YASAK SÖZCÜKLER
“Bu kadar ifade özgürlüğü olamaz.”
...
Bu sözler Başbakan’a ait.
Meclis’te söylendi.
En önemlisi de bu sözlerin ardından “görevimiz KKTC halkının özgürlüklerini geliştirmek” gibi de bir cümle kuruldu.
* * *
Bu tartışmayı alevlendiren sözcük “işgal” ve “istila”dır.
İşgalin anlamı en yalın ifadeyle şudur: Bir yeri ele geçirmek.
İstila aynı eylemi “silah gücüyle ele geçirme” üzerinden yorumlar.
* * *
Öyleyse yanıtlamamız gereken soru basittir aslında:
“Bu yer ele geçirilmiş midir?”
Hele bir bunu herkes önce yüreğine danışsın!
* * *
Bir sendikacının açıklaması eski bir tartışmayı yeniden alevlendirmiştir.
Şunlar söylenmişti:
“Normal bir ülke değildir burası. Burası Türkiye'nin işgalinde olan istila edilmiş bir yerdir. Bu yerde de Türkiye kansız bir soykırım uyguluyor Kıbrıslı Türklere. Demografik yapısını değiştirmeye çalışıyorlar ve başardılar da…”
* * *
Evet, burası normal bir ülke değildir.
Evet, buradaki demografik yapı yani nüfus değiştirilmek istenmiştir.
Bunları sanmıyorum ki herhangi bir Kıbrıslı inkâr etsin.
* * *
Demokrasiye, iradeye, nüfusa, hiçbir müdahaleye ses çıkartmaz, yalnızca sözcüklerin peşine düşerseniz, pek bir inandırıcılığınız olmaz.
* * *
“İşgal” tanımını kullanan bir yazar değilim.
“Bir taraf devleti çaldı, bir taraf toprağı” derim örneğin…
Kıbrıslı Türklerin tam bir “kuşatma” altında olduğundan söz ederim, sık sık…
Yurtsuzluğun büyüdüğünü anlatırım.
Yabancılaştığımızı, sessizleştiğimizi, kaybolduğumuzu...
“İşgal” sözcüğünü biraz da kolaycı bir “gösteri” gibi görürüm.
Çoğu zaman kendi ayıplarımızı örtmek, kendi rolümüzü meşrulaştırmak, bu kurulu düzendeki ortaklığımızı gölgelemek, konfor alanlarımızda saklanmak için bir “illüzyon” gibi kullanıldığını düşünürüm.
* * *
İyi de “yasaklamak” nedir ki?
Ne kadar aşağılayıcı olur “Burada Türkiye’ye işgalci denmesi yasaktır” gibi bir sonuç üretmek.
İşgalci desen, bu kadar hakaret olmaz.