1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. Yasakçı zihniyete tepki yağdı: Utanç verici
Yasakçı zihniyete tepki yağdı: Utanç verici

Yasakçı zihniyete tepki yağdı: Utanç verici

Yaşar Ersoy’un sahneye koymaya hazırlandığı, “Yangın Yerinde Kabare’’ adlı oyunun bürokratlardan oluşan “Edebi Komite” tarafından iptal edilmesine sendika ve sivil toplum örgütlerinden tepki yağdı.

A+A-

Yaşar Ersoy’un sahneye koymaya hazırlandığı,  toplumun sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel sorunlarını mizahın diliyle anlatan “Yangın Yerinde Kabare’’ adlı oyunun bürokratlardan oluşan “Edebi Komite” tarafından iptal edilmesine sendika ve sivil toplum örgütlerinden tepki yağdı.

Kişmir: “Her alanda başlattıkları yok olma politikalarını sanata da sıçrattılar”

Basın Emekçileri Sendikası (Basın-Sen) Başkanı Ali Kişmir, “Ulusal Birlik Partisi (UBP) - Halkın Partisi (HP) Hükümeti’nin, göreve getirilmelerinin ardından her alanda başlattıkları yok olma politikalarını sanata da sıçrattığını” savundu.

Kişmir, Basın-Sen adına yaptığı yazılı açıklamada, Sanatçı ve Yönetmen Yaşar Ersoy’un, Devlet Tiyatrosu için yazdığı oyunun, UBP-HP Hükümeti tarafından “sakıncalı” bulunarak yasaklanmasını “hükümet partilerinin kültürsüzlüğü ve cehaleti” olarak niteledi. 

Kişmir açıklamasında, “Türkiye’de son 15 yıldır pratikte devam eden ve en sonunda Kıbrıs’ın kuzey yarısındaki yapıyı da kontrolü altına almaya başlayan yasakçı zihniyetin, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi Kıbrıs’ta da sanatı ablukası altına almaya çalıştığını” savundu.

Sanatın her daim özgür, demokratik ve eleştirel bir yapıya sahip olması gerektiğini kaydeden Kişmir, özgürce ve bağımsız bir şekilde mevcut rejimleri eleştirmeyen bir sanat anlayışının, toplumdan kopuk, gerçeklerden uzak ve kurulu rejime biat eden bir yapı haline dönüştüğünü ifade ederek, “Bu da o ülkenin kültür seviyesini düşürür, insanların haksızlıklara karşı muhalefet gücünü zayıflatır” ifadelerini kullandı.

Kişmir açıklamasında, Yaşar Ersoy’un yazdığı oyunda sakıncalı bulunan kısımların hükümet partileri ve bu kararda imzası olanlar tarafından topluma anlatılması gerektiğini kaydetti; “Çıkın ve bu topluma sanatın ne kadar sakıncalı bir şey olduğunu anlatın; anlatın ki, cehaletinizin seviyesini test etmiş olalım” ifadelerine yer verdi.

Yalınkaya: “Hükümet oyundaki ‘sakıncalı’ gerekçeyi ciddiyetle açıklamalıdır”

Belediye Emekçileri Sendikası (BES) Başkanı Mustafa Yalınkaya ise Ersoy’un Devlet Tiyatrosu için yazdığı oyuna, UBP-HP Hükümeti tarafından sansür uygulandığını savunarak, bunun kabul edilemez olduğunu belirtti.

Yalınkaya BES Yönetim Kurulu adına yaptığı yazılı açıklamada, hükümeti, oyundaki “sakıncalı” gerekçeyi ciddiyetle açıklamaya çağırarak, “Sanat özgürlüktür, demokrasidir, muhalefettir, eleştiridir, kültürdür, eğitici ve öğreticidir” ifadelerini kullandı.

“İlerici ve aydın insanlar sanattan korkmazlar. Sanattan ancak beceriksiz yöneticiler ve çarpık sistemler korkar” diyen Yalınkaya, tiyatro, sanat ve sanatçının yalnız olmadığını, özgürlüklere dokundurulmayacağını kaydetti.

KTAMS: Özgür sanat anlayışını hazmedemeyen yasakçı zihniyet…

Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası(KTAMS) Başkanı Güven Bengihan de yaptığı yazılı açıklamada, “Yaşar Ersoy’un sahneye koymaya hazırlandığı oyunun sakıncalı bulunup sansürlenmesi, 21’nci yüzyılda hala nasıl bir zihniyetle yönetildiğimizin en bariz örneğidir” dedi.

