Yaşasın! Avlıyoruz…
Bakanlar Kurulu avcılar için 10 günlük büyük av günlerini belirledi.
Oldukça büyük bir kitleyi yine memnun etti siyasiler.
Av malzemesi satan işyerleri de bu aylarda yine iyi para kazanacaklar.
E iyi değil mi peki?
Bak işte bir kesim hiç olmazsa para kazanacak.
Piyasaya nakit para akışı olacak.
Av ruhsatları bitenler de devlete para verecek.
Fena mı!
Her taraftan para işte…
Kuşlar ölmüş, tavşanlar ölmüş kime ne?
***
Bir taraftan bakıldığında böyle görülebilir.
Avcılar açısından da memnuniyet verici.
Spor yapıyoruz deyip yine düşecekler yollara…
Yayılacaklar dağlara, ovalara…
Bazen evlerin de yakınına…
Nasıl olsa Bakanlar Kurulu her zamanki gibi her tarafı açmış yine ava…
Kaçacak yer bırakmamış hayvanlara…
Kapalı olan askeri alana kaçsa da bu kez orada düşüyor yere!..
Kısacası kaçacak yer yok yani.
***
Sürekli yazıyoruz, söylüyoruz.
Avı tümüyle yasaklamak, tedavülden kaldırmak! mümkün değil.
Keşke yapılabilse…
Ancak en azından birkaç yıl bunu yapabilseler…
Kuşların, av hayvanlarının popülasyonunu çoğaltabilsek…
Kayıtlı 20 bin civarında avcı varken siyasilerden bunu beklemek mümkün olamıyor ne yazık ki!
***
Burada şunu sormak istiyorum;
Büyük av sezonu açılırken konunun uzmanlarından görüş alındı mı?
Bu hayvanların üreme mevsimleri soruldu mu?
Av açılmadan ülkemizde bulunan ve vurulacak hayvanların sayıları konusunda elde bir veri var mı?
Yoksa, “mevsimi geldi, avcılar bekliyor, açalım da rahatlayalım” kararı mı alındı yine!
***
Bir kez daha yazmaktan zarar gelmez.
Hükmü-garaguşi kararları almak kadar kolay şey yoktur.
Önemli olan kararların bir ön veri, bir araştırma sonucu alınabilmesi…
Doğadaki her varlığın, her canlının doğanın dengesini korumak için var olduğunu tekrar tekrar yazmakta yarar var.
Bu denge Bakanlar Kurulu’nun aldığı böylesine kararlarla her zaman bozulmaya mahkumdur.
Aynı sel felaketlerinin nedenlerine baktığımızda göreceğimiz gibi.
-------
Yine korku!
Aman aman aman…
Yağmur geliyormuş yine…
Salıya kadar da yağacakmış.
Yandık anam!
Çok yağmasa, az yağsa…
Hiç yağmasa keşke!..
Nerden çıktı gene bu yağmur?
Kış kış kış…
Git, gelme!
***
Hop, nedir ama yazdığımız…
Ne halde geldik yahu!!!
Ne hale soktular bizi!