“Yemek gecikirse ‘al sen ye’ diyen insanlar var”
YENİDÜZEN, “İşin Zoru” yazı dizisiyle bu hafta evlere yemek hizmeti götüren, götürürken bin bir zorluk ve sıkıntı yaşayan paket servisi elemanlığını konu aldı
YENİDÜZEN, “İşin Zoru” yazı dizisiyle bu hafta evlere yemek hizmeti götüren, götürürken bin bir zorluk ve sıkıntı yaşayan paket servisi elemanlığını konu aldı. Bir paket servisi elemanının ne gibi zorluklar yaşadığı, yollarda nelerle karşılaştığı ve insanların paketçilere nasıl yaklaştıklarını kaleme aldı. Ülkemizde 10 yıldır paket servisi elemanı olarak çalışan Ahmet Saçar, bu mesleğin zorluğunu anlattı…
Didem MENTEŞ
İnsanlara hizmet vermek için her gün yollarda ter döküyorlar… Tek amaçları insanlara sıcak yemek götürebilmek... Bunun için acele ediyorlar, bin bir badire atlatıyorlar.
Kimileri yollarda can verirken kimi sakat kalıyor kimi de kazalardan ucuz kurtuluyor… Canları burnunda sabahtan akşama kadar koşuşturuyorlar, yoruluyorlar… Ekmek kavgasında büyük uğraş veriyor, paket servisi elemanları…
“Yazın sıcağı kışın da soğuğunu çekiyoruz. Yazda sıcak asfaltta, kışın da ıslak yolda ilerlemekte zorluk yaşıyoruz. Ayrıca yolların köstebek yuvası gibi olması yolda ilerlerken büyük sorun oluyor. Çukurlara düşmemek için mücadele veriyoruz”
Trafik bir yana insanlar diğer yana…
‘İşin ZORU’ bu kez bir paket servisi elemanının hayatını ele aldı. Bir paket servisi elemanının ne gibi zorluklar yaşadığı, yollarda nelerle karşılaştığı ve insanların paketçilere nasıl yaklaştıklarını 10 yıllık paket servisi elemanı Ahmet Saçar anlattı.
Yazın sıcağında kışın soğuğunda yollarda perişan olduklarını, paket götürdükleri insanların anlayışsızlıklarını aktardı. Birlikte yola çıkarak karşılaştıkları sıkıntıları inceledik. Bazı insanların trafikte paketçilere saygılı olmadığını gözlemledik. Paketi yetiştirmek için ter döktüklerine şahit olduk.
10 yıldır paketçilik yapıyor
30 yaşında Ahmet Saçar… Ailesiyle birlikte 1997 yılında Kuzey Kıbrıs’a gelerek yerleşmiş, ortaokul ve lise eğitimini tamamladıktan sonra atılmış hayata. Esas mesleği fırıncılık olsa da, aynı yerde aynı ortamda kalmak istememiş. Dışarıda gezerek, farklı insanlar tanıyarak ve insanlara hizmet verebilmek için paket servis elemanı olmayı tercih etmiş…
“Ben Hatay’da doğdum 1997 yılında adaya geldim. Ortaokul ve liseyi burada okudum. Esas mesleğim fırıncılıktır ama askere gidip geldikten sonra paketçiliği başladım. Çünkü fırıncı olarak hep aynı yerde olacağım için bu işte çalışmayı tercih ettim. Bu meslekte düzenli olarak 10 yıldır çalışırım”
“Bazı insanlar trafikte dururken motorluların sağdan ve soldan geçtiklerini söylüyorlar. Tamam da motorlular nereden geçsin? Biz yemeği nasıl yetiştireceğiz? Motorlunun da ehliyeti var, onun da canı var. Onun da yol hakkı var… Yol hakkı bizim olduğu halde hiç o hak tanınmıyor”
“Motorlunun da ehliyeti var onun da canı var “
“İşimiz zor çok zor” diyen Ahmet Saçar, yaz kış demeden yollarda gidip geldiğini, birçok olaya ve kazaya tanık olduğunu anlatıyor. Yolların içler acısı durumundan, trafikte insanların duyarsızlığı ve paket götürdükleri bazı yerlerdeki insanların anlayışsızlığından dert yanıyor.
Motosiklet sürücülerine ve özellikle paketçilere saygı duyulmadığından yakınıyor Ahmet Saçar. “Motorlunun da ehliyeti var onun da canı var. Bizim biraz hızlı gitme sebebimiz sadece yemeğin soğumamasıdır” diyor…
“Yaz da sıcağı kışta soğuğu, çukurlu yollar ve duyarsız insanlar…”
“Yazın sıcağı kışın da soğuğunu çekiyoruz. Yazın da zor, kışın da… Özellikle yaz aylarında asfaltın sıcak olması bize yansıyor. Kışta da yağmurdan dolayı ıslak yolda ilerlemekte zorluk yaşıyoruz. Ayrıca yolların köstebek yuvası gibi olması yolda ilerlerken büyük sorun oluyor. Çukurlara düşmemek için büyük mücadele veriyoruz. Ama en önemlisi insanların duyarsızlığı… Bazı insanlar trafikte dururken motorluların sağdan ve soldan geçtiklerini söylüyorlar. Tamam da motorlular nereden geçsin? Biz yemeği nasıl yetiştireceğiz? Motorlunun da ehliyeti var onun da canı var. Onun da yol hakkı var… Yol hakkı bizim olduğu halde hiç o hak tanınmıyor”
“İnsanlar saygısız”
Ahmet Saraç, insanların araç kullanırken cep telefonuyla konuşmalarından da dert yanıyor.
