1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Yalaşık-bulaşık
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Yalaşık-bulaşık

A+A-

Nihayet oldu.

Ağustos başı Ankara’ya çağrılan, gidip-gelen üçlü, azınlık hükümetini kurdu.

Saner, Ataoğlu ve Arıklı o günün Yenidüzen manşetinde olduğu gibi “day day day” Ankara’ya çağrılmışlardı.

Henüz UBP-HP hükümeti sorunlara rağmen devam ediyordu.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de bir ay kalmıştı.

Bu üçlü Ankara’ya çağrılırken örneğin HP’nin de çağrılmaması sorgulanmıştı.

Şimdi söz konusu üçlünün HP’den de bir üçlünün daha istifa ettirilmesi ve dıştan desteklerinin sağlanmasıyla azınlık hükümeti kurmalarının temeli acaba o Ankara ziyaretinde mi atılmıştı sorularını gündeme getirdi.

***

Tatar’ın ilk olarak Ersan Saner’e hükümeti kurma görevi vermesi, HP ile tekrar kurulma çalışmalarına yoğunlaşmış gibi görünmesi ama olmaması, ardından Tufan Erhürman’ın görevi alması ve yine Ehürman’ın deyimiyle “partiler arasında güven oluşmaması” nedeniyle görevin iadesi ve hemen ardından üçlü azınlık hükümetinin hemen kurulması, Tatar’ın neredeyse hazır hükümetin başkanına, yani Saner’e tekrar hükümeti kurma görevi vermesi ve sadece isim kavgası, yani koltuğa kim oturacak kavgası nedeniyle birazcık (bir gecelik) gecikme yaşayan hazır hükümet hemen onaylandı.

***

Halkın Partisi de beklemiyordu herhalde!.. UBP ile iyice pazarlık edecek bir kez daha, belki üç bakanlığını 4’e çıkaracak, belki bazı daireleri daha uhdesine alacak ve erken seçimden kurtularak hükümete devam edecek diye bekliyordu sanırım.

Ama öyle olmadı, ‘abiler’ devreye girdi, Ağustos’ta Ankara’ya çağrılan ekip, hükümeti azınlık da olsa kuruverdi. HP’nin ‘üçlüsünün’ desteği ile…

Oysa ki UBP ile HP’nin anlaşamayacağı bir durum yoktu. UBP de Maraş’ı KKTC yönetimi altında açmak istiyordu, HP de… Üstelik fikir babası Özersay idi… UBP, azınlık hükümetinin protokolüne yazdığı gibi İmar yasasını da geçirecekmiş. HP de öyle istiyordu zaten… Arada görüş ayrılıkları varsaydı onlar da çözülebilirdi aslında… Ama anlaşıldığına göre Bakanlık pazarlığı bu işi bozdu.

Pusuda bekleyenler, yerleri hazırlananlar hemen devreye girdiler ve koltukları kaptılar.

Koral Çağman bile…

“Arıklı’nın ve Zaroğlu’nun olduğu yerde ben olmam” diyen Çağman, Çalışma Bakanı oldu Arıklı’nın Başbakan Yardımcılığı’nda… Şimdi ses yok!

Kabine açıklandı, herkesin ağzı açık kaldı.

Ertuğruloğlu ne alaka!

Mehter Marşı tekrar mı çalınıyor?

Vekiller koltuk için sırada beklerken dışarıdan gelen Ertuğruloğlu’nun gücü nereden geliyor?

Ünal Üstel ne alaka! Tatar onu görevden almıştı Jet Skandalı sonrasında ama şimdi onay verdi.

Dursun Oğuz ne alaka!

Maliye’deki geçmişi ne?

Amcaoğlu ne alaka!

Eğitimle ilişkisi ne? Amcaoğlu’nun Maliye’de başarısız olduğuna mı karar verildi?

Dursun Oğuz, patlayan boruyu tekrar açtı, emirleri iyi dinledi, hazırolda güzel durdu diye Ankara’dan mı ödüllendirildi? Paranın başına terfi mi ettirildi?

Ama en güçlü Pilli… Yerini kimseye kaptırmadı!

Bir dikkat çekici nokta da kabinede kadının adı yine yok.

Kabine mi!

Yalaşık-bulaşık bir şey oldu sanki.     

Bu yazı toplam 1490 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar