Yanılgı
Son zamanlarda insanların yaşam biçimlerinin değiştirilmesi, eğitimin başka bir tarafa, İslamcı eğitim sistemine döndürülmesi, kültürel yapımızın bozulmasına yönelik artık bilinçli, planlı bir şekilde uygulamalar yapıldığı belli olmuşken açık veya gizli bu baskılara maruz kalmış insanımızın ortaya koymaya çalıştığı tepkileri küçümser gibi, ‘olmayan sorunun sorunmuş gibi algılandığı’ şeklinde yaklaşımları anlamakta güçlük çekiyorum.
Daha önceleri de defalarca yazdığımı hatırlıyorum; Genellikle adalardan başka yerlere göçlerin olduğu gerçekken, diğer yandan adalara da bazı göçler yaşanabilir… Ancak ada olsun veya olmasın, başka bir ülkeye giden, göç eden, yerleşen dıştan gelen insanlar daima o ülkenin nüfusuna göre ayarlanır ve kendi nüfusunun içinde asimile olacak şekilde tutulur.
Dolayısıyla özellikle gelişmiş ülkeler bu nüfus politikaları dahilinde ülkelerine göçleri hep sınırlı tutmak politikalarına sıkı sıkıya uymaya çalışırlar.
Çünkü o ülkenin ekonomisi kendi nüfusuna göre planlanır, bütçesi ona göre oranlanır, milli gelirin olabilecek en eşit şekilde dağılması için gerekli çalışmalar yapılır. O ülkeler gelecek 5-10-20 yıl sonrasını da öngörürler ve gelecek için planlar da yaparlar.
Bu planlar yapılırken elbette ki bazı olasılıklar da göz önünde bulundurulur, yani yapılan planları sekteye uğratacak olumsuz gelişmeler de hesaplanır çoğu kez…
Bu olumsuz gelişmelerin kapıya dayanması durumunda da kayıpları, zararları en azda tutabilecek uygulamalara yönelirler.
Peki bu yazılanlara baktığımızda biz KKTC’de bu planlamaları yapabilecek, olumsuz gelişmeleri önleyebilecek, kendi irademizi ortaya koyabilecek otoriteye sahip miyiz?
Tabii ki değil.
KKTC için Türkiye’nin 82. ili gibi Ankara’dan planlamalar yapılırken, Lefkoşa Elçiliği tarafından bu planlamalar uygulanırken, daha doğrusu bu planlar hükümetimize uygulattırılırken veya yapılanları hükümetlerimiz görmezden gelirken, bu uygulamalar da yaşantımızı, şimdiye kadar biriktirdiğimiz kültürümüzü, değer yargılarımızı, oluşturduğumuz kendimize özgü ahlâkımızı ortadan kaldırmaya yönelik gelişiyor. Emrivaki olarak farklı bir kültür ve islami yaşam tarzını getirecek şekilde gelişmeler olurken, bu gelişmelere tepki göstermemek istenen bir durum değil. Ancak gösterilen bu tepkileri ‘ırkçılık’ suçlamasıyla ortadan kaldırtmaya veya bu düşüncenin veya eylemin yanlış olduğuna inandırmaya çalışmak da bana kendilerine entelektüel veya solcu diyen kişilerin ya bilinçli olarak bunu yapmaya çalıştıklarını ya da gezdikleri ülkelerde gördükleri, yaşadıkları sistemlerin (belki burada yeterince yaşamadıkları için) Kıbrıs’ın kuzeyinde de çalıştığı şeklinde bir yanılgı içinde olduklarını çağrıştırıyor.
Bunun için de bu yanılgıdan erken zamanda kurtulmalarında yarar var.