YANLIŞ TEORİYİ BENİMSEDİK..!
İran âlimlerinden Dehhüda’nın bir eşek hikâyesi var :
"Bir tüccar eşeklerini sayar ve on tane olduğunu görür.
Sonra eşeklerinden birisinin üzerine biner ve tekrar sayar.
Ama bu sefer sadece dokuz eşeği vardır.
Şaşırır...
İner ve bir daha sayar.
Tekrar on saymıştır.
Böyle birkaç kere eşeğe binip/inip saydıktan sonra;
'bir eşekten olacağıma yürürüm daha iyi' der." ...
Tabi ki, bizler maalesef ki bir konsensüs toplumu değiliz; olamadık !
Haliyle hükümetlerin de, bir kullanım süresi vardır.
Belirli bir süreden sonra "iktidar zehirlenmesi"ne uğrar..!
Genellikle muhalefette olanlar da, çoğu kez "nedensiz" bir tansiyon yaratırlar...
Aslında işin püf noktası şu:
"Çogunluk" dedigimiz kimseler zekâyı mı temsil ederler, hamakatı mı?
Yani elli kişilik bir mecliste bütün tartışmaları gökkuşağındaki en güzel rengin ne olduğuna benzer teorilerle tartışıp, izah etmeye kalkarsanız;
Cevaplar, tabi ki farklı olur...
Yeşil olur...
Sarı olur...
Kırmızı olur...
Ama iki kere iki'nin kaç olduğunu sorarsanız tüm meclis aynı cevabı vermek zorunda kalır...
Çünkü böyle bir durumda cevap veren akıldır !..
Adil bir parti, herkesin bütünün içindeki yerini bilmesiyle ortaya çıkar...
İyi bir devlet yaratmanın yolu da, mantıkla, hukukla, eşitlik ve adaletle yönetilmesinden geçer...
Ülkemizde kırk yılda gelinen konjonktürde;
Gölgeyi ışığa dönüştürebilecek, teorik donanıma ihtiyaç vardır...
Başkasının arabasına/sırtına binmeye değil !..