“Yaranma”nın ötesi bir yer!
“KKTC” siyasetinde tapınma kültürünün boyutu giderek kötüleşiyor.
“Yaranma” denirdi geçmişte.
Vaziyeti tam da tarif edemedi.
“Dalkavuk” dendi.
Bu sözcük de meramı anlatmaya yetmedi.
Şimdi çok daha kaba bir tanım kullanılıyor.
“Yalaka” gibi!
***
Talimatlar göstere göstere veriliyor.
Perde gerisi kalmadı.
Yıkıldı perde, virane iyice ortaya çıktı.
Bakanlar Kurulu listesi ilan edilir edilmez, “değişecek” dediler örneğin!
“Tahsin bey bakan olacak” dediler.
Yazdırdılar, çizdirdiler, duyurdular bunu.
Hem “diş” gösterdiler, hem “güç.”
TC Büyükelçiliği’ne gazetecileri çağırdılar, açık açık söylediler.
Ne buyurmuşlarsa öyle de oldu.
***
Şimdi düşünüyorum da muhtemelen o iğrenç skandal ortaya çıkmasaydı, Ersan Saner yine Başbakan olacaktı.
Falyalı cinayeti örneğin…
Türkiye isterse çözülecek.
İstemezse uyutulacak.
***
Yeni hastane ihalesi iptal ediliyor misal…
Külliye ihalesi edilmiyor…
***
En “şaibeli” isimlerin bakanlık koltuğuna oturmasından rahatsızlık duymuyor muktedirler!
Çünkü yeni siyaset anlayışında yaratılan değer bilgi, dürüstlük, kapasite üzerinden değil…
Mutlak bir “itaat” ve “bağlılık” üzerinden şekilleniyor.
***
Türkiye’den gelen misafir hekime yönelik nezaket ölçülerini ve demokrasi sınırlarını aşan müdahaleyi anımsayınız.
Cumhurbaşkanı salt sesini yükseltmekle ve müdahaleyle kalmıyor.
Bunun reklamını da yapma ihtiyacı duyuyor.
İşittirmek için çabalıyor!
***
Cüce Nasuh ile cüce Cuhud’u bile gölgede bırakan, yaranmanın çok ötesine taşınan, toplumsal haysiyeti ve siyasete olan güveni eriten, makamları itibarsızlaştıran, kabineyi kukla sahnesine dönüştüren zihniyetlerle nasıl bir geleceğe yürüdüğümüz açıktır.
“Seçen ve seçtiren utansın” diyeceğim de ne fayda!
Ömrümüzden gidiyor.