Yavuz Sultan Selim’in kekliklerinden biri: Ersin Tatar!
Avrupa Birliği (AB), Ukrayna’nın tam üyeliğini görüşüyor…
Bugün liderler zirvesi toplanacak…
Ukrayna’ya 50 milyar Euro da maddi katkı sağlanacak…
-*-*-
AB, Rusya’dan uzak duruyor…
Ve tabii ki Türkiye’yi de uzak tutmak istiyor…
-*-*-
AB – Türkiye ticaret hacmi, son bir yıl içerisinde 200 milyar euroyu aştı…
İki taraf açısından vazgeçilmez bir para…
-*-*-
Haliyle Türkiye’nin AB ile ilişkileri iyileşecek…
Ve bu iyileşme çabaları, çalışmaları kapsamında, Türkiye’nin önce Yunanistan ile ilişkileri düzeltilecek; akabinde İsveç NATO’ya üye olacak ve Kıbrıs’ta kapsamlı müzakereler başlayacak…
-*-*-
İlk ikisi tamamlandı; üçüncüsü ise yolda…
-*-*-
Haaaa, BM Genel Sekreteri’nin yeni Kıbrıs Özel Temsilcisi de yeni yılın ilk haftaları içerisinde Ada’ya gelecek…
-*-*-
Efendim, yeni Özel Temsilci gelecekmiş de, “iki devletli çözüm” ya da “öteki modeller” konusunda tarafların ne durumda olduğuna bir bakacakmış!
-*-*-
Ananızın örekesine bakacak!
Üzgünüm ama istediniz!
-*-*-
Şunu güzel aklınızdan sakın çıkarmayın; yeni Özel Temsilci Maria Angela Holguin Cuellar gelecek ve “zemini, yarım asrı aşkın süreden beri belirlenmiş olan konuya” dalacak!
-*-*-
Bu zemin, BM Güvenlik Konseyi ve Genel Kurulu tarafından defalarca vurgulanmış, belirlenmiş ve taraflarca kabul edilmiş zemindir…
-*-*-
Yani, Ersin Tatar’ın görev ve sorumluluğu tamamlanmıştır!
Türkiye’de artık, “Egemen eşit iki devlet” diye bir siyaset yoktur…
Zaten yoktu ki o da ayrı bir mesele…
-*-*-
Tatar’ın bazı yakınları hala, Azerbaycan’da şöyle ilgi gördük, Haydar Aliyev bizi şöyle kucakladı, Kırgızistan’da şunu yaptık” diye resmen hava kesiyor!
-*-*-
Zemin bellidir…
Yol bellidir…
İki bölgeli, iki toplumlu ve iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı federal çözüm zemini…
Crans Montana’da kaldığımız yerden…
-*-*-
Ersin Tatar ne mi yapacak?
Fotoğrafçılık yapabilir mesela!
Bilemediniz, Digomo’ya kadar yolu var!
Banane!
Kıbrıs Türk toplumu için kara bir lekedir, kukladır, ihanet simgesidir…
-*-*-
“… Vaaay da ayıp ediyorsun Serhat, koskoca cumhurbaşkanına bunlar söylenir mi?”
Evet söylenir!
Çünkü Ersin Tatar, Yavuz Sultan Selim’in, avda, öteki kelikleri ok menziline toplasın diye kullandığı soyuna ihanet eden kekliklerinden biri bile değildir!
-*-*-
Türkiye dilediği gibi kullandı; şimdi siyaset değişti; bir kenara koyacak!
Bu arada belirtmekte fayda vardır; bundan sonra yerine gelecek toplum liderinin bu seviyede “keklik” olmaması çok önemlidir!
Hükümete kısa bir mektup!
Değerli hükümet…
Kıbrıs Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma (KEMA) Vakfı, geçen yıldan daha yoğun bir çam kese böceği zararlısıyla karşı karşıya olunduğunu ve geçen yıl mücadele sisteminin gerektirdiği hiçbir tedbirin alınmadığını ifade etti.
-*-*-
Lütfen!