Kıbrıs Türk toplumunun değerlerinin yok edilmek istediğini savunan Bengihan, “Demokrasinin en önemli göstergelerinden biri olan özgür sanat anlayışını hazmedemeyen bu yasakçı zihniyetin Kıbrıs Türk toplumunu götürmek istediği nokta her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. TC Hükümeti ile imzalanan protokolde  de kendini gösteren bu zihniyet Kıbrıs Türk toplumunun tüm değerlerini yok etmek görevi üstlenmiştir. Sanattan ve sanatçıdan korkan, yasaklarla susturmaya çalışan bu çağdışı kalmış anlayışı şiddetle kınıyoruz” dedi.

SENDİKANIN SALONU KULLANILABİLİR

Kıbrıs Türkünün “özgürlük ve kültürünü yok etmek isteyen zihniyete” birlikte mücadele çağrısı yapan Bengihan, içeriği sakıncalı bulunan “Yangın Yerinde Kabare” oyununun sahnelenmesi için Sendika’nın tiyatro salonunun kullanılabileceğini açıkladı.

Özkıraç: “Yasakçı zihniyeti kendi topraklarımızda da görmek bizler adına utanç verici bir durumdur”

Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası (EL-SEN) Yönetim Kurulu Başkan Kubilay Özkıraç, gelişmeleri “utanç verici” bulduğunu açıkladı.

Özkıraç, konuyla ilgili açıklamasında, “Yasakçı zihniyeti kendi topraklarımızda da görmek bizler adına utanç verici bir durumdur” dedi.

Sanatın doğasının eleştiri, düşünce ve ifade özgürlüğü olduğunu kaydeden Özkıraç, ülkede tiyatro oyunu yasaklanıyorsa, özgürlüklerden bahsetmenin mümkün olmadığını da savundu.

UBP-HP Hükümetini “antidemokratik adımlar atmakla” suçlayan Özkıraç, “Toplumsal dönüşümü ve biat kültürünü hayata geçirmek için göreve getirilen bu hükümetin, şimdi de özgürlüklerimize müdahale etmesi kabul edilemez bir faşist anlayıştır” ifadelerini kullandı.

Kıbrıs Edebiyat Derneği Başkanı Taşçı: “Yasakçı zihniyeti kınıyoruz”

Kıbrıs Edebiyat Derneği Başkanı Yıltan Taşçı ise “Böylesine bir sansür, böylesine bir yasak kabul edilebilir bir şey değildir” ifadelerini kullandı.

Yazılı açıklama yapan Taşçı, Yaşar Ersoy’un “Yangın Yerinde Kabare” oyununun yasaklanmasının yanında sanatçılardan oluşan “Repertuar Kurulu”nun lağvedilmesi ve yerine, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı tarafından atanacak olan bürokratlardan oluşacak “Edebi Komite” oluşturulmasını eleştirdi.

Taşçı, “Ersoy’un oyununun yasaklanması ve sanatçılardan oluşan Repertuar Kurulu’nun lağvedilmesi kararları sonrasında UBP-HP hükümetinin atadığı Devlet Tiyatroları Müdürü Erdinç Akgür’ü kınıyor, sanata ve sanatçıya saygı göstermesini diliyoruz” dedi.

Yaşar Ersoy’un ve yıllar içerisinde sansüre ve yasağa uğramış tüm sanatçıların yanında olduklarını belirten Taşçı, bu ve buna benzer özgürlükleri kısıtlayan hareketler karşısında duracaklarını kaydetti.

Sol Hareket: “Tiyatro susturulamaz”

Sol Hareket adına açıklama yapan Abdullah Korkmazhan, oyunun UBP-HP hükümetince atanan Kıbrıs Türk Devlet Tiyatrosu Müdürü tarafından yasaklanmasını şiddetle protesto ettiklerini belirtti.

Yazılı açıklama yapan Korkmazhan, tiyatro ve sanatçıların susturulamayacağını kaydetti.

Sanatçı Yaşar Ersoy ve “Yangın Yerinde Kabare” isimli oyuna uygulanan yasağın kaldırılmasını talep eden Korkmazhan, devlet tiyatrolarının özerk bir yapıya kavuşturulması ve karar merciinin sanatçılar olması gerektiğini belirtti.

