Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Yalnızlaşma

A+A-

 

İnsanların hayalleri sınırlandıkça, gerçekle olan bağları da çürür...
Çok daha kolaylaşır kopması...
Ne güçlü bir ideal kalır böylesi dönemlerde, ne de katıksız bir yurtseverlik.
Bencilleşme köpürür, dayanışma duyguları erir şekerle su gibi, kendi dünyasına tutunur ve kapanır giderek kalabalıklar...
Yalnızlaşır hayat...
Gün öksüz doğar, gece ürkütür.

***

Kıbrıs’ın kuzeyinde giderek artan ‘eksilme halleri’nin sebebi biraz da budur.
Çünkü toplumsal hayaller kurmanın bir manası kalmaz çok fazla...
Hayal, eğer ‘gerçekleşeceğine’ dair umut varsa sizi diri tutar...

***

Ne güzel bir ‘bisiklet kültürü’ var gelişen...
İnsan mutlu oluyor, izledikçe...
Şimdi örneğin, evimden çıkarak Sanayi’deki iş yerime bisikletle gidebilmek hayalim olsa...
Bilirim ki ömrüm yetmeyecek gerçeğini görmeye...
Çünkü henüz ‘arabayla’ zor gittiğimiz bir yer burası!..
Nerede kalmış ki, bu ülkenin en büyük caddesine bisiklet yolları yapılacak da, bu yollar Sanayi’ye bağlanacak...
Yok yani, olamaz!..

***

Çocukluktan itibaren, hani aklımızın dünyaya yettiği ilk yaşlardan beri hayalimiz ‘çözüm’dü...
Kıbrıs sorunu elbet bir gün bitecek...
Bu hayali kaç ana baba göremeden göçtü bu dünyadan, kaç kuşak eskitti bu dert.
Gençlik gitti gider, bizim de tükeniyor umutlarımız azar azar...
Daha az güveniyoruz birbirimize artık...
Ve yaşayarak öğreniyoruz ki, insanlar çok iyi beceriyor ‘ikisi birden’ olmayı!..
Yani ‘sözde’ bir başka gerçeklikleri var, pratikte çok başka...
Çok daha adil, paylaşımcı, toplumcu ve eşitlikçi bir yurt istiyor kitleler...
Ama ‘konuşurken’ sadece...
Oysa yaşarken olabildiğince ‘bireyselci’...
Bir avuç coğrafyada yaşamanın duygusallığına boğuyoruz birbirimizi ve onca haksızlığı ‘onaylatıyoruz’ karşılıklı...
Bile bile yanlışları... Göre göre...

***

Törenlerde geçen gün, iki üniformalı genç şiir okuyor, durmaksızın...
Ülkenin seçilmiş liderleri başka söylüyor, törenin seçilmiş ‘şairleri’ bambaşka...
Kıbrıs’ın “Türk” yurdu olduğunu işliyorlar damardan, ilelebet “Türk” kalacağını...
ELAM’cılar ise ‘Yunan’ yurdu diyor ‘buraları’, kırıp döküyorlar aptalca...
Kıbrıs ne ‘Türk’ yurdudur ne de Yunan.
Bu ‘düşünce’ yapısı kanatıyor yeryüzünü, her gün, her dakika...
Coğrafyayla kucaklaşan ‘insanlığın’ yurdu burası...
Elde avuçta kalmışsa biraz,  ne olur iyice çürütmeyiniz hayal dünyamızı...

Bu yazı toplam 1906 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar