YAŞASIN, BİZ DE YÜZÜYORUZ!
Uçmak kuşlara, yüzmek balıklara özgü nitelikler olsa da insanoğlu bunlara çoktan göz dikmiş! Dünyanın yaklaşık dörtte üçünün denizlerle kaplı olduğu gerçeği ortadayken “yüzmek” kaçınılmaz bir faaliyet olmuş insanlar için... Uçmak için uçakları
Yolu Atatürk Kapalı Yüzme Havuzu’nda kesişen 6 kadının hikayesi...
Yaşasın, biz de yüzüyoruz!
· Ada ülkesinde yaşıyoruz ama yüzmeyi bilenlerin oranı gözlemlerime göre nüfusun yarısından az... Oysa yüzme, vücudun tüm bölümlerinin hareket ettiği harika ve eğlenceli bir spor. Hangi yaşta olursa olsun yüzmeyi öğrenmek isteyenler için artık daha çok alternatif var!
Özgül GÜRKUT
Uçmak kuşlara, yüzmek balıklara özgü nitelikler olsa da insanoğlu bunlara çoktan göz dikmiş! Dünyanın yaklaşık dörtte üçünün denizlerle kaplı olduğu gerçeği ortadayken “yüzmek” kaçınılmaz bir faaliyet olmuş insanlar için... Uçmak için uçakları, helikopterleri, paraşütleri kullanan insanlar, yüzmek içinse bacaklarını çırpmaya, kollarıyla kulaç atmaya ve doğru nefes almaya ihtiyaç duyuyor sadece...
Su içindeyken vücut ağırlığının yarıya düşmesiyle müthiş bir hareket özgürlüğüne sahip olunan yüzme sporu, güneşin acımasızca yaktığı bir ada ülkesi olan Kıbrıs’ta özellikle yaz aylarının vazgeçilmezi. Akdeniz’in serin suları, sadece Kıbrıslıları değil, dünyanın onlarca ülkesinden gelen turistleri de çekiyor. Altınkumsal, Alagadi, Girne ve Mağusa sahilleri başta olmak üzere birbirinden güzel sahillerimiz, onca hoyrat kullanıma ve kirliliğe rağmen göz kamaştırıyor. Son yıllarda artan havuzlar, denize kıyısı olmayan yerleşim yerlerinde yaşayanların da yüzme mahrumiyetini gidermişe benziyor.
40’lı yaşların basamaklarını tırmanırken, kısacık hayatta yapamadıklarım hanesinde kalan “yüzme”ye ben de el attım!
Sevgili Zafer’in ve ablamın teşvikiyle, bu yıl başlarında Lefkoşa’da hizmete giren yarı olimpik Atatürk Kapalı Yüzme Havuzu’nda mayıs ayından beri yüzme derslerine katılıyorum.
GÜLME KRİZLERİM VE İMDAT ÇIĞLIKLARIM...
Gülme krizlerime, “imdaaattt” çığlıklarıma, sanki vücuduma ait değilmişler gibi zaman zaman talimatlarıma direnen bacaklarıma rağmen üçüncü aya girdiğim yüzme derslerinden müthiş keyif alıyorum.
Mesarya’nın küçük bir köyünde büyüyen ben ve ablam, diğer dört arkadaşımızla birlikte nihayet adalı olmanın bir özelliğini kazandık! Şimdilerde hayalimiz, katılacağımız yat gezisinde serin sulara dalış yapabilmek! Gideceğimiz tatillerde, otellerin havuzlarında ve engin denizlerde yüzerek, insan sağlığı için en yararlı sporların başında gelen yüzmeyi de yeteneklerimiz arasına katmış olmaktan çok mutluyuz.
“Yüzmek” konusunda ayrı ayrı hikayeleri olan 6 kadın, henüz 28 yaşındaki antrenörümüz Can’la, müthiş keyifli saatler geçiriyoruz.
Haftada iki gün, ısınma hareketleriyle başlayan yüzme maceramız “nargile”yle, “6 bacak, 1 nargile”yle ve kickboardla serbest yüzmeyle devam ediyor. Ardından sağ kolla ve sol kolla kulaç atma, eller önde sadece bacaklarla kırmızı bayrağa ulaşmak; sonra da kulaçlı serbest yüzme...
Çivileme atlayış ve dalış ise en sevdiğimiz final bölümü!
Su Sporları Federasyonu’nca çalıştırılan 2.40 metre derinlikte ve 25 metre uzunluğundaki yarı olimpik Atatürk Kapalı Yüzme Havuzu, yaz tatilinin başlamasıyla her yaştan yüzlerce kişinin yüzdüğü bir mekan oluverdi.
60’larını tırmananlar yanında henüz 4-5 yaşlarındaki minik yüzücüler de şevkle havuza geliyor.
İSTANBUL BOĞAZI’NI YÜZEREK GEÇMİŞ!
Antrenörümüz Can Nazlı, YDÜ Denizcilik Fakültesi mezunu. Yüzmedeki yeteneği keşfedilince katıldığı kurslarla birçok başarı yakalamış! İstanbul Boğazı’nı yüzerek geçmiş! Birçok ödülü ve sertifikası var. KKTC ve YDÜ yüzme takımlarıyla Kıbrıs ve Türkiye’de birçok şampiyonluğu tatmış!
Daha derslerimizin ilk haftalarındayken “Yaşasın biz de yüzüyoruz” başlıklı bir röportaj hazırlamayı istediğimi hem O’na, hem de grup arkadaşlarıma söylemiştim. Ve geçen hafta nihayet o günün geldiğine karar verdim.
Önce sevgili Hüseyin’in objektifine yüzlerce pozumuz yansıdı. Sonra da kısacık bir sohbette arkadaşlarımın yüzme maceralarını dinledim.
“DENİZDEN DE, SUDAN DA ÇOK KORKUYORDUM”
Grubumuzun laf dinlemez hiperaktifi Yazgül, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin danışma bölümünde çalışıyor. “Denizden ve sudan çok korkuyordum. Buraya ilk geldiğimde havuz bana çok derin gelmişti ve çocuk havuzu yok mu diye sormuştum” diyor Yazgül.
Can hocanın sayesinde korkusunu attığını belirten Yazgül, yüzme derslerine çok severek geldiğini, hatta her gün gelmek istediğini anlatıyor.
“Hem iyi bir arkadaş ortamı yarattık, hem de spor yaparak vücudumuzu forma sokuyoruz. Omuzlarımdaki ağrı da sudayken geçiveriyor” sözleri de Yazgül’e ait...
YÜZMEYİ YENİDEN HATIRLADI!
İngilizce kurslarında tanıdığım ve yolumun şimdi havuzda da kesiştiği sevgili Zalihe Şakir, çocukken denizi çok sevdiğini ve yüzdüğünü söylüyor ama evlilik ve hamilelikten sonra uzun süre denizden ayrı kalınca yüzmeyi unutmuş! Birkaç yıl önce bir başka havuzda katıldığı kursta istediği yeteneği kazanamayan Zalihe abla, Atatürk Kapalı Havuzu’nda Can hoca eşliğinde katıldığı kursta yeniden yüzebildiği için çok mutlu.
“YÜZENLERİ İZLERKEN DOĞRU VE YANLIŞLARINI GÖREBİLİYORUM”
Özlem Gürkut, dahiliye uzmanı bir tıp doktoru. Ablam olduğu için yüzme konusunda onunla benzer kaderi paylaşıyoruz. Çocukluk yıllarımızda Mesarya’da yaşamak, denizden ve deniz kültüründen uzak kalmak için yeterli bir nedendi.
Geçen yıllar içinde, kendi çabalarıyla sığ yerlerde yüzmeyi öğrenen Özlem Gürkut, havuzda kurallı yüzmeyi öğrendiklerini ve artık deniz ve havuzlarda yüzenleri izlediği zaman kimin doğru, kimin yanlış yaptığını rahatlıkla görebildiğini anlatıyor.
Yüzmekle düzenli ve çok yararlı bir spor yapıldığına dikkat çeken Özlem Gürkut, bir doktor olarak vurguluyor: “Sağlığımız için de çok iyi!”
HOLLANDA ÖRNEĞİ BİZDE DE OLMALI
Dr. Özlem Gürkut, bir dolgu ülke olan Hollanda deneyimini paylaşıyor bizlerle.
“Birkaç kez Hollanda’da bulunma fırsatım oldu. Hollanda’nın büyük bölümü deniz seviyesinin altında ve özellikle küresel ısınma yüzünden hep, bir gün sular altında kalabilecekleri endişeleri var. Hollanda’da okullarda çocukların zorunlu temel yüzme dersleri var. Bence bizim ülkemizde yüzen insan sayısının az olması, yüzenlerin de doğru yüzüyor olmamasının nedeni, eğitim sisteminde yüzmenin yeterince yer almamasından kaynaklanıyor. Özel okullardaki seçmeli yüzme dersleri dışında yüzme eğitimi yok. Özellikle havuzların artması lazım.”
“YÜZMEK VE BİSİKLET SÜRMEK ERKEKLERİN HAKKIYDI”
“Ben çocukken, denize ve sinemaya gitmek erkeklerin hakkıydı. Bisiklete binmek de öyleydi...” diye başlıyor anlatmaya sevgili Rukiye Kurt. Karpaz’ın Kuruova köyünde büyüyen ve şimdi Lefkoşa’da yaşayan, BRTK’da çalışan meslektaşım Rukiye’ye bisiket sürmeyi öğretme sözüm var.
Son doğum gününde hayatın çok kısa olduğuna ve artık yüzmeyi öğrenmesi gerektiğine karar verdiğini söyleyen Rukiye, eşi ve iki oğlu denizde yüzerken, kendisinin hep kitap okuyarak zaman geçirdiğini, hatta onlarla gitmemek için inandırıcı yalanlar aradığını anlatıyor.
Geçen yıl hiç denize gitmeyen Rukiye, artık yüzme dersleri sayesinde gideceği tatillerde yüzebileceği için çok keyifli ve bunu kendisi için “büyük başarı” diye niteliyor.
TERLETMEYEN TEK SPOR
Nuray Güneş ise Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde röntgen teknisyeni.
Yüzmeyi kendi kendine öğrenen ancak bu sporu bir bilirkişiden öğrenerek daha doğru yüzebilmek için başlamış kurslara...
Yüzmeyi “terletmeyen tek spor” diye tanımlayan Nuray, Can hocadan memnuniyetini özellikle vurguluyor. Ve ekliyor: “Birşeyi öğreneceksek, bilirkişiden öğrenmek lazım. Ben aslında daha önce yüzmeyi bilmediğimi şimdi anladım.”
BAŞARISI FARK EDİLDİ, LİSANSLI SPORCU OLDU
Hocamız Can Nazlı, 1997’de YDÜ Olimpik Havuzu’ndaki kurslara, daha iyi yüzebilmek, stil öğrenebilmek ve çok sevdiği yüzmede daha çok zaman geçirebilmek için gitmeye başlamış. Bir aylık stil eğitiminden sonra başarısı fark edilerek ferdi lisans çıkarılan Can Nazlı, katıldığı yarışmalarda dereceler elde edince YDÜ takımına transfer edilmiş.
Türkiye’de katıldıkları takım yarışmalarında hep birincilik aldıklarını anlatan genç yüzme antrenörümüze soruyorum: “Bir ada ülkesiyiz ama yüzebilen insan sayımızın az olduğunu görüyorum. Bu görüşüme katılıyor musun? Nedir sence nedeni?”
Ve işte yanıtı:
“Evet kesinlikle katılırım! Bunun nedenini bunca zamandır ben de çözebilmiş değilim. Ama tesisler giderek artıyor, üniversitelerin havuzları var. Devletin zor ve geç de olsa bu havuzu bize kazandırması bizim için çok çok iyi birşey.”
Can Nazlı, yüzme sporunu şöyle anlatıyor:
“İnsan sağlığı için çok yararlı bir spor. Yüzme sporu yapan insanların genel olarak esneklikleri daha fazla, ciğer yapıları daha gelişmiş oluyor. Yüzme, insanların hayatları boyunca zorlanmadan sürdürebilecekleri bir spor. Sakatlanma riski en düşük sporlardan biridir. Ayrıca spor salonlarında spor yaparken vücut ağırlığınızın tamamını taşıyorsunuz ama suda yüzerken vücut ağırlığınızın yarısı gitmiştir ve bütün hareketleri çok rahat yapabilirsiniz. Bütün kaslarınızın çalıştığı en iyi spor yüzmedir. Kalbi güçlendirir, damarlar açılır, kan dolaşımı iyileşir, ciğerleriniz gelişir. Bel ve boyun fıtığı gibi sağlık problemleri yaşamazsınız ve doktorlarla fizyoterapistler de zaten yüzmeyi öneriyor.”
Ve sözün kısası: Yaşasın, artık biz de yüzüyoruz!