YAKARIŞ
YAKARIŞ
Sevmiş olduğumuz ne varsa hepsi adına yalvarıyorum sana.
-İçimizde anlatılmaz bir erinç ve dağların gerisinde
ne olduğunu bilmemenin verdiği bir mutlulukla-
daha önce adını bile duymadığımız yabancı limanlarla
uyandığımız o yaz sabahları adına.
Çöller ve ilginç gömme törenlerinin yakınlığını fısıldayan
bir baharat kokusuyla dolu meltemlerin estiği
o yabancı limanlar adına yalvarıyorum sana.
Tayfaların tam anlayamadığımız bir dilde betimlediği
o batmış kentlerin
gözlerimizden bir türlü akmayan altın gözyaşları olup
bizi ezdiği Akdeniz geceleri adına yalvarıyorum sana.
Yalvarıyorum sana, geceleri kayıklarda konuşulan
o birbirine karışmış güzel diller adına.
Yunanca’ da taşlarla tanrıların, Arapça’ da yıldızların adları
Ve Türkçe’ deki çekim eklerinin tatlılığı adına yalvarıyorum sana.
Yalvarıyorum sana, Halikarnassos’un güneyindeki
sualtı mağaralarını dolduran güneş ışığı adına.
Kıbrıs ile Küçük Asya arasında, doğuya doğru yol alırken,
geminin iskelesine çarpıp kırılan dalgalara vurmuş ikindi güneşi;
ve tahtını yitirmiş, çocuksuz sultanların
sedef kakmalı yataklarda kurduğu düşler gibi
parıldayan o dalgalar adına yalvarıyorum sana.
Yalvarıyorum sana, gecenin içinde yelkenler gibi açılıp,
tayfaları çoktan ölmüş bir hayalet gemiyi
yaralı çetecilerin saklandığı çiçek bahçelerine götüren
çocuk yaşta gelin olmuş kızların yatakları adına.
Altın ve zümrüt kakmalı mücevher kutuları içinde
ezilmiş narlar gibi kanayan çetecilerin o genç dulları,
ve erkeklerin pazaryerlerinde tüfekleriyle havaya ateş
edip, açıklanamayan nedenlerle yüzleri mosmor kesilmiş olarak
düşüp öldüğü Asya’ nın o ağustos gecelerinde
on beş yaşındaki kızların kokusu adına yalvarıyorum sana.
Körkütük kafayı çekmiş yaşlı babaların
karasevdalı kızlarını kırık içki şişeleriyle öldürmek için
gecenin köründe geri geldikleri, sisli nehir ağızlarında
direkler üzerine yapılmış o harap evlerin kokusu
ve insanın akşam çıkıp sabah geri döndüğünde
yüz yıl daha yaşlanmış bulduğu o evler adına yalvarıyorum sana.
Yalvarıyorum sana, karlı dağların eteklerinde,
çiçeklenen badem bahçeleri içindeki evler adına.
Çocukların uykusunu kaçıracak hiçbir anı
ve içimizde hiçbir acılık bırakmadan
çoktan yaşanıp bitmiş o aşklar gibi
çiçeklenen badem ağaçları adına yalvarıyorum sana.
Akşam sularında, pembe ve sarı kağıttan yapılmış uçurtmaları
menekşe rengi denizin önünde uçurtan çocuklar;
ve yabancı limanlarda bizi uyandırmış olan
o menekşe rengi denizler adına yalvarıyorum sana.
Yalvarıyorum sana sevmiş olduğumuz ne varsa hepsi adına.
Henrik Nordbrandt
Türkçesi: Murat Alpar