Bir şeyler yapın!
Aman!
Ağaçlarımız, yazıktır, günahtır!
Mektubuma son verirken…
Neyse!
Geleceğimiz için, son bir hissa b’annem!
Yeni bir sürece giriyoruz…
Çözüm süreci…
Evet, öteki yazılarımızdan birinde de belirttiğimiz gibi, zemini belli bir çözüm sürecinden söz ediyoruz…
-*-*-
Yeni süreç sonucunda, bir referandum yaşanması ihtimali çok yüksek…
Bu bağlamda, “evet” cephesinin toparlanmaya, cesarete ve 2004’ün ruhunu yeniden yakalamaya ihtiyacı var…
-*-*-
TDP içerisinde bir kıpırdanma yaşanıyor…
Zeki Çeler’in parti başkanlığına getirilmesi gündemde…
-*-*-
Meclis’teki bağımsız vekiller Jale Refik Rogers ve Ayşegül Baybars ile birlikte, Gülşah Sanver Manavoğlu’nun da TDP’ye katılabilecekleri konuşuluyor…
-*-*-
Naçizane tavsiyemdir; yaşadığı ciddi sıkıntılara rağmen son dönemlerde “toparlanır” gibi görünen HP’nin de TDP’ye katılabileceğini düşünüyorum…
-*-*-
Efendim, TDP’nin köklerine yani TKP’ye gidecek olursak; Halk – Der’in yazmış olduğu efsane ideolojik mücadeleye rastlarız…
Bu efsane mücadele, şu anda Bağımsızlık Yolu’nda devam ediyor…
-*-*-
Benzer şekilde, YKP’de farklı bir ideolojik kavga yıllardan beri en tutarlı şekliyle sürdürülüyor…
-*-*-
BKP’dir, KSP’dir, ama üç kişi, ama üç bin kişi; bir siyasi kavga verildiği apaçıktır…
-*-*-
Her türlü ideolojik farklılıktan arınıp, her türlü geçmiş tartışmaları bir kenara bırakıp, sözünü ettiğim güçlerin TDP’de toplanması; bana göre elzemdir…
-*-*-
Yeni süreçte bu “geçici” hatta “kalıcı” (neden olmasın!) birlikteliğe çok ihtiyaç vardır…
-*-*-
“Ama bunlarla, mümkün değil, imkansız!” demeden önce; toplumun yok olma tehlikesini; hatta yüksek olasılığını bir kez daha düşünmeye davet ediyorum!
-*-*-
Hatalar, farklılıklar, kavgalar, çekişmeler değil; ortak gelecek ve çözüm…
Lütfen!
Slogan bile buldum; “Geleceğimiz için, son bir hissa b’annem!”
Gazetecilik neden önemlidir? Gazetecilik, gerçeklerin anlatılması adına çok önemlidir… Örneğin şu anda Gazze’de olanların anlatılmasını istemeyen İsrail’in öldürdüğü gazeteci sayısı 90’ı aşmış durumdadır… Gazetecilik neden önemlidir? Jo Biden’ın, Netanyahu’nun devrilmesi gerektiğini söyleyip söylemediğinin kendisine doğrudan sorulabilmesi için önemlidir… Gazetecilik neden önemlidir? Gerçekten İsrail’in, Gazze’deki Hamas tünellerine deniz suyu basıp basmadığını yerinde görebilmek adına önemlidir… Bir yığın şey okuyoruz, dinliyoruz, görüyoruz ama yerinden – doğru – objektif yazmadığınız zaman, “tam doğru” ortaya çıkamıyor… Ve ortalık, “IŞİD’ı da, Hamas’ı da İsrail yönetiyor, zaten İsrail kurdu” gibi söylentilerle dolabiliyor… Ve esas gerçek bunların arkasında kalabiliyor… Nedir esas gerçek? Masum çocukların, kadınların, yaşlıların öldürülüyor olmalarıdır… İnsanlık suçlarının bir şekilde arkaya itiliyor olmasıdır… Gerçek gazetecilik çok önemlidir, çok değerlidir…