Yaşadığını başarıyla yazan… M.KANSU… VE ÇIPLAK AYAKLA DOLAŞMAK ÇÖLDE…
Yaşadığını başarıyla yazan… M.KANSU… VE ÇIPLAK AYAKLA DOLAŞMAK ÇÖLDE…
Neriman Cahit
M. Kansu, aramızda yaşayan ama ne başarılı bir yazar ne de bu ülkenin saygı duyulası insanı olarak- bazıları gibi- ‘Ben… Ben… Ve ben…’ şamatalarına soyunmayan örnek bir insanımız… Başarılı bir yazarımız.
Yeni kitabını (da) çok sevdim…
‘’Kıbrıs denen bu ‘çölde’ güneşten önce uyanıp Lefkoşa’nın o ‘ilk sabah soluklarını’ izleyen, içine çeken ve ‘’insanı insanımız+ onlarla beslenen‘’ bir yazarımız…
Bana göre, onun en büyük özelliklerinden biri de: Daha dün yazmaya başlayan ve ‘ ben - ben’ diye ortalıkta dolaşan bazıları gibi değil de’, oldukça ‘gözlem+emek+yürek’ vererek yarattığı eserlerini, topluma sunarak… Ortalarda dolaşıp da konu edeceğine… Onun yine kendi sakin ve verimli dünyasına dönerek… - Aslında, benim çok özlediğim ama bir türlü başaramadığım- güneşten önce yaşadığı kente- Canım Lefkoşa’ya: ‘Merhaba’ diyerek yaşam enerjisini kazanması…
Sonra da oturup o günle ilgili notlar alması…
Ve sonuçta, onları başarılı bir kitaba dönüştürerek ‘’toplumumuz insanına’’ sunması…
Onun kendi dünyası var…
Ülkenin iktidarıyla pek bir alıp vereceği yok.
Biliyorsunuz, iktidarın iki tür ‘davranışı’: Birincisi, insanlara- zorla da olsa- bir şeyler yaptırmak…
İkincisi ise: Yaptırmamak…
Bu bağlamda, bir sürü yasaklar derlenip toparlanır ve ‘ YASA’ olur…
BAŞARININ ANAHTARI
Evet, birçok yazarın, ‘Başarının Anahtarı’ olarak kabul ettiği: ‘Dayanıklılık+Uzlaşma+Sabır…’
Bunlara ek olarak da: Amaç, insanlar arası eşitlik sağlamak (kendince) ve güpgüzel bir ahlak… (Kansu’da tüm bunlar var… aklını ve duygularını kullanarak yaratıyor eserlerini…)
Daha önce de değindiğim gibi, bu son kitabı, onun ‘yaratı’ ile geçen yaşamının bir muhasebesi… Ve: ‘’Şiir+Öykü+Deneme+Anlatıdan’’ oluşuyor…
Ve, çoğu sağlıklı bir ağacın meyveleri gibi…
ÇIPLAK AYAKLA DOLAŞMAK… ÇÖLDE…
O dönemin çocukları olarak, Kansu da, çok yalın yokluklar içinde bir çocukluk geçirmiş. Bu, onu yıldırma yerine eğiterek… Olgunlaştırmış… Çıplak ayakla da olsa korkup, ürkerek kaçacağına… Dolaşmış o çölü… Yaşadıklarından dersler çıkararak… Olgunlaşarak…
Bakın, kitabın arka kapağında, bu gerçeği nasıl ifade ediyor: ‘Yazarımız / Şairimiz…’
‘Ürkütücü varlığıyla yükselen dağda donmayı, aşağılara yuvarlanmayı reddeden…
…
Ya da belki, buz tutmuş o dağa çıplak ayakla tırmanmayı can yakıcı çölümüzde inatla görmeyi, koşmaya yakın yürümeyi deneyen ve yaşayandan: Şiir+Öykü+Deneme+Anlatılar…’
…
Bu kitabı lütfen alıp okuyun…
