1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Yasaların pas geçileceği bir sisteme hayır”
“Yasaların pas geçileceği bir sisteme hayır”

“Yasaların pas geçileceği bir sisteme hayır”

KTMMOB Başkanı Tunç Adanır, salı gün KTMMOB Yasası’na, mesleğe, topluma, kültüre sahip çıkmak adına meclis önüne yürüyeceklerini kaydetti

A+A-

Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (KTMMOB) Başkanı Tunç Adanır,

KTMMOB Yasası’nda değişiklik yapılmak istendiğine dair bilgileri olmadığını ve değişiklik önerisini görünce şok olduklarını söyledi.

“Yasayla kurulmuş bir örgüt olarak, yasalarla yönetilen bu ülkede, yasalar çerçevesinde gerekli olanı yaparız. ‘Devlet verdi, devlet alır’, bunu keyfi mi alır? Demokrasinin gerekleri var. Örgütlerle oturulup tartışılır, çözüm yolları bulunur” diyen Adanır, salı gün saat 10.00’da “yasaya, mesleğe, topluma, kültüre sahip çıkmak adına” birlik binasından meclis önüne yürüyeceklerini kaydetti.

Adanır, yasaların pas geçileceği bir sistemin oluşmasına karşı olduklarının altını çizerek, yapılmak istenen değişiklikle uluslararası anlaşmalar ve protokollere dayanarak yapılacak olan projelerin yasal mevzuata uygunluğunu denetleyecek bir mekanizma olmayacağının belirtti.

Tunç Adanır, “İkili protokoller yapılabilir, iki devlet arasında anlaşmalar yapılabilir, bu çok doğal. Bunu yaparken, protokol çerçevesinde ülkenizin kendi değerlerini, kendi kurumsal yapılarını, kendi mevzuatlarını da masaya koyarak, uzlaşarak süreci tamamlamak gerekir. Siz hiçbir kriter ortaya koymazsanız, karşı taraf kendi istediği bütün kriterleri koyar, siz de bunu kabul edersiniz. Önemli olan, bizim duruşumuzdur. Bizim kendimizi bilmemiz, kendi insanımızı, kendi teknik odalarımızı, kendi teknik dairemizi devreye koymamız gerekir. Devlet kendi kurumlarını reddediyor” diye konuştu.

“Öneriyi görünce şok olduk”

Soru: KTMMOB Yasası ile ilgili değişiklik önerisi sunulması sizin için sürpriz mi oldu? Yoksa böyle bir adım atılacağına dair duyum almış mıydınız?

Adanır: Bu dönemde böyle bir adım atılacağını beklemiyorduk ama uzun süredir buradaki meslek örgütleriyle ilgili bir şeyler planlandığı söyleniyordu. Bizim yasamızla ilgili bir değişiklik talebi olacağını veya böyle bir değişiklik önerisi hazırlandığını bilmiyorduk. Düşüncemizi sormalarını bekledik. Kıbrıs'ta birbirimizi tanırız, bu temasları yapabiliriz. Serhat Akpınar’ı iyi tanırım, Özdemir Berova’yı da tanırım, Talip Atalay’ı biraz daha az tanırım, komisyon çalışmalarından tanışıklığımız var. Bize bu konuda hiçbir şey gelmedi, öneriyi görünce şok olduk.

“Amaçlanan odanın devre dışı bırakılmasıdır”

Soru: Verilmek istenen mesaj nedir, ne amaçlanıyor?

Adanır: Meclise sunulan önerinin gerekçesinde, “devletin işleyişinin aksamasına ve yavaşlamasına neden olunduğu” söyleniyor. Ben de soruyorum, bizde aksayan veya bekleyen hangi devlet projesi var? Daha önce hangileri aksadı, ne kadar aksadı? Biz devletin bir parçasıyız, yarı kamuyuz, bu yasayla belirlenmiştir. Kıbrıs’ta böyle bir tıkanıklık durumunda herkes herkese ulaşabilir. Böyle bir şey olsa, müdahale edilip hızlandırılır. Zaten kamu projeleri sıraya girmez, önceliklidir. Amaçlanan odanın devre dışı bırakılmasıdır.