Tiyatro konusunda atılması gereken birçok adım bulunduğunu kaydeden Korkmazhan, “Çağdaş bir tiyatro ve kültür salonları ülkenin en büyük ihtiyaçlarındandır. Ne yazık Başkent Tiyatro Projesi yarım ve atıl kalmıştır. Devlet Tiyatrosu yetersiz bütçe, baskı ve sansürlerle kendi kaderine terk edilmiştir. Amatör ve profesyonel tiyatrolar önemsenmemektedir. Tiyatro sanatçılarının ve çalışanlarının angarya ve sosyal güvenceden yoksun çalıştırılmasının önüne geçilmesi için hiçbir adım atılmamaktadır” dedi.

Özgür tiyatro, özgür sanat ve özgür sanatçının çağdaş bir yaşam ve aydınlık bir gelecek için olmazsa olmaz olduğunu, sanat ve sanatçının önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini belirten Korkmazhan, tiyatrocuların ve sanatçıların özgürce sanatlarını üretebilecekleri koşulların yaratılması ve sanata sınırsız özgürlük sağlanması için mücadeleye devam edeceklerini vurguladı.

BKP: Ismarlama oyunlarla sanat icra edilemez

 Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP) Genel Başkanı İzzet İzcan,  “Sanat, baskıcı rejimlerde sisteme karşı başkaldırıyı, özgürlüğü, demokrasiyi temsil eder. Suya sabuna dokunmayan, ısmarlama oyunlar düzenleyerek sanat icra etmek mümkün değildir” ifadelerini kullandı. 

“Statükocu politikacıların sanata zincir vurma çabası aslında toplumu rehin tutma siyasetinin devamıdır” diyen İzcan, “Yaşananlar, ülkemizde demokrasinin olmadığının bir şamar gibi yüzümüze çarpmasıdır” iddiasında bulundu. 

UBP- HP hükümetine bu “çağdışı kararı” düzeltme çağrısında bulunan İzzet İzcan, “ Sanat ve düşünceye konan yasaklar karşısında toplumun tüm duyarlı kesimlerinin aktif biçimde tavır koyması kaçınılmazdır” dedi.

Kıbrıs Sanatçı Ve Yazarlar Birliği: Çember daralıyor, kıracak mıyız; sızlanacak mıyız?

Kıbrıs Sanatçı ve Yazarlar Birliği ise şu açıklamayı yaptı; "2017 yılının Temmuz’unda, Kıbrıs Yazarlar Birliği ile yayınladığımız ortak bildiride özetle şöyle diyorduk:
Bu “3. Harekat”ın tek hedefi, Kıbrıs’ın Kuzey’indeki TC egemenliğini kalıcı bir boyuta taşımak; Adamızı “Stratejik-ekonomik bir ÜS” haline getirmek; Barış ve çözüm sürecini tamamen bertaraf edip; tüm zenginliğimizin (doğalgaz dahil) üstüne kalıcı şekilde oturmaktır….
Kendi deyişleriyle, “Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti”ni korumak ve güçlendirmek için “ekonomik tedbirler” kadar “kültürel tedbirlerin” de gerekli olduğunun bilincinde yürütülen sinsi “toplum mühendisliği”, bugünden sonra açıktan ve saldırgan bir şekilde yapılacaktır.…

Devlet Tiyatroları’nın son tavrı, kültür sanat alanına yönelik “toplum mühendisliğinin” sonuçlarından yalnızca birisidir. 
UBP-HP hükümetinin göreve gelir gelmez imzaladığı mali Protokol’deki “Kültürel Alan” başlığı altında sıralananlar da, bu adımların habercisiydi aslında… 
İki yıl önce vurguladığımız gibi; kültürel kimliğimize yönelik asimilasyon çabaları açıktan ve saldırgan bir şekilde yapılmaya başlandı.
Görünen odur ki, bu şekliyle de (her alanda) sürdürülecektir.
Sorunun odak noktasında, yalnızca yasal düzenlemelerdeki eksiklikler yatmıyor.
Anayasamızın 62/1 maddesi, (her ne kadar) "herkesin, kültür yaşamında yer almak; bilimsel gelişmelerden ve bu gelişmelerin uygulanması sonuçlarından yararlanmak; bilimsel edebi ve sanatsal ürünlerin korunmasının sağladığı maddi ve manevi çıkarlardan yararlanmak hakkını korumaktan” söz etse de; (diğer Anayasa maddeleri gibi) “Geçici 10. Madde”nin gölgesinde, kaybolup gitmektedir.
1990’lı yıllardan bu yana, Özerk Sanat Kurumu oluşturulması; Kültür Sanat’ın “Devlet Eliyle” değil, yalnızca desteğiyle sürdürülmesini savunan Birliğimiz; Kültür Sanat’ın siyasilerin elinde “ŞOV Malzemesi”ne dönüştürülmesine; nitelikli olanın görmezden gelinip, “devlete yakın güruhun” kollanmasına da hep karşı çıkmıştır.
Ulus inşacılığı ve milliyetçi siyasi görüşlere odaklanmış bir devlet anlayışıyla yönetilen resmi kültür-sanat kurumları elbette ki yeri geldiğinde kendini temsil etmeyen etkinliklere destek belirtmeyecektir; çünkü bu, işin tabiatına aykırıdır. Son yaşanan olayda sansürden de öte bir düşünce uyuşmazlığı ortaya çıkmıştır. Önemli olan bu yönetim ve sanat anlayışını ilkesel olarak reddetmektir. 
Yapılması gereken, bir an önce gerçek anlamda özerk yönetime sahip bir sanat kurumunun yapılandırılmasıdır. Evrensel normların ve niteliksel parametrelerin esas alınacağı özerk bir sanat kurumunun ortaya çıkması kaçınılmazdır. Bunun aksi olmaya devam ettikçe, siyasi ortamın içine sürüklendiği vasatlık her türlü entelektüel alanı baskısı altına almakta tereddüt etmeyecektir. "  

Lefkoşa Sanat Tiyatrosu, “Sanat kısıtlanamaz"

Lefkoşa Sanat Tiyatrosu, tiyatroların tiyatro sanatçıları tarafından yönetilmesi gerektiğini vurguladı.

Lefkoşa Sanat Tiyatrosu’nun konuyla ilgili açıklamasında, “Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları'nda yaşanan ve gündemimizin ilk maddesine oturan olay, tiyatroda yıllardır süregelen durumun gün yüzüne çıkmış halidir. Tiyatro sanatçısı Yaşar Ersoy özelinde gerçekleşen olay, uzun yıllardır Devlet Tiyatroları içinde tartışılan, daha önce Özerklik Yasa Tasarısı olarak da hükümetlerin gündemine gelen fakat çözülmesi için herhangi bir adım atılmamış olayların devamı niteliğindedir” denildi.

Hükümetlerin denetimiyle işleyen sanat kurumlarının, özgürlükten uzak olduğunun, devleti yönetenlerin kontrolü dışında iş yapamadığının kaydedildiği açıklamada, “Hükümetin onayı olmadan bir tiyatro oyunu çıkarmak, bu koşullarda mümkün değildir. Dolayısıyla, tiyatro özerk olmalıdır. Tiyatroları, tiyatro sanatçıları yönetmelidir. Tiyatrolar, yılda iki kez değişen siyasilerin ve yaptıkları atamaların insiyatifine bırakılamaz” ifadelerine yer verildi.

“Sanat, kısıtlanamaz. Sanat, bir başkasının boyunduruğu altına giremez. Doğası gereği, eleştiriyi özünde bulunduran sanat bastırılamaz. Bastırmaya kalkışanlar, ancak yeni oyunların konusuna malzeme olur” denilen açıklamada, bunun Kıbrıs'ın tarihinde ilk kez gerçekleşen durum olmadığı belirtildi.

Açıklamada, “Türkiye'de uzun yıllardır devam eden,  sanatçı ve yazarların tutuklanmasına kadar giden olaylar en sonunda Kıbrıs'ın kuzey yarısında hortladı” ifadelerine de yer verildi.

YDP’den Ersoy’a tepki

Öte yandan Yeniden Doğuş Partisi (YDP) Genel Başkan Yardımcısı Azer Özkan, “Türkiye’ye küfür ve hakaretin sanat kisvesi altında sunulmasını ve küfrün kutsallaştırılmasını asla kabul etmelerinin mümkün olmadığını” belirtti.

Özkan, “Yangın Yerinde Kabare” oyununda Türkiye’ye karşı ağır hakaretler bulunduğunu, bunların değiştirilmesinin istendiğini ancak Yönetmen Yaşar Ersoy’un bunu kabul etmediğini iddia etti.

 

Bu haber toplam 3100 defa okunmuştur
Etiketler : ,
İlgili Haberler