‘Bilmek ve Yapmak’ konularında… Öyle çok heyecan verecektir ki size…
Tebrikler ve yola devam KANSU…
------------------------------------------------------------
KIBRIS MASALLARI: - I –
YEŞİL CİN
Eğitimde…
Sanıyorum bizde en çok ihmal edilen – yani, o konuda üzerinde çok çok az durulan –‘’Çocuk Edebiyatıdır…’’
‘Belki, kıpırdamaya başlar’ diye hep bekliyorum… Konu, uzun uzun da düşündürüyor beni… Hatta, ‘’Ülkemizde, ‘Çocuk Edebiyatı’ var mıdır?’’ diye düşünme noktasına getirdiğinde beni… Günlerce, bu böyle gidecek demektir… Ve, öyle gider… Konuyu açtığım arkadaşlar, hemen ülkenin ‘Sosyo ekonomik’ durumuna getirince de sözü… İçimden, o tartışmanın sona erdiğini anlarım…
YEŞİL CİN
Ama, cinler de mi dahil oldu bu konunun içine bilemem… Geçtiğimiz günlerde, öğrencilerimden: Şevket Öznur, bana pırıl pırıl bir ‘Çocuk Kitabı’ getirdi ki, bayıldım…
Kitabı, yine usta bir yazarla – Ejdan Sadrazam’la birlikte hazırlamışlar. Ejdan da, benim çok takdir ettiğim bir yazar. Çabalarına ‘Çifte Sağlık…’
Böyle bir çocuk kitabı yazdıkları için…
Ve, Selçuk Yalovalı’nın, konuyu daha da ilginç kılan o güzelim resimleri için…
…
Şevket + Ejdan’la birlikte, bu kitabın çıkmasına, çok büyük katkıları olan: ‘’Eğitim Vakfı Sahipleri: Mustafa Güvenir ve Arın Güvenir’e de, bu kitabı okuyacak tüm çocuklar adına teşekkür ediyorum…
İnşallah, bu güzel olayı sürdürürler…
Ve, ülkemizde bir ‘Çocuk Edebiyatı’ gelişir. Çocukların yürek ve belleklerini sımsıcacık mutlu ve umutlu titreşimlerle besler…
…
Bu olay konusunda, ülkemiz gerçekten de çok geç kalmış… Üzerinde neredeyse hiç düşünülmemiştir… Çocukların önemsenmesi şöyle dursun, bir ‘sömürü aracı’ olarak kullanılmış… ‘ Çocuk Edebiyatı=Çocukça Edebiyat’ sanılmıştır…
Oysa…
Bu tip kitaplar eğitimde çocuklar için bir ‘bilgi simididir’ adeta…
Onların dünyalarını, dolayısıyla kişiliklerini geliştirip, tamamlayan unsurlardan biridir… İyi yazılmış bir ‘çocuk kitabı’ , belirli davranışlar, edimler, ve görüşlerle ‘çocuğun iç dünyasında’ bağlantılar kurarak onu geliştiriyor…
Dil, ilkellik ve dümdüzlükten sıyrılıp, sanatsal bir tat kazanıyor…
Ve, doğal olarak, bu bağlamda, toplumumuz kültür seviyesinin hamuru da çok iyi yoğrulmuş oluyor…
Çocuk dili, ilkellikten, dümdüzlükten kurtulup… ‘ Sanatsal bir tad’ kazanıyor…
…
Umuyor ve inanıyorum ki, bu alanda onca cılız çalışmalar yeni yayınlarla güçlenecek… Böylece de ülkemizde yeni bir: ‘’Çocuk Edebiyatı’’ boy atıp, gelişecek çocuklarımızla birlikte…
Tıpkı altın başaklar gibi…
…
Lütfen bu kitabı alın ve çocuğunuzla birlikte okuyun…
Sonra da duygularınızı paylaşın…
Sevgiyle…