“Herhangi bir risk veya problemi devlet satın almış olacak”

Soru: Devre dışı bırakılmanız, denetimin ortadan kalması ne gibi sonuçlar doğurur?

Adanır: Değişiklikte iki devletli protokollerden bahsediliyor. İki devletli protokoller tabii ki olacak, bunlar dünyada olan şeylerdir. Anlaşılan çerçevede bir inşaat veya proje yapılacaksa, söz konusu projenin o ülkenin mevzuat ve yasalarına uygun olması gerekir. Talep edilen yasa değişikliğiyle bu konuda boşluk oluşturulacak. Yani bir projenin bizim yasal mevzuatlarımıza uyup uymadığını denetleyecek bir mekanizma olmayacak.

İkincisi, diyelim ki yurtdışından bir proje getirdiniz, bu ülkenin hiçbir teknik insanı bu projede çalışmadı, dahil olmadı, protokoller çerçevesinde yurtdışında biri çizdi, projeler yapıldı. Sonrasında binada oluşacak herhangi bir risk veya problemi devlet satın almış olacak. Bazı şeyler bina bittikten sonra düzeltilemez.

“Haberleri yoktur veya çok fazla işin içerisinde olmak istemezler”

Soru: Bu süreçte değişiklikle ilgili kimlerle görüştünüz?

Adanır: Mecliste olan iktidar ve muhalefet milletvekillerinin bazılarıyla konuştum, İçişleri Bakanı’yla yüz yüze ve Çalışma Bakanı ile telefoniyen görüştüm. İlk teması, bizim üyemiz olduğu için, UBP Milletvekili Sadık Gardiyanoğlu ile yaptım. Diğerleri haberleri olmadığını söyledi, sadece Sadık Gardiyanoğlu belli bir süre önce konunun partide tartışıldığını ve kendisinin de buna karşı görüş verdiğini bize söyledi. Çalışma Bakanı Hasan Taçoy, bilgisi olmadığını söyledi ama “hallolur, çözülür” diye mesaj verdi. İçişleri Bakanı Ziya Öztürkler bilmediğini söyledi, pek yorum yapmadı, “ara yol bulunabilir, bulunması lazım” dedi.

Soru: Yani iktidar milletvekillerinin de haberi yoktu...

Adanır: Haberleri yoktur veya çok fazla işin içerisinde olmak istemezler... Ama günün sonunda mecliste oy verecek olan onlardır, haberleri yoktu da mecliste nasıl bir tavır takınacaklarını göreceğiz.

Soru: Değişiklik önerisinde imzası olan Özdemir Berova, Serhat Akpınar ve Talip Atalay ile görüştünüz mü?

Adanır: Birlik olarak böyle bir talepte bulunmadan, yasamızı değiştirme konusunda bu şekilde bir hareket bizi rahatsız etti. Bildiğim kadarıyla Özdemir Bey yurtdışındadır, Serhat Bey’in telefonuna “böyle bir şey yapmadan en azından bize de danışmanızı beklerdim” diye mesaj attım. Televizyonda “telefonuma mesaj atıldı ama aranabilirdim” dedi ancak benim mesajıma cevap bile verilmedi.

“Demek ki esas rahatsızlıkları yasadır”

Soru: Serhat Akpınar, “2005’ten beri yaşanan sıkıntılar var” diyor. Ne gibi sıkıntılar yaşandı?

