1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Yaşam pratikleri ve federal çözümün kaçınılmazlığı
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Yaşam pratikleri ve federal çözümün kaçınılmazlığı

A+A-

Yoğurdu çok severim…
Soğan, yoğurt ve ekmek üçlüsünü “öğle yemeği” olarak yemişliğim vardır…
Sakın “yoksulluğa” falan bağlamayın, keyiften…
Ve çok iyi hatırlarım, 2019 Aralık ayında 8 TL’ye yediğim aynı yoğurt markası, şu anda 25 TL’dir!

-*-*-

Güney Kıbrıs’ta kış döneminde, “yaz tatili bölgeleri”ndeki küçük konaklama yerlerinin kişi başı bir gecelik fiyatları (sabah kahvaltısı dahil) 10 Euro’ydu… İki kişi haliyle 20 Euro… İki kişi, Cuma ve Cumartesi akşamı olmak üzere iki gece kaldınız, 40 Euro… 

-*-*-

Euro, 2019’un Aralık ayında 6 TL’ydi…
Şimdi 16 TL’ye dayanmış durumda… 

-*-*-

Haaaa dün baktım, aynı mekanların Euro cinsi fiyatları yükselmemiş…
Mesela Baf’ta bir aile işletmesi olan şirin küçük otelciğimizin fiyatları değişmemiş…
Ama 2019 Aralık döneminde, bu otelde konaklamak için TL cinsinden iki gece için ödediğimiz para 240 TL’yken, şimdi aynı para 640 TL’ye yükselmiş!
Ancak aynı dönemde TL cinsinden kazandığımız para, aynı oranda yükselmemiş…

-*-*-

2019 Aralık döneminde de şu anda da araba tasksidimiz aylık 200 Euro…
Euro cinsinden değişiklik yok… 
2021 Aralık taksidi de aynı…
Ama 2019’da 200 Euro, bin 200 TL’ye denk geliyordu…
Şu anda ise yuvarlak hesap 3 bin 200 TL…
TL cinsinden kazandığımız parada değişiklik yine yok…

-*-*-

2019 Aralık ayında kızım ve oğlum üniversite öğrencisiydi…
İngiltere’de… 
Ve ayıptır söylemesi, her ay ikisine de annem ve babamın yardımlarıyla (tuttukları altın olsun) 300’er İngiliz Sterlini göndermeye çalışıyordum…
O günlerde 1 İngiliz Sterlini, 7,5 TL civarındaydı…
Şimdi 1 İngiliz Sterlini 18.50 TL…
Ama ne şanstır veya ne ilginçtir ki; kızım Londra’da şu anda çalışıyor ve kendi yağıyla kendi ciğerini kavurmayı başarmış durumda…
Oğlum da Malta’daydı, çalışıyordu, şimdi tatilde ve inşallah O da gider ve İngiltere’de çalışır… 
Aksi takdirde, ya okullarını bırakacaklardı, ya çok ciddi bunalıma girecektik…

-*-*-

Ve ayrıca ben, KKTC şartlarında oldukça iyi sayılan bir gelir elde eden vatandaşlar arasındayım…
Zaman zaman üç, hatta dört ayrı işte çalışıyorum…
Biri haricindekiler yarı zamanlı da olsa, akmazsa damlar durumdayım… Veya durumdaydım… 
Ama dediğim gibi; anne ve babamın ve kesinlikle eşimin desteğiyle…

-*-*-

Bu ülkedeki en önemli gerçek, hala ailelerin birbirilerine destek olma oranının yüksek olmasıdır.

-*-*-

Ancak gidişat veya ekonomik göstergeler, bugün yaşadıklarımızın “iyi günlerimiz” olduğunu işaret etmektedir.

