Ertuğrul SENOVA

Girne Antik Liman’a demir atan ve “ülkeye izinsiz giriş” yaptığı gerekçesiyle cezaevine gönderilen, ardından da sınır dışı edilen İspanyol yatçı Federico Jose Sierra Garcia’nın, mahkeme emrine karşın Girne Turizm Limanı’nda rehin kalan “Laise Terzo” isimli yatı ortadan kayboldu.

YENİDÜZEN’e konuşan ve isminin saklı kalmasını isteyen bir liman yetkilisi, “İlgili yatın Pazartesi günü 14.00-17.00 saatleri arasında limandan kaçtığını tespit ettiklerini” söyledi.

“Limanda kaldığı süre boyunca İspanyol kaptanın güvenlik zafiyetlerini gözlemlediğini düşünüyoruz” diyen yetkili, yatın nerede olduğuna dair bir bilgi ise vermedi.

Yatın, Garcia’nın vekâlet verdiği bir diğer kaptan arkadaşı Miguel Palowo tarafından “kaçırılarak” Baf’a götürüldüğü iddia ediliyor.

YENİDÜZEN’in “İspanyol yatçıyı perişan ettik!” başlıklı haberiyle gündeme getirdiği skandal nitelikli olayla ilgili, muhaceret ve gümrük arasındaki iletişim sorunu nedeniyle söz konusu yat, limanda rehin kalmıştı.

Söz konusu iddialar ise, kaptan Palowo’nun, henüz “KKTC bürokrasisine takılmadan önce” limandaki yetkililere verdiği giriş bildirgesi beyanında, Baf’a gideceğini yazmasından kaynaklanıyor.

Ancak bildirge, muhaceret ile gümrük arasındaki anlaşmazlık nedeniyle geçerli değil.  Bu nedenle resmi bir girişi ya da çıkışı bulunmuyor.

Turizm Limanı’ndaki kamera sisteminin çalışmaması nedeniyle yatın tam olarak saat kaçta ve ne şekilde “kaçırıldığı” bilinmiyor. Ancak limandaki yetkililerin tahmini, yatın Pazartesi günü saat 14.00 ila 17.00 saatleri arasında, kaptan Palowo tarafından kaçırıldığı yönünde.

Öte yandan, Falyalı cinayeti sürecinde, katillerin yatla denizden geldiği iddialarına karşın “Ülkemizin 396 km kıyı şeridi ve 8807 km² deniz yetki ve sorumluluk sahasında 7 gün 24 saat kesintisiz olarak görev başındayız” açıklaması yapan GKK’ya bağlı Sahil Güvenlik Komutanlığı, yatın konumuna ya da Baf’a kaçırıldığı iddialarına ilişkin henüz bir açıklama yapmadı.

Yatın çıkışına neden izin verilmedi?

İspanyol yatçı Federico Jose Sierra Garcia’nın 15 gün süreyle cezaevine gönderilip sınır dışı edilmesini emreden mahkeme kararında, yelkenli yatın anığa ait olduğu, bu nedenle yasal sahibine iade edilmesi” yönünde emir verilmişti.

Ancak muhaceret, gümrükten yatla ilgili giriş - çıkış belgesi talep etti.

Gümrük ise mahkemenin kararına dikkat çekerek, yatın çıkışına itiraz etmedi ancak muhaceretin talebine ilişkin yatın yasadışı bir şekilde ülkeye girdiğini, polis tarafından tespit edildiğini, bu nedenle resmi bir çıkış veremeyeceğini bildirdi.

Muhaceretin ısrarı sonucu, yat “KKTC bürokrasisine” takıldı, uzun bir süre Girne Turizm Limanı’nda rehin kaldı.

Yatın kaçırılma süreci…

İspanyol yatçı Federico Jose Sierra Garcia, sınır dışı edilmesinin ardından yatı “KKTC’den kurtarması için”, kaptan arkadaşı Miguel Palowo’ya vekâlet verdi.

Powlowo, yaklaşık 5 gün boyunca, “limanda bağlı bulunan rehin yatta” yaşadı.

İngilizce bilmeyen ve sadece İspanyolca iletişim kurabilen Powlowo, henüz “KKTC bürokrasisine takılmadan önce” limandaki yetkililere verdiği giriş bildirgesi beyanında, yatı alıp Baf’a gideceğini belirtti.

Liman yetkililerinin tahminlerine göre 5 gün boyunca limandaki güvenlik zafiyetini ve işleyişi gözlemleyen Powlowo, Pazartesi günü saat 14.00 ila 17.00 saatleri arasında yatla birlikte kaçtı.

Powlowo’nun, yatı Baf’a götürdüğü iddia ediliyor.

Bu iddia, giriş bildirgesi beyanına dayandırılıyor.

Ancak limandaki kamera sisteminin çalışmaması nedeniyle yatın tam olarak saat kaçta ve ne şekilde “kaçırıldığı” bilinmiyor.

Sahil Güvenlik’ten açıklama yok, yatın AIS sistemi kapalı

Falyalı cinayeti sürecinde, katillerin yatla denizden geldiği iddialarına karşın “Ülkemizin 396 km kıyı şeridi ve 8807 km² deniz yetki ve sorumluluk sahasında 7 gün 24 saat kesintisiz olarak görev başındayız” açıklaması yapan GKK’ya bağlı Sahil Güvenlik Komutanlığı, yatın konumuna ya da Baf’a kaçırıldığı iddialarına ilişkin henüz bir açıklama yapmadı.

Öte yandan deniz taşıtlarının konumunu uydu üzerinden belirleyen AIS sisteminin kapalı olduğu öğrenilen söz konusu yatın konumunun bu nedenle tespit edilemediği ifade ediliyor. 

Neler yaşanmıştı?

İspanya’da bir otel sahibi olan Federico Jose Sierra Garcia, 2 Ağustos tarihinde, yelkenli yatıyla Avrupa turu yaptığı sırada, haritadan Girne Antik Limanı’nı keşfetmiş, AB ülkelerinin, marinalara gelen AB vatandaşlarına “Yasal limandan giriş yapmaları” zorunluluğu kılmadığından, Kıbrıs’ın kuzeyini bir AB toprağı sanıp limana demir atmıştı. 2 gün boyunca limanda vakit geçiren Garcia, 48 saatin ardından, 4 Ağustos tarihinde fark edilip, polis tarafından “Muhaceretten izin almadan KKTC’ye giriş yapma” suçundan tutuklanarak mahkemeye çıkarılmıştı. 15 gün süreyle hapis cezasına çarptırılan Garcia’nın, cezasının ardından sınır dışı edilmesine karar verilmişti. Mahkeme, Garcia ile ilgili kararında, “yelkenli yatın sanığa ait olduğunu, bu nedenle yasal sahibine iade edilmesini” emretmişti.

Kaçırılan yat, limandaki güvenlik zafiyetini yeniden gündeme getirdi…

Milyonluk güvenlik sistemi hiçbir zaman çalışmadı

Garcia’nın “Laise Terzo” isimli yatının, haftanın ilk günü ve “muhtemelen” öğlen saatlerinde, herkesin gözü önünde kaçırılması, adı pek çok kaçakçılık olayına karışan Girne Turizm Limanı’nın güvenlik zafiyeti konusunu yeniden gündeme getirdi.

YENİDÜZEN; insan, uyuşturucu ve silah kaçakçılığına ilişkin pek çok operasyonun düzenlendiği Girne Turizm Limanı’na gitti, yetkililerle konuştu, limanda incelemelerde bulundu.

Limandaki kamera, X-Ray ve aydınlatma sistemi çalışmıyor, etkin bir denetim yapılamıyor.

Bu nedenle yatın “zincirlendiği” noktada kamera olmasına rağmen, kaçırıldığı anlara ilişkin ne fotoğraf ne de video kaydı bulunuyor…

Peki söz konusu güvenlik sistemleri neden çalışmıyor?

Milyonluk güvenlik sistemi hiçbir zaman çalışmadı…

ABD’deki 11 Eylül saldırılarının ardından tüm dünya, denizde ve denizden olabilecek terör eylemlerinin önlenmesi amacıyla gemi ve liman tesislerinin güvenliğine ilişkin ISPS (Uluslararası Gemi ve Liman Tesisi Güvenlik Kodu) sözleşmesine imza attı.

Bu kapsamda, Kıbrıs’ın kuzeyindeki yönetim de söz konusu sözleşmeye uyum sağlamak adına gerekli bir yasa hazırlamaya başladı, sözleşmenin gerekli kıldığı, limanlardaki güvenliği arttıracak yatırımlar yaptı.

Limanlara, MOBESE benzeri bir kamera sistemi ile X-Ray cihazları alındı ve söz konusu güvenlik sistemini kontrol edecek personeller istihdam edildi, personele kurslar verildi.

2000’li yılların başında yapılan güvenlik yatırımının devlete maliyeti, yaklaşık 1 buçuk milyon TL oldu. O dönemki parayla, 1 buçuk trilyon…

Ancak güvenlik sisteminin çalışabilmesi için gereken Yasa yürürlüğe girmedi; istihdam edilip sistemin çalışmasını sağlayacak olan personel ise devletin farklı dairelerine nakil edildi, sistem atıl kaldı. 

Kameralar monte edildikleri yerlerden düştü, depolara kaldırıldı

Girne Turizm Limanı’nda, sistemin çalıştırılacağı oda, kilitli bir kapının ardında kaldı.

Adeta kör nokta bırakmayacak şekilde monte edilen kameralar hiçbir zaman çalışmadı, pek çoğu bakımsızlığa dayanamayıp yerinden düştü, liman personelleri tarafından depolara kilitlendi.

Araçları kontrol eden X-Ray sistemi hiçbir zaman olmadı, sadece ülkeden çıkan yolcular kontrol ediliyor

Öte yandan X-Ray cihazı ise sadece ülkeden çıkan, yani giden yolcuları kontrol ediyor. Gelen yolcuları kontrol eden bir sistem yok. En trajik nokta ise, giden ve gelen TIR’ları kontrol edecek X-Ray cihazı hiçbir zaman temin edilmedi. Ülkeye giren ve çıkan araçların ne barındırdıkları kontrol edilmiyor.

Aydınlatma sistemi bozuk, güneşin batmasıyla birlikte liman karanlığa gömülüyor

Güneşin tepede olduğu zamanlarda el yordamıyla yapılan kontrol, güneşin batmasıyla hiç yapılamıyor. Zira limandaki aydınlatma sistemi bozuk. Bu nedenle güneşin batmasıyla liman karanlığa gömülüyor. Liman sakinleri, “karanlık işlerin, karanlık saatlerde” arttığı iddiasında bulunuyor…

Yatın ‘zincirlendiği’ ardından da kaçırıldığı nokta.

Güvenlik sisteminin çalıştırılacağı oda, kilitli bir kapının ardında kaldı.

Kameralar hiçbir zaman çalışmadı

Yatın üstüne yattılar

İspanyol yatçıyı perişan ettik!