“Son zamanlarda teknolojinin gelişmesi nedeniyle insanlar arabada daha çok cep telefonuyla uğraşıyor. Ya telefonda konuşuyorlar ya mesaj atıyorlar ya da facebookda gezdikleri için trafiğe olumsuz etkisi oluyor. Yolda konsantre olmuyorlar. Telefonda yazı yazdıkları için bizi fark etmiyorlar. Mesela ara yoldan çıkıp, anayoldan geliyorsak hiç saygı duymuyorlar. Özellikle Dereboyu ve okullar yolu güzergahında bu sorunu çok yaşıyoruz”
“Bir motorcunun boynuna sarılan kabloyu kopardım…”
10 yıldır paket servisi elemanı olarak çalışan Ahmet Saçar, bugüne kadar büyük bir kaza geçirmediğini şükrederek anlatıyor. Ama bu meslekte çok üzücü olaylarla karşılaştığını hatta bir motosiklet sürücüsünün canını kurtardığını anlatıyor. “Dereboyu’nda gittiğim bir gün önümdeki arabalar 1-2 metre gidip duruyordu. Tali yoldan çıkan biri öbür arabanın önüne geçmek için hızlı bir çıkış yaptı ve beni görmeyerek çarptı. Allaha şükür bir şey olmadım sadece motorun arka çamurluğu kırıldı. Bir keresinde ise askerin orada önümde bir tır gidiyordu, arkasında başka bir motorcu onun arkasında da ben gidiyordum. Yoldaki elektrik kablosu yola doğru düşmüş, kablo tırın çarpmasıyla önümdeki motorcunun boynuna sarıldı. Ben de o an reflekse motordan atlayıp kabloyu kopardım ve arkadaşı kurtardım. Hiç unutmadım. O adam bana bir can borçlu. Daha birçok olayla da karşılaştığımı hatırlıyorum.”
“İnsanlar bizlere trafikte ön yargılı davranıyor”
Yollarda neredeyse her gün bir motosiklet sürücüsünün ya sakat kaldığını ya da öldüğünü söylüyor Ahmet Saraç. Motorlulara daha fazla saygı duyulmasını istiyor. Özellikle paketçilerin sıcak yemeği yetiştirmeye çalıştığını, şehir içi 50- 60 km hızı geçmeden gittiklerini anlatıyor.
“İnsanlar bizlere trafikte ön yargılı davranıyor. Hızlı gittiğimizden şikayet ediyor. Ama kendileri de motorlulara gerekli özeni göstermiyor. Yollarda her gün bir motorcu ya sakat kalıyor ya da ölüyor. Tüm suç motorcularda mı? Biz insanlara yemek götürmek için, hizmet etmek için motoru sürüyoruz. Bizim en fazla yapacağımız sürat 80’dir ama şehir içi olduğundan 50- 60 km ile gidiyoruz”
“ Geciktiğimizde ‘al sen ye, ya da götür evine’ diyenler var”
Ahmet Saraç, işinin zor kısmından birinin de paket götürdükleri insanlar olduğunu anlatıyor. Paketi ulaştırmak için yolda acele gitmek bir yana yemeği götürdükleri insanların duyarsız davrandığını söylüyor. Kimini yerinde bulmazken kimine yemeği ulaştırmak için dört döndüklerini anlatıyor.
“Biz insanlara yemek götürüyoruz, bize insanlar çok tuhaf tepkiler verebiliyorlar. Mesela yemek yarım saat geciksin, insanlar “al sen ye ya da götür evine” diye tepki gösterirler. Bizim sadece yemek soğuk giderse suçumuz olabilir ama verilen dakikaya göre götürüyoruz. Sırf sıcak yemek gitsin diye zaman zaman hız yapabiliyoruz. Amacımız insanlara hizmet etmek sadece. İnsanlarla uğraşıyoruz ona götür buna götür diyerek bizi oyalıyorlar. Bazı adreslere paket götürdüğümüzde o odadaki insanları yerinde bulamadığımız oluyor. Asansörü olup çalışmayan yüksek katlı binalara 3-4 paket götürdüğümüz zaman çok yoruluyoruz”
“17’inci yy’daki köleler gibiyiz”
İnsanların birbirlerine saygı göstermesini, hem yollarda hem de günlük yaşamın içinde kendilerine biraz daha anlayışlı olunmasını bekliyor Ahmet Saraç. İnsanların, paket servisi elemanlarının bir alt sınıf olarak gördüğünü savunuyor, insanların köle gibi onlara davrandığını öne sürüyor.
“İnsanların birbirine saygısı kalmadı. Ambulansa bile yol vermeyen insanlar var. Psikolojik olarak her şeye tepki veriliyor. Kimse kimsenin umurunda değil, herkes saygısız olmuş. Biz güne olumlu işe başlıyoruz ama insanlar nedeniyle keyfimiz kaçabiliyor. 17’inci yy’daki köleler gibiyiz. Herkes kendini kral kraliçe sanıyor. Çamurda, yağmurda, tozda toprakta takım elbise giyip yemek götüremeyiz. Temiz görünmeye çalışıyoruz. İnsanlar bizi alt sınıf olarak görüyorlar. Bu mesleği yaparken ne kadar zorluk yaşadığımızı bilmiyorlar”
Fotoğraflar Ayşe Güler