-*-*-

Efendim, Recep Tayyip Erdoğan konuşuyordu ve döviz yükseliyordu…
Erdoğan gider, Kemal Kılıçdaroğlu gelir, Kıbrıs sorunu açısından her şey daha kötü de olabilir…
Bizim meselemiz bu değildir…

-*-*-

Efendim, Euro’ya geçmeliyiz…
KKTC olarak geçemeyeceğimiz veya geçmek için bekleyemeyeceğimiz, dayanamayacağımız acı bir gerçektir.

-*-*-

Ne mi yapmalıyız?
Evet, kesinlikle bildiniz!
“Mevcut şekliyle devam edemeyiz”…
UBP’lisi, HP’lisi, CTP’lisi, DP’lisi, TDP’lisi hatta YDP’lisi önce buna net bir şekilde karar vermelidir… 

-*-*-

“Egemen – eşit devlettik de tanınacaktık da…”
Geçiniz…
Bu söyledikleriniz “hikaye” bile değildir.
Yalandan ötedir.

-*-*-

Tek, biricik, “only one kurtuluş modeli” söz konusudur.
O da; federal çözümdür.
Akla, mantığa, insanlığa, demokrasiye, adalete, insanca yaşamaya, ezilmemeye, aç kalmamaya ve tükenişi durdurmaya başka türlü ulaşma şansımız yoktur.

-*-*-

Umarım UBP’ciyim diyen de, “boykotçuyum” diyen de ona göre 23 Ocak’taki tercihini yapar…


Irkçılığın ve gericiliğin ruh halleri!

Mağusa’da bir anıta Yunan Bayrağı asmaya çalışan kişinin iddiaları çok ilginç:
“İsa’nın emri” demiş…
İsa’nın yaşadığı dönemde Yunan Bayrağı mı varmış?

-*-*-

Veya aşı karşıtlığını anlarım ama bazı aşı karşıtlarının “İslam’ın emri” veya “Peygamberimizin emri” diye ortaya çıkmalarını anlamak çok güç.
Yani Allah’a çok şükür ki biri çıkıp, “Peygamber efendimiz Turkovac aşısını yaptırmıştır” demedi; ama diyebilirler yani!

-*-*-

Ne ilginçtir, bu tür “deli saçmalıkları”nı savunanların tamamı içerisinde bir tek “ilerici” bulunmuyor…

-*-*-

Kısacası, gericiliğin temelinde, “ciddi zeka noksanlığı” yattığını apaçık ortaya koyan, bence bu tür eylemler ve inanışlardır… “Aşı yapmayın, İsrail sizi dinleyecek” diyenler veya “Aşı yapmayın, dört ayaklı çocuğunuz olacak” diyenler… 

-*-*-

İnsanların, kendinden olmayandan nefret etmesi yani ırkçı olmasının da temelinde benzer “durum” yatır…

-*-*-

İster siyasi, ister ekonomik anlamda olsun, içinde bulunduğumuz çıkmazdan kurtulmanın tek yolunun Türkiye’yi yöneten gerici kadro ile birlikte hareket etmemek olduğunu görememek de bana göre önemli bir “ruh sağlığı” sorunudur.

-*-*-

Ve en önemlisi bu gerçeği göremeyenlerin mantıklı bir çözüm önerisi bulunmamaktadır… 
Kendileri gibi düşünmeyenleri “hain” ilan etmek, “düşman olarak yaratmak” ve kendileri gibi olanlardan “oy almak” dışında bir siyasetleri olmadığı da apaçıktır…
Ne acı!
 

sozcu-kopya.jpg

KKTC’de yine yakıt krizi yaşanıyor… Her alanda döküldük… Dökülüyoruz… Yok oluyoruz… “Irkçılığın ve gericiliğin ruh halleri!” başlıklı yazımızda anlatmak istediğimin bir örneği, hatta binlerce örneği her gün Türkiye’de de yaşanıyor… Hain ilan etmeler; düşmanlar yaratıp iktidarı sağlama almaya çalışmalar… İşte bunlara bir örnek; dünkü Sözcü gazetesinin manşeti… 

Bu yazı toplam 2247 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar