“Yalnız barıș kapatır, barıș buğdayı Kanayan yarasını dilsiz toprağın…”
ki Toplumlu Kültürel Miras Teknik Komitesi lideri Takis Hacıdimitriu, Aynikola (Esentepe) ve Ayyanni (Aydın) camilerinin restorasyonunun tamamlanması ardından düşüncelerini kaleme aldı…
İki Toplumlu Kültürel Miras Teknik Komitesi lideri Takis Hacıdimitriu, Aynikola (Esentepe) ve Ayyanni (Aydın) camilerinin restorasyonunun tamamlanması ardından düşüncelerini kaleme alarak bu sayfalarda yayımlanmak üzere bize gönderdi…
Bugün resmi açılışı yapılacak olan Aynikola (Esentepe) ve Ayyanni (Aydın) camilerinin açılışında da Takis Hacıdimitriu, bize gönderdiği bu yazıyı okuyacak… Takis Hacıdimitriu’nun bu anlamlı yazısını okurlarımızla paylaşıyoruz…
Takis Hacıdimitriu şöyle yazıyor:
“Ayyanni, Aynikola
Aynikola ve Ayyanni bir zamanlar cıvıl cıvıldı. Dört bir yanı huzur veren yamaçlarla ve bağlarla çevrili büyüleyici bir manzara, hayat dolu, yeşil bir bitki örtüsüyle oldukça kalabalık, insanların çok çalıştığı ama mutlu ve memnun olduğu köyler.
Bugün bu tablo çok farklı. Sizler, Kıbrıslı Türk kardeşlerimiz gittiniz ve burası ıssız. Evler, tarlalar, dağlar ve dereler yalnız, afallamış, öksüz kalmış, sizi hatırlıyor ve dönüşünüzü bekliyorlar. Zaten bildiğimiz şeyleri bize anlatıyorlar: Bir yer insanlardan ibarettir ve bu yer artık kimsesiz.
Hüzün ve kahır aşikar. Evler metruk, okullar boş, mezarlıklar giderek doğayla bir olmuş, terkedilmiş bağlar, kurumuş dallar. Toplumlarda, arada sırada birkaç kişi buralarda geziniyor ve kendi acılarının yükünü taşıyor. Kendi yerlerini geride bırakmışlar ve orada burada dolaşarak bir başka yerde köklenmeye çalışıyorlar. Ama eminim ki akılları ve duyguları çok uzaklarda, doğdukları, kendi topraklarına bağlı oldukları, kendi yurtlarında. İşte Teknik Komite zamanın içinde, etkinlikler, insanların acıları, yurdumuzun veya vatanımızın yaralarıyla çıktığı bu uzun yola bu büyük duygusal değişimle başladı. Bu yoldaki kıymetli yoldaşlarımız, Tiziana Zennaro ve çalışma arkadaşlarıyla UNDP-PFF ve Micheal Foresti ve Agustin Moya Colorado ile AB’ydi.
Amacımız ne?
Yurdumuzun, ruhlarımızın yeniden canlanması.
Geçmişin sözlerinin yeniden konuşulması.
Ülkemizin bir kez daha barış ve insanlık içinde parladığını görmek.
Nasıl?
Bu çok basit.
Fikret Demirağ şiirinde anlatıyor:
Hüzün Ana
Eskiler der ki:
“ İNSAN SABAH KALKTIĞINDA
KOMŞUSUNU GӦRÜR ӦNCE”
Ve
“KOMŞU HAKKI, TANRI HAKKIDIR”
KOMŞU, İŞİT BU ŞİİRİ,
HEPİMİZİN YÜREĞİ
İŞİTSİN.
Bugün bu caminin etrafında birbirimize günaydın deme ve sadece bir günlüğüne olsa dahi yeniden komşu olma fırsatımız var.
Çalışmalarımızı etrafımızda ve kendi içimizde tutarlı olarak ve bıkıp usanmadan devam ettireceğiz.
Yaptığımız çalışmaları farklı bir geleceğe doğru olan uzun yürüyüşümüzde dönüm noktalarına dönüştüreceğiz. Bu bugün ne kadar zor görünüyor olsa da, bunu yakından deneyimleyen bizler bunun mümkün olduğunu, bu anın bir gün geleceğini biliyoruz.
