Yahudi Muhacirler-38
Hannah Stern Gang örgütü, Filistin'deki Yahudi tedhiş örgütlerinin başında gelmektedir. Etkin ve iz bırakıcı nice eylemlerin yaratıcısı olan bu örgütün üyeleri ise her zaman birinci derecede arananlar arasında yer almaktadır. Kudüs'ten böyle bir haber düşüyor basına. Yakalanan iki tedhişçiden birinin de Hannah Stern Gang örgütü kurucusunun kız kardeşi olması, bu olayın bundan sonra İngiliz güçlerine karşı nasıl bir misilleme getireceği de merak konusu...
"17 Eylül 1947-Hür Söz-s:1
İki Mühim Tedhişçi Yakalandı
Kudüs'te dün iki tedhişçi kadın yakalanarak tevkif olunmuşlardır. Bunlardan biri Hannah Stern Gang çetesini kuran adamın kız kardeşidir. Yaşı 25 olan bu genç kadın uzun zamandan beri Filistin polisini meşgul etmekteydi."
1946 yılından bu yana Mağusa'da oluşturulan ilk Yahudi Muhacir kampı Karaoğlu'nda (Karağulos) ve ikinci olarak kurulan Ksilotimbu (Xylotymbou-Dikelya) kamplarında, zaman geçtikçe askeri idare yerine daha sivil bir idare ile yönetilmesi ihtiyacının her zaman dile getirdiğini biraz sonra okuyacağınız haber içerisinde öğreniyoruz. Sivil otoritenin olmadığı her yerde asker-sivil çatışmasının olasılığı her zaman kendini göstermiştir. Anlaşılan o ki, zaman zaman böylesi olayların yaşandığı Karaoğlu ve Ksilotimbu kamplarında sivil bir otoriteyle yönetilmesine geçilmesi için adım atılmasının artık zaruri olduğunu görüyoruz. Bu arada zaruriyetin sadece askeri idarenin değişmesi üzerine değil, mali açıdan giderlerin denetimsizliği hatta bazı usulsüzlüklerin bile olabileceği düşüncesiyle bir Komiser atandığı görülmektedir. Bu konularla ilgili iki haberi okuyalım...
"20 Eylül 1947-Hür Söz-s:1
Yahudi Kamplarına Komiser Tayin Edildi
Filistin hükümeti, Sir Godfrey Collins'i Kıbrıs'taki Yahudi Kamplarına Komiser tayin etmiştir. Muvakkaten görülecek olan bu vazifede, yeni Komiser askeri ile sivil idare arasında irtibat vazifesi görecektir ve Filistin hükümetini temsil edecektir.
Bu vazifeye yüksek ve tecrübeli bir memur tayini sene başından beri görüşülmekte idi. "
"26 Eylül 1947-Hür Söz-s:2
Karaoğlu Kampında
Öğrendiğimize göre Mağusa Polisi, Karaoğlu Kampındaki askeri işçilerin ödeme defterlerinde bir suistimal yapılması ihtimali üzerinde araştırma yapmaktadır. Araştırılmakta olan hesapların 45 günlük ödeme muamelelerine ait olduğu bildirilmiştir."
Ve Filistin kaynaklı bir haberde İngiliz güçlerinin Filistin'i terk etmeye hazır oldukları duyuruluyor. Elbette özellikle Yahudi örgütlerinin verdiği mücadele, İngiliz güçlerinin bu toprakları terk edip kendi yönetimlerinin başına geçmesini sağlamaktır ama İngiliz hükümdarlığının bu kadar kolay bu toprakları bırakacağını düşünmek de saflık olur kanısındayım. Nitekim her zaman İngiliz politikasının bir örneği olan; uzlaşmacı-uzlaştırmacı gibi görünen tavrının altında, öncelikle kendilerinin toplumlara sundukları modelleri kabul etmeleri gerektiği de kendini göstermektedir. Bu olmadığı takdirde, toplumlar arasında yarattığı kaotik uygulamalarla-politikalarla bu toplumların birbirine düşmesini sağlamak, İngiliz politikasının meşhur "böl-yönet" takdiğinin gereğidir. Tıpkı bu haberden de anlaşılacağı gibi...
"28 Eylül 1947-Hür Söz-s:1
İngiliz Filistin'i Terke Hazırdır
İngiliz müstemlekat nazırı verdiği bir beyanatta İngiltere'nin Filistin'i terketmiye hazır olduğunu fakat herşeyden evvel hem Yahudi hem de Arablar tarafından kabul olunacak yeni bir idare tarzının bulunması lâzım geldiği meselesi üzerinde durmuştur. Konuşma dört esasa ayrılabilir.
1-İngiltere hükümeti herhangi bir anlaşma tarzı bulunamazsa en müsair bir zamanda Filistinle olan al'akasını kesmiye karar vermiştir.
2-İngiltere hükümeti hernagi bir idare tarzını Filistin'e zorla kabul ettirtmiye razı değildir.
3-İngiltere hükümeti Filistin tetkik komisyonunun raporunda işaret ettiği gibi, mandanın bir an evvel son verilmesine taraftardır.
4-İngiliz hükümeti Filistin'de tayin olunacak idare tarzını halka kabul ettirmek için kullanılacak herhangi bir kuvvete karışmıya veya yardım etmiye razı değildir.
Nazır daha sonra kat'i bir anlaşmıya varılması için acele edilmesi meselesi üzerinde durmuş çareler aranırken gerek Arapların gerekse Yahudilerin haklarının korunması lazım geldiğini ilave etmiştir."
İngiliz hükümdarlığı Filistin'i terk etmeye hazır olduğunu söyleyedursun, böylesi açıklamalara aldırış etmediklerini ve inanmadıklarını gösteren Yahudi tedhiş örgütü üyeleri, İngiltere için prestijli bir banka olan Barclays Bank'ı soymaları ve bu açıklamanın basına düştüğü günde, soygun haberinin de yer alması manidardır. İngiliz hükümdarlığına adeta alaycı bir tavırla yaklaşmanın örneklerinden biri olsa gerek...
"28 Eylül 1947-Hür Söz-s:
1Yahudi Tedhişçiler Banka Soydular
45000 Lirayı Alan Çeteciler 4 Polis Öldürdüler
Dün Tel Aviv'de yeni bir soygunculuk olmuş ve Barclays bankasına yapılan bir taaruz neticesinde 45000 lira çalınmıştır.
Parayı bankanın önünde bekliyen otomobile yükletmekte meşgul olan polisler ani bir baskına uğramışlardır. Yahudi çeteciler, kendilerine ateşle müdahale eden Polise ateş açmışlar ve dördünün ölümüne sebebiyet vermişlerdir. Para torbalarını alıp bir cib arabasına atlıyan haydutlar çok ağır bir ateşe maruz bırakıldığı için torbaların bir kısmını düşürmüşlerdir."