Yalancılık zeki olmak değildir, ahlaksızlıktır! Utanın ve gidin lütfen!
Efendim, birileri çıkmış, internet üzerinden anamıza avradımıza girmiş!
Polise şikayet etmişiz!
-*-*-
Polise şikayete gerek olmamalı!
Bir topluma, bir halka, bir millete; bir toplumun, bir halkın, bir milletin değerlerine küfredenle “Devlet” uğraşmalı!
Hatta hiç uğraşmamalı; “Güle güle gardaccığım” uygulamasını, Girne Limanı’ndan uygulamaya koymalı!
-*-*-
Bayıldım!
Evet, geçenlerde internette rastladım...
Neydi rastladığım ve bayıldığım?
Şuydu:
-*-*-
“Müşteriyi kazıklamanın ticari zeka; halkı sürekli kandırmanın siyasi zeka; ambulans arkasına takılmanın pratik zeka; şike yaparak kazanmanın sportif zeka; iyi niyeti suiistimal etmenin de kıvrak zeka olarak algılandığı bir ülkenin zekaya değil, ahlaka ihtiyacı vardır...”
-*-*-
Olay budur!
Bu kadar basittir!
-*-*-
1974 öncesi ve sonrası vardır bizim yaşantımızda!
Elbette Dünya da değişmiştir!
Kesinlikle “vahşi kapitalizm” belki de Dünya’nın dört bir yanında “müşteri kazıklamayı ticari zeka” saymakta hatta bütün ülkelerde halkı kandırmayı başaran “siyaseten çok zeki!!!” kişiler türemektedir de; bizdeki bozulma, ne yazık ki – çok üzgünüm ama 1974 sonrasının temelinde bulunmaktadır!
-*-*-
Tamamen yalan üzerine atılmış bir temel!
Sağlam olmayan bir temel!
Sürekli sallanan, çürük bir temel!
Ganimet bir temel!
-*-*-
Haliyle yalan, çürük, ganimet temel ne yaratmıştır?
Günümüzde yaşananları yaratmıştır!
Derin ahlaksızlığı!
-*-*-
Üç örnek vereyim!
Bir: Dünkü Gıynık gazetesinin manşet haberiydi... 22 yaşındaki genç Diş Hekimi kardeşimiz baş ağrısı ile sağlık ocağına gidiyor, doktor yok...
Sonra üç hastane gezdiriliyor, yoğun bakımda yatak yok!
Ve sonuç: bir güzel insanımız şu anda çok ağır durumda!
-*-*-
İki: Evet ikinci örnek...
Aylık geliri 19 bin TL olan bir yaşlımız rahatsızlandı...
Güzelyurtlu bir yaşlı vatandaş...
Yeşilyurt Hastanesi’ne götürdüler; “yetersiz bir hastane”...
-*-*-
Tamam!
Lefkoşa’ya gönderelim!
Olur!
Lefkoşa’daki Devlet Hastanesi’ne yatırdılar; doktor filanca falanca röntgendi, MR’dı falan istedi!
“Makine bozuk” dediler...
(Belirli bir birimi eleştirmek değil maksadım, çekilecek şeyin ne olduğu değil önemli olan...)
-*-*-
Neyse, makine bozuksa ne yapılır?
Ya hasta ölecek ya da özele gidip ödeyecek!
Haaa devlet daha sonra kuruldu muruldu maruldu lahanaydı, o parayı özele öder mi?
Öder herhalde!
Ama filmin çekilmesi için o anda 6 bin TL lazım!
-*-*-
Ayda 19 bin TL maaşı olan yoksul ve de yaşlı vatandaşına bakamayan ve bunu umursamayan devlet, temel atmalarda, Antalya’larda şov yapıyor!
-*-*-
Onlar şov yapar, sorun yok!
Biz yazınca “vaaaay hain vaaaay!”; sal köpeklerini üzerimize, ne piçliğimiz kalsın, ne kurtarılmışlığımız...”
-*-*-
“E yok be bay!” der Kıbrıslı!
Bazen de “olmadı be sör!”...
-*-*-
E yok be bay! Olmadı be sör!
Antalya’daki abukluklar da yalan; külliyeniz de yalan; tıpkı devletiniz gibi!