Bu mesajımız bir süre önce Mağusa’da duyulmuştu, geçen ay Lefkonuk’ta, bugün de burada Aynikola ve Ayyanni’de. Bu ülkenin ve insanların sesi oluncaya kadar her projeyle, her gün daha da büyüyen bir mesaj.
Bu bir tohum, atılan bir temel.
Ne kadar zaman alacağını bilmiyoruz. Ancak sadece bu şekilde ayakta kalabileceğimizi, hem kendimiz hem çocuklarımız için daha iyi günler görebileceğimizi biliyoruz.
Taşlar ve insanlarla, doğanın ortasında, halk masalları, şarkılar, danslar, tarih, anılar ve geleneklerle, devamlılığı temsil eden, insanları geçmiş, bugün ve gelecekle bir araya getiren diğer herşeyle içiçe; bizim yolumuz farklı ve garip.
Bu istikrarlı bir yol arayışı.
Aşamalardan oluşuyor.
Şimdi kiliselerde.
Şimdi camilerde.
Şimdi çeşmelerde.
Şimdi hamamlarda ve şimdi değirmenlerde.
Ağımızı dört bir yana örüyoruz.
Kıbrıs toprağı üzerine yayılan bir hava.
Hepimiz içi yol gösteren bir ışık
Tüm engelleri aşan, önyargıları ortadan kaldıran, bir şeyleri aşmayı sağlayan, yeni bir yaşamın, yeni bir Kıbrıs’ın ufkunu genişleten bir hava.
Medeniyet insanlık, çaba, ter ve tüm insanlar ve her şey için sevgi demektir.
Biz iyiliğin tohumunu ekeceğiz; çünkü uygulamada şunu öğrendik:
“Yalnız barıș kapatır, barıș buğdayı
Kanayan yarasını dilsiz toprağın”.
Dostlar,
Bugün toprak ananın acısını dindirmeye yardımcı olduk.
Günaydın komşular, günaydın kardeşler.”
BASINDAN GÜNCEL…
Srebrenitsa: Mladiç soykırımdan suçlu bulundu…
Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi, eski Bosnalı Sırp komutan Ratko Mladiç’i aralarında soykırım, savaş suçu ve insanlığa karşı suç olmak üzere 10 ayrı suçtan suçlu bularak müebbet hapis cezasına çarptırdı.
Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi; soykırım, savaş suçu ve insanlığa karşı suçun da aralarında olduğu 11 ayrı suçtan yargılanan eski Bosnalı Sırp komutan Ratko Mladiç hakkındaki kararını açıkladı.
Mahkeme heyeti, 1995 yılındaki Srebrenitsa katliamlarında soykırıma “belirgin bir katkıda” bulunduğu, Bosnalı Müslüman nüfusun yok edilmesi niyetiyle hareket ettiği gerekçesiyle Mladiç'i soykırım suçundan suçlu buldu. Eski Bosnalı Sırp generalin ayrıca Saraybosna’nın bombalanması emrini bizzat verdiğine, Bosna kentlerindeki zulüm, imha, cinayet gibi suçlardan sorumlu olduğu ve savaş suçuna iştirak ettiiğine hükmedildi. 10 ayrı suçtan suçlu bulunan Ratko Miladiç ömürboyu hapis cezasına çarptırıldı.
Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından yargılanan 75 yaşındaki eski general yakalandığı 2011 senesinden bu yana tutukluydu.
Yugoslavya'nın dağılması sonrası 1992 ile 1995 yılları arasında yaşanan Bosna Savaşı sırasında Hollanda'nın Lahey kentinde kurulan mahkeme, Mladiç davasının sonlanmasıyla birlikte bu yıl sonunda görevini tamamlayarak kapanacak.
Srebrenitsa'da çocuklarını kaybeden anneler de davanın karar duruşmasına katıldı…
Mladiç hakkında verilen hüküm, gelecek hafta açıklanacak temyiz kararları haricinde mahkemenin aldığı son karar olma niteliğini taşıyor.
Aynı mahkeme tarafından 40 yıl hapse mahkûm edilen Bosnalı Sırpların eski lideri Radovan Karaciç ile birlikte "Bosna Kasabı" olarak anılan Mladiç'e, yargılama esnasında aralarında Srebrenitsa'da Karaciç'in verdiği emirleri uygulayarak 8 bin kadar erkek ve çocuğu katletmek gibi birçok savaş suçu yöneltildi.
İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'da yaşanmış en büyük katliam olan Bosna Savaşı'nda toplam 100 binden fazla kişinin ölümünden sorumlu tutulan Bosnalı Sırplar arasında öne çıkan bir isim olan Mladiç hakkındaki karar, aynı zamanda o yıllara dair hakikat tespiti konusunda da belirleyici olacak.
Yirmi dört yılda yüzlerce dava
Sürekli olarak suçsuz olduğunu söyleyen 75 yaşındaki eski general hakkındaki karar aynı zamanda katliamların ana sorumlularının yargı önüne çıkarıldığı onlarca davanın sonuncusu olma niteliğinde.
Bugüne kadar 161 kişiyi yargılayan mahkeme, Mladiç'le birlikte Bosna Savaşı'nda yer alan Balkan uluslarından 84 savaş suçlusunu mahkûm etti. Bu kişilerden 56 kişi cezasını çekerken, 19 kişi beraat etti ve aralarında eski Sırp lider Slobodan Miloşeviç'in de bulunduğu yedi kişi de yargılama sonuçlanmadan hayatını kaybetti.
2006 yılında ölen Miloşeviç'in yanı sıra, bir diğer üst düzey savaş suçlusu Karaciç hakkında da 2016 yılında 10 ayrı suçtan 40 yıl hapis cezası verilmişti.
Mahkeme, üst düzey yetkililerden alt rütbeli askerlere kadar, sivillere karşı işlenen cinayet, köleleştirme, yerinden etme, işkence ve tecavüz gibi geniş çaplı katliamlar hakkında birçok kanıt topladı.
Associated Press haber ajansına konuşan Bosnalı hukukçu Refik Hodziç, "Mahkeme, siyasi ve sosyal söylemimizde suçun cezasız kalması anlayışına karşı bizim adımıza çok önemli bir iş başardı” ifadesini kullandı. Sözlerine devam eden hukukçu, "Bu kurumun tam da olması gerektiği zamanda hayata geçmesinden dolayı çok şanslıyız" dedi.
Mladiç'in 2010 yılında tutuklanmasında büyük bir rol oynayan Sırbistan'ın eski savaş suçları savcısı Vladimir Vukçeviç, "Mahkemenin bugüne kadar en büyük başarısı birçok tepe noktasındaki kişiyi adalete teslim etmesidir" şeklinde konuşurken bir de uyarıda bulundu: "Ancak halen her ulusun kendi doğrularına inandığı bir noktadayız. Bu böyle olduğu sürece geçmişle uzlaşma olmayacaktır".
"O bir efsane"
Dağılan Yugoslavya'da mahkemenin yargıladığı kişilere karşı ise halen kısmen sempati besleniyor. Ağırlıklı olarak etnik Sırpların yargılanmasından dolayı Sırp siyasetçilerin bazıları mahkemeyi taraflı buluyor.
Sırbistan Başbakanı Ana Brnabiç "Mahkemenin uzlaşıya katkıda bulunduğunu düşünmüyorum, bilakis durumun kötüleşmesinden sorumlu olduğunu düşünüyorum" ifadesini kullanırken, "Hiç kimse Lahey'deki mahkemenin 1990'lardaki çatışmalardaki taraflara nesnel bir şekilde yaklaştığını söyleyemez" değerlendirmesinde bulunmuştu.
Aynı şekilde Bosna Hersek Federasyonu'nun özerk bir birimi olan Sırp Cumhuriyeti lideri Milorad Dodik de mahkemenin kararı ne olursa olsun Mladiç "Sırp halkı için bir efsane olarak kalacak" ifadesini kullandı.
Bölgesel televizyon N1 kanalına konuşan Dodik, Mladic için "İnsani ve profesyonel kapasitesini Sırp halkının özgürlüğünü savunmak için ortaya koyan bir insan" değerlendirmesinde bulundu.
Mahkemenin Başsavcısı Serge Brammertz ise alınan her kararda bir tarafın mutlu ve diğer tarafın da mutsuz olduğunu hatırlatarak, "Bu tip tepkiler ihtilafların kökenlerinin halen mevcut olduğunu gösterir nitelikte; dolayısıyla yargı sürecinin tek başına uzlaşıyı beraberinde getireceğini düşünmüyorum. Uzlaşı toplumun içinden, kurbanların ve sorumluların kendilerinden gelmelidir" ifadesini kullandı.
(DEUTSCHE WELLE – 22.11.2017)