“Yaptırım tehdidinde bulunulmasını kabul etmemiz mümkün değildir”
TC Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal, Doğu Akdeniz meselesinin uluslararası hukuk, milli egemenlik ve kamuoyu boyutlarının çok önemli olduğunu belirtti.
TC Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal, TBMM Tören Salonu'nda düzenlenen "Doğu Akdeniz Sorunlarına Hukuki ve Siyasi Yaklaşım, TBMM'nin Çözümdeki Muhtelif Rolü" Sempozyumu'nun kapanış oturumunda katılımcılara hitap etti.
Doğu Akdeniz meselesinin uluslararası hukuk, milli egemenlik ve kamuoyu boyutlarının çok önemli olduğunu belirten Önal, "Bu zor ve uzun bir mesele. Biz, diyalogla çözüm aranması yanlısıyız fakat bunu yaparken işin uluslararası hukuk boyutunun iyi kavranması, halkımıza bunu iyi anlatmak çok önemli." ifadesini kullandı.
Önal, Türkiye'nin Doğu Akdeniz politikasının iki temel unsurunun bulunduğunu vurgulayarak bunlardan birinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) Ada'nın ortak sahibi olarak hak ve menfaatlerinin savunulması, diğerinin ise bölgede en uzun kıyı şeridine sahip ülke olarak ulusal hak ve çıkarların korunması olduğunu söyledi.
Türkiye'nin izlediği Doğu Akdeniz politikasında, bölgesel jeostratejik dengeyi ve konjonktürü gözettiğini aktaran Önal, bu bağlamda Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde yaşanan gelişmeler ile Avrupa Birliği (AB) ve ABD'yle ilişkilerin de daha geniş resmin unsurları olduğunu dile getirdi.
“Kıbrıs Adası'nda iki ayrı halk, demokratik düzen ve devlet vardır”
Önal, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıs sorununa ilaveten deniz sınırlarının belirlenmesinde adalara atfettikleri rol bağlamında izledikleri maksimalist yaklaşımlara değindi. Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından bölgede keşfedilen hidrokarbon rezervlerine yönelik atılan tek taraflı adımları sıralayan Önal, Türkiye'nin uluslararası hukuk çerçevesinde kendisinin ve Kıbrıs Türklerinin meşru hak ve çıkarlarını geçmişte olduğu gibi gelecekte de korumaya devam edeceğinin altını çizdi. Önal, "Kıbrıs meselesi, Doğu Akdeniz'de istikrar ve iş birliği önünde en önemli engellerden biri olmaya devam ediyor. Bunun temel sebebi, Ada'nın ortak sahibi Kıbrıs Türk halkını azınlık olarak gören Rum tarafının uzlaşmaz tutumudur." değerlendirmesinde bulundu.
Kıbrıs meselesine çözüm bulunabilmesinin ancak gerçekçi bir yaklaşımla mümkün olabileceğini belirten Önal, şöyle devam etti:
"Kalıcı çözüme ulaşmak için bizce tümden gelim değil tüme varım yöntemi uygulanmalıdır. Yani Kıbrıs Adası'nda iki ayrı halk, iki ayrı demokratik düzen ve iki ayrı devlet vardır. Çözüm çabaları, bu gerçeklere dayanmalıdır. Ancak bu şekilde geçmişin gölgesinde kalmadan Ada'da barış, istikrarın hakim olduğu bir gelecek ortaklaşa inşa edilebilir."
"Yaptırım tehdidinde bulunulmasını kabul etmemiz mümkün değildir"
Önal, bugün başlayan AB Liderler Zirvesi'nde, Türkiye aleyhine gündeme gelebilecek olası yaptırım kararlarına ilişkin, "Kendi kıta sahanlığımızda, hidrokarbon arama faaliyetlerimizin durdurulması için yaptırım tehdidinde bulunulmasını elbette kabul etmemiz mümkün değildir." diye konuştu.
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki uyuşmazlıklara, uluslararası hukuk ve hakkaniyet temelinde barışçı çözümler getirmek amacıyla her zaman iş birliğinden yana ve ön koşulsuz müzakereye hazır olduğunun altını çizen Önal, bu kapsamda, Türkiye'nin, Doğu Akdeniz'le ilgili bölgesel konferans düzenlenmesi önerisi çerçevesinde AB ile istişarelerin devam ettiğini kaydetti.