YAŞASIN KKTC, YAŞASIN 15 KASIM
Yaşasın tabii…
Viva TRNC…
Sonsuza dek yaşasın!
İstemez misiniz?
Bakın zaten 34 yaşında olmuş bile!..
Daha ‘dün’ gibi hatırlıyorum o günü…
Anafartalar Lisesi’ndeydik.
Lise 1…
“Toplanın” dediler bize, “Şeher’e gideceğiz…”
Ne kadar de sevinmiştik.
Neden gideceğimizi bilmiyorduk, ama ne fark ederdi?
Okulu ekecek, derslerden kurtulacaktık.
Dahası, yılda birkaç defadan fazla gidemediğimiz Lefkoşa’yı görecektik!
Dolduk otobüslere, geldik Lefkoşa’ya.
Bir kalabalık, bir cümbüş…
Meğer ‘yeni bir devlet’ kurmuşuz!
Bizim haberimiz olmadı tabii…
Onayımız da…
Yıllar sonra öğrenecektik ki, zaten topluma soran da olmamıştı!
Hatta siyasi partilerden karşı çıkanlara da “ya evet dersiniz, ya da siyasi hayatınız biter” türünden tehditler savrulmuş.
Gece yarısı telefon irtibatı kesilmiş.
‘Kripto’ gelmiş, devlet öyle kurulmuş.
Dolayısıyla bu devleti, yani KKTC’yi kuranlar arasında o meydandakiler de varsaydı, biz de ‘kurucu’ sayılıyor olmalıyız, değil mi?
Kurucuları olarak ‘yaşasın’ diyoruz haliyle…
Yaşasın KKTC!..
* * *
Yaşasın tabii de, biraz da büyüsün.
‘Yavru’ doğdu, ‘yavru’ kaldı bugüne kadar hep…
‘Ana’ diye diye ‘ana kuzusu’ olmaktan kurtulamadı.
Hala ‘mama’ ile besleniyor. Kimileri de ‘mamma’ ile tabii!..
Yıllar geçti de ‘ev’de kaldı bizim devlet. Kimseyle ‘tanışamadı’ daha!..
Hiç ‘kısmet’i açılmadı. Bir ara görücü usulüyle Pakistan’a falan ‘baş göz’ edilmek istendi ama, olmadı. Hala ‘baba evi’nde oturuyor, gözü pencerede…
‘Bayrağı’ da oldu bizim devletin. Lakin hep ‘iki bayrak’ kullanıldı. Tıpkı Kıbrıs’ın diğer yakasında olduğu gibi…
‘Milli günler’ hep çifte çifte…
Ayrı bir ‘kimlik’ var cepte de, biz bize olunca geçiyor sadece. Pasaport desen, o da öyle…
O yüzden en az iki, bazen üç, hatta dört pasaportla gezen bir toplum olduk biz.
KKTC, TC, KC, UK…
Kimlik ve pasaport bolluğuna sahip olduk KKTC sayesinde…
Yaşasın o yüzden 15 Kasım!..
* * *
İlkokul 1’deyken KTFD’yi, Lise 1’deyken devlet ilan ettik de, sonra öyle kaldı. ‘Sırada ne var’ diye bekledik hep. Belki bu sefer ‘Federal Kıbrıs’ı ilan ederiz diye geçti seneler. Yoksa yine 1’inci sınıfa kayıt mı olmak lazım? Üniversite biteli çok oldu gerçi…
Fenerbahçe top oynamaya gelirdi Girne’ye eskiden, sevinirdik. KKTC’yi kurduk, onlar da gelmekten vazgeçti. Sonra yıllarca ‘spor ambargosu’ diye kızdı ağabeylerimiz yabancılara… Ambargoyu meğer TC koymuş bize.
TRNC mührü vurduk ürünlerin üstüne, üretimi sıfırladık. Fabrikalara kilit vurduk, tek tek bütün KİT’leri kapattık, ustaları memur yaptık, mamurladık!
Ankara’dan ‘abim’ geldi “Merak etmeyin, size biz yollarız, siz yersiniz” dedi.
Bizdekiler önce ganimeti, sonra Türkiye’den geleni paylaştılar. Halka da kırıntılar düştü.
Sonra Türkiye’den de geldiler, buradakileri ve Türkiye’den geleni beraber paylaştılar. Halka gene kırıntılar düştü.
Kalabalık bir nüfusumuz, kriminali bol bir sosyal yaşantımız, belirsiz bir geleceğimiz oldu.
34 sene geçti üstünden bakın, ne de güzel yaşıyoruz, değil mi?
Hele bir de ‘tanıtacağız’ falan diyenleri duydukça dağlara çıkıp bağırası geliyor insanın.
K-K-T-C sen çok yaşa!