Adanır: 2005, yasamızın geçtiği yıldır, demek ki esas rahatsızlıkları yasadır. Vizenin uygulamaya girdiği yıl 1981’dir. “Devlet projeleri de vizeden geçecek” kısmı 2005’te devreye girdi. Yapılmış ve vize almış çok sayıda devlet projesi vardır. Planlama İnşaat Dairesi’nin kendi tüzüğü gereği, Planlama İnşaat Dairesi kendi tasarladığı projeleri, kendi teknik personellerine imzalatarak, ihale yapıp, vizeye getirmeden süreci tamamlayabilir. Sonuçta Planlama İnşaat Dairesi’nde istihdam edilen teknik elemanların hepsi birlik üyesidir. Personel sayısının yetersiz olması durumunda, kamunun proje ihtiyacı olduğunda, dıştan hizmet alınarak hazırlanan projeler muhakkak vizeye gelir. Böyle bir uygulamanın içerisindeyiz, devletin engellendiği bir şey yok.

“Üst perdeden gelen bir söylem”

Soru: DP Milletvekili Serhat Akpınar, “yasa yapıcı yetkiyi verdiği gibi, alabilir de” yaklaşımını ortaya koydu...

Adanır: Bu söylem biraz üst perdeden gelen bir söylem... Tabi ki yasaları hükümetler, devlet onaylar ve yasa olur. Biz devletin veya yasaların üzerinde olduğumuzu iddia etmiyoruz. Hatta onlara “yasaları uygulayın” diyoruz. “Devlet verir ve devlet geri de alabilir”, bunda sıkıntı yok ama yasamızı değiştirirken, teknik olarak bizimle ilgili ne problem olduğunu bizimle tartışmaları lazım. Yasaların pas geçileceği bir sistemin oluşmasına tabii ki “hayır” deriz. Yasayla kurulmuş bir örgüt olarak, yasalarla yönetilen bu ülkede, yasalar çerçevesinde gerekli olanı yaparız. “Devlet verdi, devlet alır”, bunu keyfi mi alır? Demokrasinin gerekleri var. Örgütlerle oturulup tartışılır, çözüm yolları bulunur.

“Bütün meslek örgütlerinin sistemden çıkarılacağı endişesini taşıyoruz” 

Soru: Meslek örgütlerinin devre dışı bırakılması çabası nereye gidiyor?

Adanır: Meslek örgütlerinin sistemin dışında bırakılması, devletin işleyişinin aksamasından başka bir şey getirmez. Olaya sadece proje denetiminden meslek örgütünün çıkarılması diye bakmak çok dar bir bakış açısıdır. Biz, 15 meslek odasından ihtiva eden bir birliğiz. Bu meslek odaları yaşamın her noktasında karar üreten, mevzuatları oluşturan ve denetleyen sistemin içerisindedir. Biz bu devletin bir parçasıyız ve gerekli olduğu noktada teknik danışmanlık, teknik bilirkişilik yapıyoruz. Diplomasını alıp gelen teknik kişiler, odalardan mesleği icra etme belgesi alıyor. Üyelerimizin büyük kısmı kamuda kadroludur ama gerekli olduğu durumlarda dıştan, teknik rapor talep edilir, biz de yerine getiririz. Bunları yaparken, proje kısmında birliği dışarıya çıkarıp, yaşamın içindeki diğer alanlarda, örneğin elektrikli araçlarla ilgili bir mevzuat hazırlarken Makine Mühendisleri Odası, Elektrik Mühendisleri Odası istenecek, böyle olmaz ki... Bunun devamında, ülke genelinde bütün meslek örgütlerinin sistemden çıkarılacağı endişesini taşıyoruz. 

“Birinci suçlu bizleriz”

Soru: Bu konuda kırılma noktası Pandemi Hastanesi mi?

Adanır: En büyük olay Pandemi Hastanesi’yle başlar. Ardından cezaevi gelir, şimdi külliye, hastane, sosyal konut... Görünen o ki, buradaki mevcut hükümet, mevcut siyasi yapı, devlet içindeki yapılanmamız direkt dışa bağımlı oldu ve burada proje üretilmiyor. Zaten uzun vadeli planlar yok. Son bir yıl içerisinde, üç hükümet değişti, kabinede sürekli değişiklik yapıldı. Sadece kısa vadeli kararlarla yürütülen bir devlet var.

