YAŞAMAK VAZGEÇMEMEKTİR ÖZGÜRLÜK KAVGASINDAN
SÖMÜRGECİLER
Sömürgecilik konusunda Afrikalı bir bilge kişi şöyle diyor:
“Beyazlar buraya gelmeden önce, Afrika bizimdi, İncil onların.
Onlar Afrika’ya geldikten sonra İncil bizim oldu, Afrika onların!”
Geçmişten günümüze değin, s
SÖMÜRGECİLER
Sömürgecilik konusunda Afrikalı bir bilge kişi şöyle diyor:
“Beyazlar buraya gelmeden önce, Afrika bizimdi, İncil onların.
Onlar Afrika’ya geldikten sonra İncil bizim oldu, Afrika onların!”
Geçmişten günümüze değin, sömürgeciler işgal ettikleri ülkelerin halklarını diğer halklardan farklılaştıran kültürel değer ve kimliklerini bastırmaya, görünmez kılmaya, alay konusu etmeye, hatta o halkları kendi kimlik ve kültürel değerlerini değiştirmeye özendirdiler.
Sömürgeciler genellikle işgal ettikleri ülkelerin yerleşim yerlerinin isimlerini dahi değiştirerek o ülkede yaşayan halkların geçmişleri ile bağ kurmalarının da önüne geçtiler.
Dillerine, inançlarına, gelenek-göreneklerine ve kültürel değerlerine saldırı yapılan halklar da çoktur tarih sayfalarında.
Sömürgeciler, sömürülen ülke insanlarını küçük görerek onların da kendilerini küçük görmelerini sağlamak için her yolu denerler.
Sömürgeciler, sömürdükleri ülkelerin taşını toprağını, doğal kaynaklarını, dağlarını, denizlerini tüketirken; sömürdükleri ülke insanlarını pervasızca asimile ederek kültürel zenginliklerini yok edip kendi kültürlerini onlara enjekte ederler.
BOŞ ÇUVALDAKİLER!
Ey umudumuzu kırmaya, bizi hiç etmeye, itelemeye, kimliksiz ve kişiliksiz olmamız için baskı yapmaya, solla korkutup sağla vuran boş çuval demokrasisi içindeki lider görünümündeki yıkımcılar; biliriz biz de, boş çuval dik durmaz ki!
Ne yaparsanız yapın, tarih kirli çamaşırların saklandığı çekmecelerden ibaret değil; bilesiniz.
Tarih, aklımızla yaratıp fikrimizle inanarak yaşadığımız zaman içindeki ezber bozma, ayağa kalkıp günü gelince hesap verme kürsüsüdür kanımca…
Bilesiniz, kalmaz bu hesap ortada, bu kadar vebal almışken boş çuval içindekiler.
Varın siz söyleyin şimdi boş çuvallar içinde yaşayanlar; aynalardaki kendinize bakabiliyor musunuz kendinizden memnun?
Kendinden mutlu ve dürüst insanların iç ferahlığıyla yaşayabiliyor musunuz?
En zoru insanın kendisiyle yüzleşmesi kendisiyle göz göze gelmesidir değil mi? Peki siz bu halkın gözüne baka baka konuşabiliyor musunuz hala?
Merak etmemek elde değil ki…
BÜYÜK RESMİ GÖREBİLMEK
Kıbrıslı Türkler olarak insanca yaşamaktan ve birer dünyalı olmaktan başka bir isteğimiz olmadı. Eşitlik, adalet, insan hakları, barış ve ürettiğimizi satabilmek bizlerin en temel beklentileridir. Demokratik bir düzen için savaşıyor ve kendi kendimizi yönetmek için mücadele ediyoruz on yıllardır.
Nereye sürükleniyoruz diye bakmak gerek asıl olan. Akıl yoluyla büyük resmi görmeli asıl bizden gizlenen.
İçinden geçmekte olduğumuz sorunlar yumağı olmuş ortamda bizim gördüğümüz resim bizlere gösterilmek istenendir çünkü. Esas resmin arkada bir yerlerde beklediğini hatta bizim dışımızda birileri tarafından çizildiğini unutmamalıyız.
Bunun için özne olma mücadelemizde olsun, çözüm sürecinde olsun daha etkin olmalı ve büyük resmi görmeye çalışarak hareket etmeliyiz. Başka da bir yol görünmüyor artık.
ÖZGÜRLÜK SEVDASI
Sen ey elleri tertemiz ve göğe doğru tutuşan yürek!
Sen ey, ömrümün keskin bıçak teninde, tam da tenimin ateşinde duran özgürlük!
Sen ey şimdiki aklımın baharı, şimdiki günümün umarı, şimdiki kararım!
Sen ey aydınlığım, varlığım, dualarım ve artık her şeyiyle kabullendiğim yanıtım!
Tam zamanındayız belki nefes almanın, söylesene neden susayım?
Ben barışın, adaletin, eşitliğin ve özgürlüğün heyecanında yol alan yelkenlileri, ben bir halkın kurtuluş sesinin ahengindeki körpe umutları, ben devrimlerin kirlenmemiş, eskimemiş kıpkızıl ışıklarını seviyorum…
Bu bir sevdadır, bu bir özgürlük mücadelesidir, bu bir var oluş kavgasıdır; bilenler bilmeyenlere anlatsın!
VAR OLACAĞIZ HAYATA ATILMIŞ BİR İMZA GİBİ
Durmadan yürümek gerekiyorsa, ayaklarımız paramparça olsa da…
Yaralarımız acıyacaksa ya da yeniden yeniden kanayacaksa hatta bazen durduk yere…
Olsun, kanasın varsın ayaklarımız da yüreklerimiz gibi!
Umut var oldukça, var olacak dağlarda, ovalarda açan lalelerin serin soluğu.
Var olacak gece tütenlerin sıcak ve sakin kokusu…
Var olacağız, önceden olduğu ve yarın da olacağı gibi…
Var olacağız, bir halkın alnı açık duruşundaki sarsılmaz onur gibi…
Var olacağız, hayata atılmış bir imza gibi!
Bir halkı sevmek için yola çıkmış emek ve düşün işçileriyiz biz.
…çünkü yaşamak, ağulu da olsa, vaz geçmemektir özgürlük kavgasından…