Plansız gelişmenin, altyapı eksikliğinin, rant kavgasının, aç gözlülüğün sonuçlarını bir kez daha yaşadık…

İklim değişikliği de bu ‘akıllılık’ olarak gördüğümüz açgözlülüğümüzün üstüne eklenince kanıksamış olduğumuz gibi ortalıklar batıyor, çıkıyor… Seller zararlar veriyor, yollarda yürüyemeyecek, arabalar bile yolları kullanamayacak hale geliyor…

Cuma günkü yağmur ve aralıklarla tekrar tekrar düşen dolu, Girne’deki hayatı felç etti. Bafra’da da dolu zararlar vermiş aynı gün ancak Girne’nin haline tanıklık ettiğim için Girne’yi yazıyorum…

***

Denizde hortum görüldü önce… Denizden yükselen ve bulutların içinde eriyen veya tam tersi olabilir… Denizin üzerinde dolaştı, söndü, bir daha çıktı… Birinci görüldüğünde direkt ulaşıyordu bulutlara… İkincisinde kıvrıldı biraz, eğimli çıktı yukarılara… Ardından yağmur ve dolu… Dolu öyle bir yağdı ki, kar yağmış gibi oldu etraf… Arabayla yola çıkmıştım o anda… Dolu arabanın tavanına ‘pat pat’ düşerken Girne’nin altyapısızlığı ve adına ‘gelişme’ dedikleri plansız yapılaşma, betonlaşma nedeniyle arabalar göllerin içinde gitmek durumunda kalıyorlar her zamanki gibi…

***

Bir yerlere gitmek, işine ulaşmak zorunda olanlar da arabaların sıçrattıkları yağmur suları yüzünden sırılsıklam ulaşıyorlar gidecekleri yere… Siz yayayı görüp yavaşlasanız bile önünüzdeki veya arkanızdaki arabanın sıçrattığı sular mutlaka buluyorlardır yolda, kaldırımda yürümek durumunda olanı…

***

Trafik keşmekeş… Zaten yetersiz kalan ana yollar, tali yollar bu gibi durumlarda daha da kötü bir hale bürünüyorlar… Gitmek mi durmak mı ikileminde kalarak trafiği daha da keşmekeş yapmamak için gitme seçeneğini kullanıyorsunuz… O da nasıl gitmekse! Dediğim gibi, gölün içinde, etrafa suları sıçrata sıçrata belki suya batmamış bir yolu bulabilmek umuduyla ilerliyorsunuz… Ama ne mümkün! Çok zor öyle bir yol bulmak… Öncesinde varsa da son hızla devam eden inşaatlar nedeniyle o yollar da kazılmış, dökülmüş… Dolayısıyla da  gölleşmeye, bataklaşmaya uygun hale gelmişler…

***

Evet, yukarıda yazdığım gibi iklim değişikliği de bilerek, göz göre göre ulaştığımız! çaresizliğimizin üzerine tuz-biber ekiyor… İklim değişikliği dünyada farklı etkiler yaratıyor… Önceleri yağmuru bol yerlere şimdilerde yağış az düşebiliyorken, kurak bölgeler bol yağışlı, selli, toprak kaymalı, yağmurun, fırtınanın güçlü sonuçlarıyla karşı karşıya kalabiliyor… Sıcak yerler soğuk, soğuk yerler nispeten sıcak hale gelebiliyor… Buzullar arıyor kutuplarda ama çöle yağmur düşebiliyor…

Sonuçta iklim değişikliği de yine insan dediğimiz yaratığın küçük ölçekte Girne’de rant elde etmek uğruna yaptıkları işlerden dolayı kötü sonuçlar doğururken, büyük ölçekte sanayileşme, havaya çıkan zehirli gazlar, yok olan tarım toprakları, sera gazı yayılımı gibi nedenlerle de dünya ortaya çıkan kötü sonuçlara tanık oluyor…

Biz Kıbrıs’ta hortumları bu kadar sık görür müydük? Önceleri ancak televizyonda “Amerika’nın şu eyaletinde hortumun verdiği zarar” şeklinde izlerdik ama şimdi yanı başımızda oluşuyor artık hortumlar… Tabii biz bu küçücük boyumuzla iklim değişikliğine ne kadar olumlu etki edebiliriz diye de düşünebiliriz ama mutlaka yapacağımız şeyler vardır. Büyük sorumluluk atmosfere en fazla zehirli gazları yayanların ancak biz de zaten az olan ağaçlarımızı yok etmesek mutlaka bir faydamız olacaktır.

***

Ne zaman akıllanırız bilmiyorum… Betonlaşma devam ediyor, ağaç katliamı sürüyor… Bu başımızda yer alan beynimiz de iklim değişikliğinden etkilenmişe benziyor… Hem de çok kötü.         

Önceleri bilmediğimiz hortumlara artık hayatımızda bol rastlar olduk…

Yollar ve park yerleri göl olmuş durumda… Yağan yağmur akacak yer bulamıyor…

Yolda yürümeye çalışan yaya, doluya mı, arabalardan sıçrayan suya mı dikkat edecek, bilemedi…

 Yağmurlarda sürekli tanık olduğumuz bir Girne manzarası… Cesareti olan yağmurda yola çıkabilir!