1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Yağcı ve yağmacı kahramanlar!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Yağcı ve yağmacı kahramanlar!

A+A-

21 Temmuz...

1974...

Tam 49 sene önce bugün...

Sabah henüz güneş doğmamıştı...

Ve annemi, beni, ablamı yanına alan babam; Gaziveren’deki kahvehanelerin yanından ilkokula doğru giden yolda yürüyorduk...

Rumlara teslim olmuştuk...

-*-*-

Babamın elinde ortadan kırılmış av tüfeği...

Korku!

-*-*-

Bir gün öncesine gidelim...

20 Temmuz...

1974...

-*-*-

Türkiye Ada’ya çıkarma yapmış...

Rumlar, kendi aralarındaki Makariosçular, EOKA B’ciler kavgasını bırakmış, toparlanabildikleri kadarıyla Türk köylerine saldırıyor...

-*-*-

Gaziveren’deyiz...

Akşama doğru Rumlar köye saldırıyor...

13 saat cau cuv ediliyor...

-*-*-

21 Temmuz sabahına geçtik...

Teslim olduk!

Nedense, caminin mikrofonundan bağıran Rum’un, “Barahodides” dediği aklımda!

Rum arkadaşlarıma soruyorum, “böyle bir kelime yok” diyor...

Benim aklımda yanlış kaldı herhalde!

-*-*-

Babam, dayım ve köyde, eli silah tutup kaçmayan herkes kamyonlara bindirilip götürülüyor...

Biz ilkokulun yanında yol kenarına çökmüş bekliyoruz...

Ve sanırım herkes, oturduğu yerde üzerine işiyor!

Ortalık leş gibi sidik kokuyor!

-*-*-

22 Temmuz günü sessiz...

Çok sıcak!

Herkes okulun üç odasında...

Bazılarımız bahçede!

Bir Rum van aracıyla geliyor, bize köpeklere atar gibi çeyrek ekmek ve bolibif atıyor!

Bolibif şimdilerde çok pahalı!

-*-*-

Ve aklımda kalan, 23 Temmuz...

Uçak sesleri...

Patlama sesleri...

Bir Rum koşarak, okulun karşısındaki kamyonumsu araca çıkıyor!

Üzerindeki makineli silahla okula yağdırıyor!

Toprak ve kan kokusu!

14 ölü!

-*-*-

Ölülere, yaralılara basıp dışarı çıkıyoruz...

İki dizimden de kan sızıyor!

Küçücük şarapnel parçaları girmiş!

Kapının önünde hamile bir kadın; hem kucağındaki benden küçük çocuk, hem de karnındaki bebek birlikte ölmüşler...

Gözümün önünden hiç gitmez...

-*-*-

14 ölü...

Barış Gücü askerleri...

Rumlar...

Bağırışmalar, çağırışmalar...

Evlere gönderiliyoruz...

-*-*-

Sene 2023...

21 Temmuz...

Ersin Tatar Cumhurbaşkanı...

Ve milliyetçi...

Savaş görmedi...

Ama savaştan yana milliyetçilik yaparak, koltuğu garantiye alıyor...

-*-*-

Ve “devlet” kurmuşuz...

Tanıyanı yok!

Yalanı çok!

-*-*-

Hiç acı çekmemişiz gibi; hiç vurulmamışız gibi; hiç nöbet tutmamışız, hiç direnmemişiz gibi...

Şehitlerin çocukları Avustralya’da, İngiltere’de!

Torunları ve torun çocukları Rum tarafında iş arıyor!

Tatar dahil, herkesin de cebinde, “Rum devleti” dedikleri devletin pasaportu!

Ve “Sizi biz kurtardık” diyenler, yağmalamaya devam ediyor ülkeyi!

-*-*-

Ülke, yağcı ve yağmacı kahramanların!!! kontrolünde ve üzgünüm ama işgalinde!


Kıbrıs Türk toplumunun geleceği yobazlara teslim!

Türkiye Kadın Voleybol Milli Takımı’nın Milletler Kupası Şampiyonluğu, bu ülkenin belki de spor tarihinin en önemli şampiyonluklarından biridir...

-*-*-

Ve bu ülkenin bir grup “dincisi”, sadece Türkiye Milli Takımı’nın değil, belki de Dünya’nın en büyük voleybolcusu olan Ebrar Karakurt’a saldırmaktadır...

-*-*-

Faşizmin, ayrımcılığın dibi yaşanıyor...

Tam bir gericilik örneği...

Kadınların, “insan” olmasından bile nefret eden yobazlar...

-*-*-

Ve bu yobazlar, şu anda Türkiye’yi yönetenlerin hem destekçileri hem de ta kendileridir...

-*-*-

Ve hepsinden acısı; Atatürkçü laik Türkiye tehdit altındadır!

Ve bundan da öteye acı; KKTC’yi yönetenler, kişisel çıkar ve mevki şaklabanlığı adına, Kıbrıs Türk toplumunun geleceğini bu yobazlara teslim etmiştir!


“İşgal var ama biz mutluyuz!”

Artık “işgal”i faşistler de itiraf etmeye başladı...

Kıbrıs gazetesinde geçmişin azılı solcusu, sonradan faşist bir kişi, “böyle işgale canım feda olsun” falan gibi bir yazı yazdı...

“Evet işgal var, ama bizim işimize geliyor; mutluyuz” dedi aslında!

-*-*-

Bu arada aklıma takıldı:

KKTC eşit ve egemen bağımsız bir devletse; Ercan Havaalanı’nın açılışına, KKTC muhalefetinin davet edilmemesi ne iş?

Davetlerin TC merkezli olması ne iş?

-*-*-

Tamam tamam!

İşgal falan tartışmayalım!

Ateşkes durumunda buluşalım da, eşit egemen devlet iddianız, olsa olsa “şaka” olur!


362478718-329711569382642-3483809500932063873-n.jpg

Babam 21 Temmuz 1974’te esir alındı... 22 Ekim 1974’e kadar, önce Omorfo, ardından Limasol’da yüzlerce Kıbrıslı Türk’le birlikte esir olarak kaldı... 22 Ekim 1974’te esir değişimiyle bırakıldı... Bu fotoğrafı o günmerhum gazeteci büyüğümüz Bilbay Eminoğlu Lefkoşa’da çekti... Allah rahmet eylesin Bilbay abimizi... Fotoğraf, 23 Ekim 1974 tarihli Bozkurt gazetesinin ön sayfasında yayınlandı... Yıllarca aynı odada çalıştım Bilbay abiyle, saygıyla anıyorum... Bu arada ablam, iyi bir arşivcidir... Gazeteyi o günlerden beri saklamış... İlk kez gördüm... Ve bu ülkede, “haindirler, teröristtirler” diye bizi Türkiye’ye sokmayan yobazlar; saraydaki basın toplantısına dahi sokmayan şaklabanlar; pervasızca ülkemizi soyuyorlar! Çıkarları uğruna; işbirlikçileri ile birlikte, Kıbrıs sorununun çözümünü de istemiyorlar... Engelliyorlar... Biri gerçekleri yazınca, söyleyince yani eleştirince de huylanıyorlar!

Bu yazı toplam 3529 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar