Yanlış Trene Binmişseniz…
Uzun bayram tatili birçok araştırmaya göz atma fırsatı sağladı. İşte onlardan biri: Prof. Dr. Acar Baltaş, “Değişen Dünya’da Eğitim Anlayışı ve Değişmeyen Değerler” başlıklı makalesinde “Çocuklarımızın 21. yüzyılda kendilerine yer bulabilecekleri bir eğitim sistemi nasıl olmalı?” sorusuna yanıt arıyor… Yanıtlanması gereken anlamlı bir soru… Değişimin hızını daha iyi anlamamız için bu makaleden birkaç alıntı yapmak istiyorum…
İçinde yaşadığımız dünyanın değişim hızı bizi sadece şaşırtmakla kalmıyor aynı zamanda da deyim yerindeyse bazen sersemletiyor, bazen de çaresiz bırakıyor. Örneğin günümüzde en çok talep gören 10 mesleğin bazılarının, bundan 15 yıl önce ancak adı biliniyordu.
2006 yılında Google’da bir aydaki arama sayısı 2.7 milyarken, bu sayı 2009′da 31 milyara çıktı. Bu noktadan bakınca okullarda öğrendiğimiz ‘Milattan Önce (MÖ)’ ve ‘Milattan Sonra (MS)’ kavramlarının yanına ‘Google’dan önce (GÖ)’ ve ‘Google’dan Sonra(GS)’ kavramlarının geldiğini düşünmek hatalı olmaz. Böyle bir ortamda da bilgi ezberlemenin anlamsızlığı kendiliğinden ortaya çıkar.
Cep telefonlarından ilk mesajın 1992 yılında atıldı, günümüzde ise her gün yeryüzünde yaşayan insan sayısından fazla mesaj atılıyor... 50 milyonluk bir satış sayısına ulaşmanın radyo için 38, TV için 13, İnternet için 4, Ipod için 3, Facebook için 2 yıl aldığını düşünmek, sadece pazarlama konusundaki birçok bilginin yeniden ele alınmasına gerektiğinin en açık göstergesidir.
Bütün bunlar, çocuklarımızı şu anda var olmayan işlerde çalışmaları, henüz icat edilmemiş teknolojileri kullanmaları ve bilmediğimiz problemleri çözmeleri için eğittiğimiz anlamına geliyor. İşte tam da bu yüzden bugünün eğitim anlayışını terk etme zorunluluğumuz gün gibi ortaya çıkıyor…
Kıbrıs Türk Eğitim Sistemi’ne baktığımızda ise durumun çok daha vahim olduğu açıkça görülüyor. Çünkü bizin yanıtlamamız gerek çok daha fazla soru, çözmemiz gereken çok daha fazla sorun var:
Eğitim sistemimize “Her öğrenci öğrenebilir” ve “her öğrenci değerlidir” anlayışının hakim olması gerekliliği artık çağın bir dayatmasıdır. Bugünün eğitim yöneticileri bu sorumluluklarının bilincinde mi?
Bireysel farklıklara dayalı eğitim anlayışı ile yeni eğitim paradigmalarına göre şekillenen; Çoklu Zeka Kuramı, Sosyal ve Duygusal Öğrenme, Yapılandırmacı Yaklaşım gibi çağdaş eğitim kuramlarını eğitim sistemimize entegre etmemiz gerekmektedir. Bugünün eğitim yöneticileri bu bilgi ve yeterliliklerin farkında mı?
Eğitim sistemimiz bugün birçok açıdan eleştiri almaktadır. Eksik öğretmen, eksik ders kitabı, kalabalık sınıflar, yetersiz alt yapı sorunları hemen her gün çözmek zorunda olduğumuz konular arasında yer alıyor. Oysa eğitim dediğimiz şey bambaşka bir şeydir…
Bütün bunlar Friedrich Nietzsche’nin o anlamlı sözünü akla getiriyor. “Yanlış trene bindiyseniz; koridordan ters tarafa yürümenin hiçbir faydası yoktur!” Ve sanırım yanıtlamamız gereken en öncelikli soru: “Yanlış tren demiyiz?”
---------------------------------------------------
Buraya Dikkat
Anne-Baba Tutumu ve Başarı
Uzun bir bayram tatilinden sonra çalışma günlerine geri döndük. Okul açıldı, ziller çaldı. Eğitim döneminde hızla ilerliyoruz. Çok yakın bir zamanda bitmek tükenmek bilmeyen sınavlar tüm öğrencilerin kapısını çalacak… İşte tam bu noktada anne-babaların beklentileri öne çıkıyor. Hatta birçok anne-baba için çocuğun karşılaştığı tüm sınavlarda başarılı olması temel amaç haline geliyor… Ancak çoğu zaman da başarısızlığın temel nedeni anne-babaların hatalı tutum ve davranışları oluyor… Tam da bu konuda anne-babalara bazı önerilerim olacak;
Ortaokul ve lise yılları, sınıflarda sessizce ders dinlemek zorunda olan çocuklarımızın; en dinamik, en özgürlükçü ve en heyecanlı olduğu yaşam dönemlerini olduğunu unutmayın… Çocuklarınıza, kişilik sahibi bireyler olduğunu unutmadan davranın… Mesela;
• Çocuğunuz arada bir isyan edip size karşı duruyorsa onu anlamaya çalışın.
• Çocuğunuz başarısını sadece notları ile ölçmeyin.
• Başarısının ana nedeni, kendi becerilerine uygun bir okulda olmaması olabilir.
• Çocuğunuz iyi bir zekaya sahip olabilir, bu onun daima uslu ve olgun davranışlar sergileyeceği anlamına gelmez.
• Okuldaki düşük notların, evdeki cezaların sonucunda yükselmediğini bilin.
• İlgi alanlarında uğraş vermesine destek olun ama asla ödevlerini yapmayın.
• Her söylediğine hemen inanıvermeyin ama tam olarak inanmadığınızı da asla belli etmeyin.
• Hem başarılı hem de başarısız olduğu durumlarda öğretmenleri ile iletişime kurmayı ihmal etmeyiniz.
---------------------------------------------------
Anlayana - Gülmece
Genetik
Hepsi de birbirinden iddialı 3 genetik uzmanı, yeni buluşlarını karşılaştırıyorlar. Birincisi anlatıyor.
- İnek ve tavuk genlerinden harikulade yeni bir hayvan meydana getirdim. Hem süt veriyor hem yumurtluyor, eti kırmızı et tadında ama beyaz et kadar sağlıklı, bence bu yüzyılın buluşu. İnsanlara istedikleri kadar sağlıklı et, süt ve yumurta yedireceğim.
Diğer sözü alıyor ve çalışmasını açıklıyor:
- Arı ile karasinek genlerini karıştırdım. Yeni türümüz pisliklerden bal yapıyor. Hem bol miktarda hem de inanılmaz kaliteli bal elde etme imkanına kavuşmuş bulunuyoruz.
Dr. Temel iki meslektaşına bakıyor ve;
- Valla ben de karpuzla, karafatmanın genlerini birleştirdim. Artık karpuzu kesiyorsun, bütün çekirdekler yürüyüp gidiyor.