Yapıcı diyalog
Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı ile Kıbrıslı Rum Lider Sayın Anastasiades’in dün gerçekleştirdiği görüşme taşların yerli yerine oturtulması açısından önemlidir. Bu görüşmeden sonuç alıcı müzakerelere hemen başlanacağı sonucunu çıkaramayız. Bunu ifade etmek henüz erken.
Ancak “yapıcı” bir görüşme yapılmış olması, tarafların medya üzerinden yapılan tartışmaları tüm açıklığı ile görüşerek belirginleştirmesi, son zamanlarda yaşanan “kör dövüşünü” ortadan kaldırması, sağlıklı bir çalışma zemininin yaratılmasını sağladı.
Önümüzü görebiliyoruz…
- BM Parametrelerinin her iki taraf için de ana çözüm ekseni olduğunun iki Lider tarafından teyit edilmiş olması oldukça önemlidir. Bu noktada kurulacak olan yeni devletin gerek modeli gerekse temel yapısının nasıl olacağı artık tartışma dışıdır.
- Anastasiadis daha önceki açıklamalarında da belirttiği üzere, Federal yönetimde “etkin katılım” bağlamında “bir olumlu oyun aranacağı salt çoğunluk” yöntemi ile işlevselliğin zorlanacağını hatta bozulacağını düşünüyor. Bu bağlamda, Merkezin yetki olarak daha güçlü olması yerine iki Kurucu Devletin güç ve yetkilerinin artırılmasının “tartışılmasını” istiyor. Geçtiğimiz müzakere sürecinde, Merkezin yetki yükünün artırılmasını savunurken şu anda ters bir eğilime girmesini, iyi niyetli bir okuma ile fazla geç kalınmış bir düşünce olarak değerlendirebiliriz. Ancak müzakere sürecinin farklı dönemlerinde bu görüşün seslendirildiğini de biliyoruz. Bu noktada hangi yetkiler konusunda değişiklik görüşü olduğu bizim için önemlidir. Yine Merkezi yapıda kalacak olan yetkilerde “siyasi eşitliğin” nasıl sağlanacağı da ! Evet, yeni devlet kurumu bu çağda hantal olamaz, olmamalı. İşlevsellik korunmalı. Ancak siyasi eşitlik düzeni Federal hükümet ve organlarında bozulmadan, devletin sürekliliğini sağlayacak temel kamusal işlevler Merkezde yerine getirilmek kaydıyla.
- Derinya ve Aplıç geçit noktaları açılıyor olmasının değerini gözardı edemeyiz. Uzun yılların sivil mücadelesinin ete kemiğe bürünmesi gerçekleşti.
- Yine adadaki beş cep telefonu operatörlerinin, yabancı bir üst organizasyon üzerinden entegrasyonu ile ilgili çalışmanın sonuçlandırılmak üzere ilerletilmesi de dikkate değer.
Yukardaki maddeler, bir süreden beri bulanıklaştırılmaya çalışılan suyun yeniden berraklaştırılması açısından çok anlamlı. Somutlaşmış görev ve hedeflerle, yeni bir döneme kapı açabiliriz.
Sabır ve sebatla.
* * *
Ahmet (İnsel) hoca, Birikim Dergisi’nin internet ortamında yayınladığı “Doğru ve Yanlışın Önemsizleşmesi” başlıklı makalesinde “Herkesin kanaatini kesin bilgi biçiminde ifade ettiği, dolayısıyla tartışmanın, fikir teatisinin, bilgi alışverişinin mümkün olmadığı bu ortamlar aynı zamanda ortak yaşam kurmanın imkânlarını da ortadan kaldırıyorlar. Doğru ve yanlış kategorilerinin değil, inandıklarım ve inanmadıklarım kategorilerinin hâkim olduğu bu gerçek sonrası iletişim döneminde, komplo üzerine inşa edilmiş anlatıların giderek daha fazla öne çıkması, etkili olması şaşırtıcı değil.”
Gerçek sonrası siyaset dili, bizim topraklara da nüfuz ettiğinden kim ne der, neden der, niçin der, anlamak çok zorlaştı. “Ben buna inanırım var mı itirazın ?” denilen yerin ne denli şablon ve tabu olduğu, bilgiye ve deneyime yani dünden birikene ve düşünsel yeniden üretime dayanmayan kanaatlerin bizi ne denli savurduğu, savuracağı ortada. Demokrasi işte tam bu noktada büyük zarar görüyor. Görüşün olmadığı bir alan demokratik değildir. Siyaset midir, hiç değildir ! Anlam üretmeyen bir görüş siyaseten hiçtir !