1. YAZARLAR

  2. Derya Beyatlı

  3. Yağmur mu yağmış düşlerinin üzerine?
Derya Beyatlı

Derya Beyatlı

Yağmur mu yağmış düşlerinin üzerine?

A+A-

 

Herşeyin bir nedeni var hayatta.

Hayatına giren her insan, başından geçen her olay, çekilen her acı sana bir şey öğretmek için var.

Öğreniyor musun? Ne ala...

Öğrenemiyorsan, kafana vura vura öğretir hayat, bugün olmazsa, yarın, öteki gün, hiç bilemedin yıllar sonra. İlla ki öğreneneceksin, yok kaçarı, kısa yolu, formülü bu işin.

Öğ-re-ne-cek-sin! Bu kadar.

Dışarıda yağmur var, mevsimlerin iyice tersi dönmüş, yaz kışa dönüşmüş, kış kaybolmuş. Sonbahar bile kimlik bunalımında, sen kendini kaybetmişsin, çok mu?

Arayıp bulmak için doğru zaman, hazan mevsimi hüküm sürüyor zati bir süredir, hem içinde, hem sokakta.

Kırıklarını almayalı çok olmuş kalbinin, neredeyse saçındakilerle yarışacak vaziyette. Pandora kutusu açılmış, tüm yaşanmışlıklar saçılmış ortalık yere, ya toplarsın, ya toplarsın. Gütmedik deve, gitmedik diyar bırakmamışsın ki, yok başka şansın.

Tanıdık bu acı, pek bir bildik üstüne, kaçma artık, didikle kendini, düşün, anla!

İnce ince vururken yağmur damlaları cama, yağmurun altında gerçekleştiremediğin ‘O’nlu hayalleri değil, yağmurun romantizmini değil, avucundan kayıp gidenleri hiç değil!

Bu tecrübeden neler öğrenmen gerektiğini düşün, niye sorusunun yerini nasıl alsın.

Nasıl daha güçlü kalkabilirim ayağa, dengeli, güvenli devam edebilirim hayata?

İnsan en güzel kendine yalan söylermiş.

Kendini kandırmak, olmadık bir şeye inanmak, olanı görmemek, olmayanı var saymak bazen günlük bir uğraş haline geliyor pembe dünyamızda.

Kolay çünkü, gerçekle yaşamaktan çok daha kolay, kendi yarattığımız gerçeklerin altına saklanmak.

Gözlerinde sıkıntılar mı baş gösterdi, bir bak bakalım, hayatındaki hangi sorunu görmezden geliyorsun son zamanlarda.

Varoluşsal yalanlarımız var bir de, onlarsız tamamen dağılacağımız, yok olacağımız, kendimizle ilgili yarattığımız fantaziler. Bizim inatla gözlerimizi yummayı seçtiğimiz ama karşımızdakilere açık seçik görünen, hayatımızın su götürmez gerçekleri bunlar.

Aksini anlatmaya çalışana öfke kustuğumuz, sıkı sıkı tuttunduğumuz hayaller ile kapatmaya çalıştığımız gerçekler. Acılar çünkü, çirkinler. Kafamızda yaratmak istediğimiz ‘Ben’ in fersah fersah uzağındalar.

Hangisi daha iyidir hiç bilemem böyle zamanlarda...

Uyan, gerçekle alakan kalmamış diye dürtüklemek mi bir dostu, yoksa yalancı mutluluğunu bir süre daha yaşamasına izin vermek mi?

Hangi yol daha zalimce, gerçeğe yönlendirmek mi, kendi yarattığı bir balon içinde şuursuzca duvara doğru gitmesine izin vermek mi, hiç karar veremem.

Çakılacak sonuçta duvara bilirim de, zamanını kendi mi seçsin ben mi orasını kestiremem işte. 

‘Gerçek acı veriyorsa saklamalı mı, saklamamalı mı?’ sorusuna götürmesin ama bu bizi. Konumuz sadece kendimize söylediğimiz yalanlar, gerçek dünyadan korunmak için üzerimize geçirdiğimiz komik zırh.

Çıplağız aslında, zırh sanal...

Bunu haykıranları hemen kara listeye alsak da, gün geldiğince uyanacağız, başka yolu yok. Bir cümle, bir kitap, bazen bir bakış yeter samandan inşaa ettiğimiz kalenin yerle bir olmasına.

Zamanı gelmiştir dostum, çerden çöpten kurduğun kuleler ne kadar hoş görünürse görünsün, ömürleri bir rüzgar kadardır anca...

Rüzgar hep aynı yönden esiyorsa, nedenini araştır bence, şatonu yeniden daha da kocaman, yerine dikmeden önce.

Rüzgar hep de beni vuruyor demek, rüzgarlara daha açık hale getirecektir kaleyi, o kadar. Düşün derim bir, niye hep seni vuruyor, hep aynı yerden kırıyor bu kahpe rüzgar?

Bir de daha sağlam malzeme kullan bu defaya, hayallerinle ör duvarlarını, ama hayallerini gerçekleştirecek cesareti de atlama, kat harca.

Hayalsiz yaşanmaz çok iyi biliyorsun sen de, tek hayallerle de yaşanmaz be gülüm...

Her tecrübe bir ders, her insan öğretmen, acı ilaç...

Öğrenemediysen, yine yeniden, düşe kalka öğrenirsin, korkacak birşey yok, herşey bizim için.

Yağmurun altında yürümek mi derdin, yağmuru dinlemek mi? Yoksa ‘O’ mu bunu da iyi belle, mevsimler gibi karışıyor bazen herşey birbirine...


29 Haziran 2014 
Marsilya

Bu yazı toplam 2747 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar