Yankı; “İthalat kolay, üretmek zor”
Yıllardır ticaret hayatında birden fazla sektörde mücadele veren ARSIN UN Sanayi Direktörü Rasim Yankı, üretmenin önemine değindi. Sade su yerine ozonlu su kullanarak üretim yapan Yankı, ozonun faydalarını ve ürünlere olan etkisini anlatıyor.
Fehime ALASYA
Yıllardır un sanayi sektöründe hizmet veren ARSIN UN Sanayi Direktörü Rasim Yankı, işletme bünyesindeki yenilikleri anlattı, çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Sade su yerine ozonlu su kullanarak üretim yapan Yankı, ozonun faydalarını ve ürünlere olan etkisini anlatıyor. Ham maddelerindeki üretime kadar uzanan bu serüvenin sağlık açısından çok olumlu etkileri olduğunu ifade eden Yankı, ozon sayesinde kimyasal veya pestisit kalıntılarını da yok etme etkisi bulunduğunu kaydetti.
Vakumlu ambalaj kullanımına geçmeye hazırlanan ARSIN UN, bu sayede ürünlerin daha uzun ömürlü ve dayanıklı olacağını belirtti.
İşletme, mısır unu, çavdar unu gibi yeniliklerin yanında yakın zamanda piyasaya yulaf unu sürmeye hazırlanıyor.
Tüm bu yeniliklerin yanında ‘ekşi maya’ diye bilinen taze hamur maya üretimine başlayacağını anlatan Yankı, vakumlu ambalaj ile toz yaş maya yanında günlük kullanım amaçlı hamur-yaş maya üretimine ve dağıtımına başlayacaklarını belirtti.
2018 yılında yeni fabrikaları ile pek çok yeniliğe imza atmaya çalışan işletme, geniş vizyonu, üretme aşkı ve ticaret sevdası ile gün be gün gelişiyor.
İstanbul Üniversitesi Eczacılık bölümünde tahsilini tamamlayan Rasim Yankı, adaya dönerek iş hayatına atıldı. Dört yıllık eczacılık deneyiminin ardından ticarete atılan Yankı, bu serüvene nasıl başladığını anlatıyor. Ek gelir amaçlı ticarete başladığını anlatan Yankı, “Üniversitede okuduğum yıllarda küçük küçük ticaretle uğraşıp kendi okul ücretimi çıkarıyordum. Ticaretle uğraşmak sürekli aklımda olan bir durumdu. Çalıştığım yıllarda da iş saatlerimin dışında arda kalan zamanlarda yine ticaretle uğraşıyordum. Bir araba ile gezip ürün dağıtımı yapıyordum. Buna çok talep olduğunu görünce de özel işimden çıkıp ticarete atıldım. Yıllarca gıda toptancılığı yaptım. Yurt dışı Kıbrıs temsilciliklerim oldu, ardından onların teşvikleri ile yem hammaddesi piyasasına girdim” diyor.
2018 YENİLİKLERİN YILI OLACAK…
İş yaşamında toplam altı şirket ile yoluna devam eden Yankı, ortağı olduğu üç şirketin yanında, aile şirketi de olan bir başka üç sektörde ticaret yapıyor.
Yankı, Mera Süt fabrikasını alıp yola PakSüt fabrikası olarak çıkan, ekmeklik buğday ithalatı, Arsın Un, ortağı olduğu Arun, yem ham maddesi ithalatı ve dağıtımı gibi çeşitli alanlarda ticaretle uğraşıyor.
Un sektörüne 2008 yılında hasbelkader girdiklerini anlatan Yankı, Alayköy Yeni Sanayi Bölgesi yanında, 2018 yılında yeni bir Arsın Un Sanayi ile piyasaya daha da güçlü bir şekilde gireceklerini söylüyor.
EN BÜYÜK TUTKUSU VE PİŞMANLIĞI…
“Eczacılıktaki bilgi yatırımlarımın tüm iş alanlarımda bana getirisi oldu” diyen Yankı, ticarete atıldığı için hiçbir zaman pişman olmamış. En büyük pişmanlığının bu ülkede ticaret yapmak olduğuna değinen Yankı, “Geçmiş düşüncelerimden bazılarını değerlendirsem ve yurt dışında, Bulgaristan’da ticarete atılsaydım muhtemelen şu an o röportajı yaparken tesislerimizi özel helikopterimizle dolaşarak yapacaktık” diyor ve KKTC ile ilgili sıkıntılarını dile getiriyor.
Yankı, kendisinin bu adayı savunan önde gelen insanlardan olduğunu anlatarak siyasilerin KKTC’ni savunmadığını ileri sürdü.
Yankı, “Ülkenin bu vaziyette olmasının en büyük faturasını üç kesime kesiyorum. Birincisi siyasiler, ikincisi sendikacılar, üçüncüsü ve en üzücüsü ise dalkavuk vatandaşlardır. Dalkavuk vatandaşların artık giderek azaldığına inanmak istiyorum. Yeni nesilden bu konuda çok ümitliyim, değişim ve gelişme olduğuna inanmak istiyorum. Ama korkularım da var… Bu adada en büyük hatamız güçlü bir ekonomiyi oluşturamayışımızdır. Güçlü bir ekonomimiz olsaydı şimdiye dek Kıbrıs konusunda da bir uzlaşı bulabilirdik. Eğer yukarıda saydığım siyasiler, sendikacılar ve dalkavuk vatandaşlar konusunda başarılı olabilseydik, çok güçlü bir ekonomiye sahip olabilirdik. Biz milli ekonomimizi oluşturmuş olsaydık birçok sorunumuz kökten çözülecekti” diyor.
ADADAKİ BECERİKSİZLİKLERİMİZ
Bu adadaki en büyük beceriksizliklerimizden biri de bürokrasimizdir, bunun yanında ülkedeki bankacılık ve finans, hukuksal yönümüz, mahkemelerimizdir… Bunların teşhisinin konulması ve tedavisinin yapılması şarttır. Bu kamu yönetimi ile ekonomimizi oluşturamayız… Bir kaşık suda fırtınalar koparıp milli ekonomimize de zarar vermemeliyiz. Her biri ikişer tane üniversite bitirip evde yatan gençler yetiştirmemeliyiz. Güçlü bir ekonomi ile istihdam sağlanır, üretim sağlanır… Üretmeliyiz, üretmezsek yok olacağız…
“ÜRETİM YAPARAK ATEŞTEN GÖMLEK GİYDİK…”
“İthalat, en kolay para kazanma yoludur fakat biz ülkemizi sevdiğimiz için ateşten gömlek giyerek üretime girdik. Hep tüketme ile olmaz… İhracatta ise ambargo diye bir durum yoktur, ‘ambargolar’ siyasilerimizin beceriksizliğini örtme yoludur diye düşünüyorum. Biz devletten takoz koymaması dışında başka hiçbir şey de istemiyoruz… Bizim ülkemizde devlet fakirleşiyor, kişiler zengin oluyor, bu çok yanlış bir gidişat.”