-*-*-
Gelelim üçüncü konuya!
-*-*-
Üç: Çocuk hasta...
Oraya git, buraya gel!
Şu ilacı al, bekle!
Aileden izin almadım, daha çok yazacak değilim ama şu anda o küçük çocuk da “koma”da!
-*-*-
Siz ne yapıyorsunuz peki?
Karısı Atatürkçü!
Kendisi münafık!
Seçelim mi temizleyelim mi?
Bir daha aday yapalım mı yoksa aşağıya mı indirelim?
O da masgara gibi sosyal medya paylaşımları ile “ben adayım, beni destekliyorlar, beni istiyorlar, beni çok seviyorlar” diye paylaşım yapıyor!
-*-*-
Hangi ihaleden – kim ne kadar komisyon alacak?
Daha ne kadar yalan söyleyip, ne kadar yiyelim?
Dertlerimizin en büyükleri de bunlar maşallah!
-*-*-
Her şey yalan!
-*-*-
Yalancılık “zeki” olmak değildir!
Ahlaksızlıktır!
Utanın ve gidin!
Lütfen!
Adalet, güç karşısında esnememeli!
Yine bir internet hikayesi...
Artık kitap “okumaz” olduk!
Dinliyoruz, izliyoruz!
-*-*-
Neyse, kitabı hala tercih ediyor olsam da, digital ortamda enfes “konuşan kitap” uygulamaları var; üstelik ucuz...
-*-*-
Efendim, zamanın birinde, Müslüman bir coğrafyada, adamın birinin çok sevdiği köpeği ölmüş!
-*-*-
Adam da köpeğini alıp, Müslüman mezarlığına gömmüş!
-*-*-
Tabii ki şikayet edilmiş!
Tutmuşlar bölgenin astığı astık, kestiği kestik kadısının önüne çıkarmışlar!
-*-*-
Kadın adama işin aslını sormuş:
“Anlat efendi, nedir bu köpeği mezarlığımıza gömmek?” der, kızgın bir sesle!
-*-*-
Adam, “doğrudur, öyle yaptım, çünkü köpeğin vasiyeti böyleydi” der!
-*-*-
Kadı köpürür!
“Sen bizim aklımızla alay mı ediyorsun?” diye çıkışır!
-*-*-
Adam gayet sakindir; “.. hayır efendim, aklınızla alay etmiyorum, köpek aynı zamanda vasiyetinde, ‘kadıya da 10 bin dirhem vermemi vasiyet etti’” der!
-*-*-
Bunu duyan kadı anında kararını verir:
“Rahmetli köpeğin ölümü bizi ziyadesiyle üzmüştür.”
-*-*-
Ahali yani insanlar kadının değişen tavrına hayret ederler!
-*-*-
Kadı onlara der ki, “... Bu durum sizi hayrete düşürmesin, köpeğin geçmişini araştırdım, Ashaf-ı Kef köpeği, Kıtmir’in soyundan geldiğini keşfettim” der.
-*-*-
Kıssadan hisse!
Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür!
Adaleti öldürdüğün gün devlet ölür!
-*-*-
Adalet, yalınızca yasalarla değil; vicdan ve ahlaki doğrulukla ayakta durur!
-*-*-
Eğer adalet, güç veya para karşısında esnerse, toplumda güven kaybolur ve ahlaki çürüme başlar, başlamışsa da hız kazanır! Adil olmayan bir düzen, kendi kendini yok eder!
-*-*-
Gerçek adalet, kişisel menfaatlerden bağımsız olmalı ve her durumda doğruluğu savunmalıdır!
-*-*-
Aksi halde hem birey hem toplum ciddi zarar görür!
Ersin Tatar, İlham Aliyev ile Antalya'da bir araya geldi... Haftaya, bilemediniz üç vakte kadar bizler de Azerbaycan’a doğrudan uçabilelim diye!!! Bakü – Larnaka uçak seferleri başlayacak; Azerbaycan’ın Lefkoşa Büyükelçisi de güven mektubunu, Nikos Chritodulidis’e sunacaaaaak! El ele tutuşup, sağ ayakla adım atalım! Hoooop sallayınca mendili da coşalım! Gandır çocuğu da goggo isdesin! Seçin yeğenimi da gurtaracak bizi!