1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Yağmur ve yangın
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Yağmur ve yangın

A+A-

Normal yağışlar değil bunlar…

Ne yolların, ne derelerin, ne kanalların, ne göletlerin kaldırabileceği yağmurlar değil.

Tabii bunlar da varsa!

Olmayan yollarımızdan, işgal edilen derelerimizden, tıkanan kanallarımızdan ve su tutmayan göletlerimizden sürekli bahsederiz.

Şimdi bu olmayan ‘şey’ler normalden fazla yağan yağmurları tutacak, akıtacak, biriktirecek!

Size de inandırıcı geliyor mu?

Gelmiyor tabii.

Peki ne olacak?

Artık bu aşamadan sonra ellerimizi havaya açıp dua edeceğiz;

“Artık yağdırma” diye…

***

İnanabiliyor musunuz!

Yağmurun daha fazla yağmaması için dua edeceğiz artık…

Bir zamanlar yağması için dua ettiğimiz yağmurun artık yağmamasını istiyoruz.

Peki ama bizim hiç mi suçumuz yok?

Olmaz olur mu?

Sözünü ettiğimiz yollarımızın kenarlarında kanalizasyon kanalları olsa, olanlar da tıkalı olmasa, dereler işgal edilmese, suyun yolu kesilmese, gidecek yol bulsa, o yolun sonunda gölet olsa, bent olsa, giden suları tutabilecek oluşum olsaydı bu olanların çoğu olmazdı.

Yine taşmalar olurdu, seller olurdu, çökmeler meydana gelirdi belki ama bu kadar olmazdı.

Lefkoşa’da Dr. Fazıl Küçük Bulvarı, özellikle Doktoroğlu önü yılların, on yılların sorunu ama her yağmurda su basmaya devam ediyor, yollar tıkanıyor, Sanayi Bölgesi mahsur kalıyor.

Bir türlü çözüm bulunamıyor.

Aklın alması zor.

Bölgedeki işyerleri su basmasın diye yıkılıyor, su basmasın diye yükseltilen temel üzerine yeniden yapılıyor ama yine de su basıyor çünkü o suyun gideceği yer yok. O suya yol verecek çözüm bulunamıyor mu anlamadım!

***

Kısa süre önce aklımıza gelmeyen, önce ‘küresel ısınma’ dediğimiz, sonra ‘iklim değişikliği’nin daha uygun olacağı düşünülerek o şekilde söylenen küresel olumsuz gelişme, dünyayı farklı şekilde etkilerken bizi de bu şekilde sınıyor.

Bu sınavdan başarılı çıkamadığımızı pek tabii ki söyleyebiliriz.

Sonuç ortada.

Avrupa Kıtası’ndan büyük Avustralya’da dört aydır süren yangınlar devam ederken, insanlar ölürken, Kıta’ya özgü koalalar, kangurular ve diğer canlılar telef olurken, ağaçlar yanarken ve oralar birkaç milim yağmura muhtaçken, bizim kaldıramadığımız kilolarca yağmur bizim küçücük Adamıza yağıyor.

Keşke bu yağmurları Avustralya’ya kaydırabilsek!..

Keşke ABD, İran’la, Ortadoğu’yla uğraşmak yerine, oraya insanları öldüren füzeler göndermek yerine, işe yarar mıydı bilmem ama kendi topraklarına daha yakın olan Avustralya’ya yağmur bombaları gönderse!..

Birkaç kilometre kare toprağı sulasa, birkaç insanı kurtarabilse, beş-on hayvana can verebilse…

Keşke ama emperyalizmin aklı, iyiliğe değil, kötülüğe çalışıyor ne yazık ki! Zaten iklim değişikliği denen şey de emperyalist ülkelerin daha fazla kâr, daha fazla rant elde etme sevdalarından çıkmadı mı!

***

Kıbrıs böyle, yakın coğrafya benzer ama uzak yer Avustralya öyle… Avustralya’da artık herkesin bir akrabası, bir tanıdığı var… Onun için de biz burada yağmurdan çekerken, sıcaktan ve yangından çeken Avustralya’daki yakınlarımızı da yoklamadan edemiyoruz.

Bizde yağmur bitse, orada yağmur yağsa diye dua ediyoruz.     

 

Bu yazı toplam 1555 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar