Yanlışlıkla !..
Telefon, bundan iki yüz küsur yıl önce icat oldu.
Hem de “sağır ve dilsizler” için yapılan bir araştırma sırasında, “yanlışlıkla...”
Ne müthiş bir buluş!.
Dünyanın bir ucundan konuşuyorsunuz, öteki ucundan dinliyorlar sizi...
Telefon, bundan iki yüz küsur yıl önce icat oldu.
Hem de “sağır ve dilsizler” için yapılan bir araştırma sırasında, “yanlışlıkla...”
Ne müthiş bir buluş!.
Dünyanın bir ucundan konuşuyorsunuz, öteki ucundan dinliyorlar sizi...
***
Dünyanın ve uluslararası hukuğun dışında olduğumuz için “uluslararası iletişim” ağı içerisinde de değiliz ne yazık ki!..
Türkiye üzerinden “alo” diyoruz biz!.
392 de “vilayet” kodumuz!..
Tıpkı, “Mersin 10 Turkey” adresimiz gibi...
Hem dünyanın ayıbı bu...
Hem de bizim...
Ve aynı zamanda gerçeğimiz...
***
Kıbrıs’ın kuzeyinden güneyi aramak için “izin başvurusu” yaptığımız günleri de anımsıyoruz.
“Derin teşkilat” karar verirdi, görüşme yapıp yapmayacağınıza!..
Önce başvuru yapardınız!..
Sonra özel hattan, sizi ‘güneye’ bağlarlardı, konuşurdunuz.
Tam da anımsamıyorum doğrusu.
***
Şimdi de bir tuhaflık var, mobil telefonlarda...
Mesela Paris’te, New York’ta, Sidney’de isteyen bulabiliyor sizi “cebinizden...”
Oysa Leymosun ya da Baf’ta “kapsama alanı” dışındasınız!..
Kıbrıs sorunu bu işte...
***
Telefonu Graham Bell icat etti.
“Tele Başbakanlığı” da İrsen Küçük!..
Az buz mu?
“Merak etmeyiniz, Türkiye’ye telefon ettim, maaşlar ödenecek” dedi, en son “icraat”ında !..
“Sağır ve dilsiz” siyasetin ürettiği “baş” bu oldu sonuçta...
Yanlışlıkla !..
Siz inandıkça!
Üç sendika ‘hükümeti’ sözlerini tutmaya çağırdı dün... Ve şu anımsatmayı yaptı:
<<... 23.5.2011 tarihinde Maliye Bakanlığı’nda Sağlık Bakanı Sn. Ahmet Kaşif ve Maliye Bakanı Sn. Ersin Tatar’ın da hazır bulunduğu toplantıda birlikte mutabakata varıp kamuda ek mesailerin ödenmesi konusunda bir protokol imzalamıştır. Mutabakat gereği 10 Ağustos’ta ödenmesi gereken Haziran ayına ait ek mesailer Ağustos ayının sonuna geldiğimiz bu günlerde hala daha ödenmemiştir...>>
***
Bu üç sendika yöneticileri.
Eğer hâlâ bu ‘sözlere ve imzalara’ kanıyorsa..... Ne diyebiliriz ki?
Nazım’ın şiirindeki gibi:
<< ve hâlâ şarabımızı vermek için
üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
- demeğe de dilim varmıyor ama-
kabahatın çoğu senin
canım kardeşim!.. >>
Turizm ayıplarımız
Niye ‘turizm’ patlamıyor!?
Çünkü tesis ya da doğal güzellikler yetmiyor tek başına...
Sevgili Ercan Şahin’in mektubunu bir okuyunuz, hak vereceksiniz...
<<Yaklaşık 4 sene önce yaz tatili için Antalya'ya ailem ile birlikte gittim. Ve orada yanlızca tatil için ödediğim para 7.000 TL civarında idi. 14 ay da taksit ödedim. Güzel bir tatildi. Ama bu benim ailemle birlikte son yurtdışı tatilim oldu. Bu kadar parayı eğer harcayacaksam kendi ülkemde harcamalıyım diye kendi kendime kızdım. O günden sonra hep KIBRIS'da tatil yaptım. Bu zor zamanlarda paramız ülkemizde kalmalı.
Fakat en az bizim kadar bunu düşünmesi gereken turizm işi ile ilgilenen işletmelerdir.
Ben ailem ve kardeşimin ailesi ile birlikte Karpaz'da bir tatil planladık. Yerimizi ayırttık. İşlerimizi ona göre ayarladık, izinlerimizi aldık. Kardeşim ve ailesi aşağı yukarı 1.100 TL ödeyerek İstanbul’dan buraya geldi. Araç kiraladık ve Karpaz'a gitmek üzere hazırlıklara başladık. Fakat dün beni arayan otel sahibi yanlışlık yaptığını ve bize verecek yeri olmadığını söyledi. Bu kadar hazırlık, masraf ve tatil heyecanımızı bir kelime ile sonlandırdılar. Tam bir hayal kırıklığı.
Derdimi bir nebze olsun anlatmak istedim. Bu yazımı belki yayınlar veya bunun hakkında bir fikirlerini belirten yazı yazarsan sevinirim. Belki ben bu konuyu senin vasıtan ile başka vatandaşlara duyururum. Ve belki kimse böyle bir olay yaşamaz...>>
Euro Futbol
“Türkiye’nin D Smartı, EURO FUTBOL’da Apoel - Krakow maçını yayınlıyor. Yakında Kaymaklı - Çetinkaya maçı da...” diyor sevgili Onursal!..
Dahası...
Bize sattıkları ‘decoder’lerin parasıyla.
Tek kuruş katkı da yapmadan, sporumuza!..