlıklar iptal edilebilir”
Soru: İki kişinin polis tarafından gözaltına alındığı ve serbest bırakıldığı basına yansıdı...
Önen: Sadece gazetenin tabelasını indiren veya meclisin çatısına çıkanlarla ilgili değil, taş atanlar ve suç unsuru davranış içine giren herkesi görüntülerden tespit etmesi ve soruşturma açması lazım. Vatandaş olanlara dava okunur. Vatandaş olmayan bir kişinin bir eyleme katılması suçtur. Bunların sınır dışı edilip edilmemesi İçişleri Bakanı’nın takdirine bağlıdır, suç işleyen bir yabancı kişinin sınır dışı edilmesi karar veya önerisini mahkeme de emredebilir. Hatta sonradan kazanılmış vatandaşlığı olan bir kişinin vatandaşlığı da iptal edilebilir.
“Katip salondan çıkarılabilirdi”
Soru: Meclis içinde de bazı gösteriler yapıldı, olaylar oldu?
Önen: Meclis içinde bayrak açanlar oldu. Onu nasıl içeri soktular? Meclise denetimsiz giriş yapıldığı anlaşılıyor. Demek ki içeriye isterseniz tüfek de sokabilirsiniz. Meclisin girişinde normalde yoklanılması gerekir. Meclisin içinde de güvenliği sağlayacak yeterli görevli yoktu. Bu arada CTP Milletvekili Derya’nın davranışını da onaylamıyorum, yeminini yasaya uygun olarak yapmadı, gayri ciddi oldu, bana göre yemini geçersizdir, tekrarlatılması gerekir.Aynı şekilde divan katibinin davranışı da kabul edilebilir değildir. Bu katip de yaptığı davranış sonrasında salondan çıkarılabilirdi.
“Güvenlik açısından polisimize güvenimiz kalmadı”
Soru: Toplum da çok karışık duygular içinde. Bundan sonra ne yapılmalı?
Önen: Toplumda bir endişe, kötümserlik hakim. Şu anda güvenlik açısında polisimize güvenimiz kalmadı, bu çok kötü bir şey ama bunu polis olaylara pasif kalmakla kendi yarattı. Yeniden güvenimizi kazanmak için polisin çaba sarf etmesi gerekir diye düşünüyorum.
(Fotoğraflar: Didem MENTEŞ)