“YAZ BİTTİ!”
Saat 24’ü vuruyor…
Dolunayın peşinden koşan beyaz bulutlara bakıp, “YAZ BİTTİ!” diyorum…
Hurmanın dalları arasına kaçan AY’da bir ürperme başlıyor. (Belki de, ürperen hurmanın dallarıydı da bana öyle geldi…)
Ben tam, “Yaz bitti işte AY bile üşüyor!” diye bir dize yakalamışken; bütün büyüyü bozuyor, koca ayaklı bir çekirge… Ağacın ince dallarında zıplayıp durdukça; sallanan dalcıklardan havalanan küpdüşenler üstüme çullanıyor…
Yok yok, bizim, bu “Belediye Girmez Sokak”ta henüz YAZ!..
Gece kuşları dolunayın ışığından rahatsız… Kafalarını çıkarıp hurmaları yemek için bulutları bekliyorlar… Bulutlar uzaklaştıkça, hafifçe esen rüzgar da uzaklaşıyor…
Sinekler için saldırı zamanı…Vızıltılar, uğultuya dönüyor..
‘eğer bir yerde halkın galeyana gelmesini bir mukavemet hareketini göstermesini arzu ederseniz sizin saygın değerlerinize düşmanın, karşı tarafın bir şey yaptığını, küçültücü hareket yaptığını gösterirseniz, halkı galeyana getirirsiniz. Özel Harp’te bir kural vardır; halkın mukavemetini artırmak için düşman yapmış gibi bazı değerlere sabotaj yapılır. Bir cami yakılır. Kıbrıs’ta cami yaktık biz. Cami yakılır mesela.”
Nereden çıktığını anlayamadığım kara bir bulut kapatıyor dolunayın önünü… Esinti kesiliyor… Ağır bir sessizlik sarıyor geceyi…
Nefesim daralıyor; göğsümde gittikçe artan bir ağırlık…
Tüm vücudum ateşler içinde; her yanıma iğneler batıyor…
“Yaz bitti işte AY bile üşüyor!”
Israrla bir şiiri bitirmeye çalışıyorum; şiire Şeytan karışıyor…
VIII
“Terzi kaçmış!..” diye ağlaşan
melekler sarıyor her yanı…
Ateşe verilen asfalttan yükselen
kara sis perdesine yapışıyor narin kanatları…
Ağa düşmüş balıklar gibi çırpınıp duruyorlar
kanatlarından kıvılcımlar akıyor çırpındıkça…
Derken, kuru parmaklı bir el aralıyor perdeyi,
ışıklar sönüyor; (başka bir zamandayız artık;
bu iş neredeyse eğlenceli olmaya başlıyor...)
Ve Şeytan çıkıyor sahneye
ruh halimden memnun…
"Hele dur daha neler göreceksin" anlamında
sallıyor başını, yüzünde bildik gülümseyişi beliriyor...
- Gece koyulaşıyor gittikçe büyüyen sahnede
birazdan şafak sökecek… N'olur,
uyanmayım bu düşten !
XI
Tarihin sıfır noktasındayız artık.
Sahnede Meyrem'le evcilik oynayan Tanrı
med/cezir pozisyonunda. Kostümsüz (sırtında
Adem'in giysisi bile yok)... Demoklesin kılıcı altında
inledikçe Meyrem, ışıldıyor eriyen kılıcın çeliği...
'Dokuzonbeş'le 'altıotuz'a takılı kalmış Mesih'in
kokuşmuş ayakları altında, kanayıp duruyor
evrenin Karadeliği... Gece sinekleri gibi
yanıp sönüyor yıldızlar Tanrı'nın terli sırtında.
Hale(y)e tutunup kurtulmak istiyor Meyrem, bir
Şeytanyıldızı kayıyor bacakları arasından
sendeleyip boşluğa düşüyor...
İsa Mesih, o günahtohumu çocuk, çürüyor
aldatılmışlığın acısıyla, fildişi çarmıhında...
Akreple yelkovan kızaran bulutlara kaçıyor
utançlarından.
- Bu düşe Şeytan karışmış !...
Biliyorum… Biliyorum, ama
uyanmak istemiyorum !..
X
Ateşli bir sızı gibi, sol omzuma kurulmuş
gelip geçene laf atan bir Melek çıkıyor birden ortaya.
Şeytanı iteleyip göz kapaklarımı çekiştiriyor...
"Söz vuruldu ... Söz vuruldu..!" diye haykıran
dilsiz ağızlar sarıyor her yanı...
Gözlerde, ağıt yakan Ayetler:
" Söz vuruldu ve yeraltına kaçtı katiller..."
Havariler, ezilmiş amberleri koklayıp
iz sürüyor, Tanrı'nın otlağında…
Bütün gözler bana dönüyor terk edip yuvalarını;
kaçmak istiyorum… Suçsuzum işte,
yeni çıktım vahşi bir sorgudan…
Kaçmak istiyorum; nafile…
- Ayaklarım toprağa çivilenmiş sanki,
uyanmak istiyorum… uyanma…
Melek beni dağa kaldırıyor, kurtuluyorum…-
(* DÜŞLER isimli kitabımdan. Sayfa 67,69 )
PAZARTESİ BAF’tayız…
Kıbrıs Rum Eğitim Bakanlığı’na bağlı Kültür Dairesi, Baf 2017 Avrupa Kültür Başkenti kapsamında, 9 Ekim’de Baf Belediye Galerisi’nde Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türk sanatçıların çalışmalarının yer alacağı Kaya ve Deniz’ başlıklı bir şiir ve fotoğraf sergisi düzenleyecek.
Etkinlikte Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk şairler şiirlerini okuyacaklar, şiirler Yunanca, Türkçe ve İngilizceye tercüme edilecek.