Neriman Cahit

Yaşar İsmailoğlu İngiltere’de yaşayan – orayı ikinci vatan sayan – bir  Kıbrıslı Türk… Yüreği, hep Kıbrıs’ta atıyor sanki… Yılda birkaç kez, ‘gelmeden de edemiyor Kıbrıs’a’…
Şimdi, yine burada… Kıbrıs’ta… Ve iki de önemli yapıtıyla:
1- Arı Kuşu ve Melisa  (Bir Yaşam Öyküsü…)
2- Yerinderlik’de 70 – Şiirler…

YAŞAMI… ANILARI…

Arı Kuşu ve Melisa:
• 1945 – 1957 –‘ Trahon Köyü ve Anılarından’ oluşmuş.
Kapak Tasarımı: Musa Kayra’ya ait.
Bu kitabın öyküsünün özetini bizzat Yaşar’dan dinleyelim:
Bu öykü; benim 12 yaşıma kadar Limasol’un, Trahon Köyünde geçen yıllarımı, deneyimlerimi, duygu ve sevdalarımı içermektedir. Şüphesiz geriye dönüp de baktığımda,  nelerin ne kadarın usumda kaldığını, kalan anıların ne kadarının etkin bir şekilde anlatılabilirliği konusu beni uzun uzun düşündürmüştü. Ve sonuçta, anımsadıklarımı yazmaya karar verdim. Yazmaya karar verdikten sonra, bunun başlangıcının ne olacağı, nasıl olacağı, neresinden çekip götüreceğim konusu da ayrı bir sorun oldu. Bu yaşam öyküsünün başladığı ve yoğunlaştığı yıllar; zor yaşam şartları, acımasız doğa kanunları, kahramanlar ve benim üzerimde bıraktıkları silinmeyen izlerle dolu…
İlk sevdanın açtığı ve kapattığı kapılar…
1945 – 1957, Kıbrıs’ın Yaşayan Kültürü ve kendimizden farklı görmediğimiz insanların durup dururken nasıl düşman kesildiklerinin siyasi bir anlatımıdır. İşte bu nedenle bu düz yazı denemesi; Kıbrıs’ın sosyal ve siyasi yaşamının, yani, 1945’den – 1957 yılının sonuna kadar geçen bir yaşamın canlı bir anlatılışıdır…

NEDEN BU YILLAR…

Kıbrıs adası üzerinde belli bir dönemde Atalarımın nasıl yaşadığını belgelemek istedim. Kendi yaşamımı örnekleyip, okuyucuya sunmak istedim. Düz yazı yazmak, şiir yazmaktan çok daha zordur bana göre… O nedenle, adına ‘Deneme’ diyorum… Çok daha değişik bir teknik, çok daha iyi bir beceri, çok daha etkin bir yaşam belleği ve de o bellekten iyi yararlanabilirlik ister…
İşte bu yapıt ile elinizdeyim. Sizlere eğer ‘Belgesel’ sunabilmişsem, yurduna sahip çıkabilme mücadelesi verenlerin kavgasına, bir nokta da ben koymuş olurum…

       Yaşar İsmailoğlu
       25/12/2011

-------------------------------------------------------------------------------

YERİNDERLİK’DE  70

Şiirler – Yaşar İsmailoğlu… Londra, 2015

GİZEMGÖRÜ  -  MİSTİK…

Ve Gerçeklik Tadındaki Şiirlerim…

Gizemgörü, benim ürettiğim bir kelimedir. Mistik kelimesinin Öz Türkçesi yani Eskilerin tanımıyla:  ‘Tasavvuf Düşüncenin’ şiirleri ve Yaşam Deneyimlerinin şiirleri, yaş 70’den sonra…

Gizemgörü yahut genel tanımıyla:  ‘Tasavvuf Şiiri’, Türk Edebiyatının, temel olgularından biridir. Bu gerçeği, başlangıçta, belirleyelim bir kere. Kimler geldi, kimler geçti bu ‘Edebiyat Sayfalarından’…
Bize bıraktıkları öğreti nedir:
Yaşar İsmailoğlu’nun bu ikinci kitabı, yüreğinden taşan şiirlerini kapsıyor… Yüz yirmi altı sayfalık kitapta, Yaşar İsmailoğlu’nun gerçekten de ‘Seçkin Şiirleri’ yer almakta…

Ona göre: Sadece zincirleri kırmak ile iş bitmez. Zincirlerini kırsan da, asıl özgürlük, bilinçlendiğin gün başlar. Yerinderlik’te  hem özgürüm, hem de bilinçliyim… Kim olduğumu ne olduğumu, nerden geldiğimi korkmadan, özgürce konuşabiliyorum…
Yerinderlik’deki şiirlerin kısaca özü ve özeti bu…

***
Ve işte bu şiirlerden bir örnek…

Yaşar İsmailoğlu’nun:  Gizemgörü  ve Gerçeklik Tadındaki Şiirlerinden bir örnekle noktalayalım…

BENİ  SENDEN  AYIRMA…
Gözyaşlarımız aynı pınardan gelir
ahımız hısım akraba
düşmanımız bir…

Kavazoğlu der Mişioliye
‘Beni senden ayırma…’

Mecburuz birlikte barış içinde yaşamaya…

Kurşun yakışmadı güzelim bedenlere
Öksüz koydu barışın emeğini…
Birlikte mücadeleyi zalimlere karşı
Tel örgüler, çevirebilir mi ‘Barışın Sevdasını…’

İki cesur yürek iki gardaş
Size tetik çekenlerin kırılsın elleri
Zulüm sınır tanımıyor
taş oldu yürekleri

Kavazoğlu der, gel be Kosta
Gel de zulmün kalesini yerle bir edelim
Bu yurt ortak, ikimizin
Tutsak yaşadığımız bizim bu yalan tarih…

Beşparmaklar
Trodoslar
Mesarga
Unuttuğumuz bizim bu Dillirga…
Emeğe aç

Birleş ey Kıbrıslı
Unutma bizim de sevdiğimiz var…
Ve
Barış’tır istediğimiz
Vazgeçemeyiz BARIŞTAN
Yaksa da zalimin kurşunları
Bedenlerimizi…

     Yaşar İsmailoğlu…