Ayrıca toplumun genelinde bir çözülme görülüyor. Sonuçta hepsini biz seçiyoruz. Biz seçiyorsak, birinci suçlu bizleriz. Tercih yaparken neleri sorguluyoruz, bize yakın olup işimizi çözebilecek insanlara oy veriyorsak, yaşananların sorumlusu bizleriz. Maalesef ülkenin mevcut yapısı bu noktadadır.

“Önemli olan, bizim duruşumuzdur”

Soru: Dıştan proje gelmesine mi karşısınız?

Adanır: Dıştan proje gelmesine tabi ki karşıyız. Ama devlet bunu getiriyorsa, projenin Planlama İnşaat Dairesi üzerinden yapılması gerekir, zaten mevzuat bu şekildedir. Bu ülkede devlete ait tüm projelerin, projelendirme, yapım, denetleme ve teslim alınması yetkisi devletin teknik kurumu olan Planlama, İnşaat Dairesi’ndedir. Proje dıştan gelse bile, bunun Planlama İnşaat Dairesi tarafından bize uyumlaştırılması gerekir. Devlet kendi kurumunu işin içine sokmuyor.

İkili protokoller yapılabilir, iki devlet arasında anlaşmalar yapılabilir, bu çok doğal. Bunu yaparken, protokol çerçevesinde ülkenizin kendi değerlerini, kendi kurumsal yapılarını, kendi mevzuatlarını da masaya koyarak, uzlaşarak süreci tamamlamak gerekir. Siz hiçbir kriter ortaya koymazsanız, karşı taraf kendi istediği bütün kriterleri koyar, siz de bunu kabul edersiniz. Önemli olan, bizim duruşumuzdur. Bizim kendimizi bilmemiz, kendi insanımızı, kendi teknik odalarımızı, kendi teknik dairemizi devreye koymamız gerekir. Devlet kendi kurumlarını reddediyor.

Projelerin ilgili daireler tarafından incelenmesi, mevzuata, ihtiyaca göre düzenlenmesi gerekir. Dıştan gelen projeleri, kendi kurumlarımızı devre dışı bırakarak uygulamamız neticesinde halihazırda bazı sıkıntılarla karşılaşılıyor. Yapılan binaların, örneğin cezaevinin, bazı kısımlarının kullanılamadığı söyleniyor. Şimdi o kısımlar tadilata girecek, yeniden düzenlenecek, tekrar para atılacak. Ülkenin kriterlerine, yasalarına uygun projeler yapılmazsa, uzun vadede yeni masraflar çıkar ve bu durum sürdürülebilir olmaz. Halbuki en başından kendi kurumlarımız devrede olsa ve projeler tartışılsa bu tür sorunlar çıkmaz.

Olaya Türkiye olarak da bakmamak lazım. Şu anda bizi kimse tanımıyor, bugün Türkiye ile protokol yapılıyor, yarın başka bir ülke olabilir. O zaman hiç düşünemeyeceğimiz problemlerle de karşılaşabiliriz, ülkemizde zafiyet oluşturacak bir durumdur.

“Sonuna kadar mücadele edeceğiz”

Soru: Salı gün bir eylem yapacaksınız. Sonrasında değişikliğin yapılmasını önlemek için planınız nedir?

Adanır: Geniş bir kitle toplantısı yaptık ve salı gün için eylem kararı aldık. Saat 10.00’da yasaya, mesleğe, topluma, kültüre sahip çıkmak adına birlik binasından meclis önüne yürüyüp eylem yapacağız. 1960’da kurulmuş, 4 bin 500’ün üzerinde üyesi olan bir birlik olarak direneceğiz. Bu önerinin karşısındayız, bu yanlıştan geri adım atılması için sonuna kadar mücadele edeceğiz.

Bu haber toplam 3225 defa okunmuştur
Etiketler :