‘Yemek’ sonrası ne olacak?
Kıbrıslı Liderler uzun bir aradan sonra dün akşam bir yemekte buluştular. Daha doğrusu buluşacaklardı desem daha doğru çünkü bu yazı o yemek saatinden önce yazıldığı için eğer son dakika aksiliği olmamışsa yemek gerçekleşmiş oldu.
***
Sosyal içerikli bir yemek olduğu söylense de aslında siyasal içerikli bir yemek olduğunu söylemek daha doğru. Kesintiye uğrayan müzakerelerin tekrar başlaması için bir ön görüşme niteliğindeki yemek BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin girişimiyle yapıldı.
***
Bu yemeğin ardından müzakerelerin yeniden başlaması bekleniyor. Bundan bir süre önce Eide’nin müzakerelerin bundan sonraki süreciyle ilgili bir planı olduğu güney basınında iddia edilmişti. Neydi bu plan; ‘Akıncı, Anastasiadis ve Eide’nin Nisan başında bir yemekte buluşması ve müzakerelerin yeniden başladığı mesajının verilmesi amaçlanıyor. İkinci adımda Temmuz ayı sonuna kadar müzakerelerin tamamlanması ve anlaşmaya varılması, üçüncü adımda ara dönemde yani Mayıs-Haziran döneminde Garantiler ve Güvenlik ile ilgili konferansın yapılması ve dördüncü adımda da Eylül ayı hedef alınarak referandumun yapılması hedefleniyor’ şeklinde yer almıştı güney basınında…
***
İddia dediğimiz bu plan şimdi gerçek olmaya başladı ve dört adımlı planın birinci adımı dün akşamki yemekle atılmış oldu. Yemeğin birkaç gün öncesinde Cumhurbaşkanı Akıncı da müzakerelerin 7 Nisan’dan sonra başlayabileceğini açıklamıştı. Akşamki yemeğin nasıl geçtiği, neler konuşulduğu, bundan sonraki sürecin ne olacağı, Eide’nin ‘iddia’ denen planına uygun yürüyüp yürümeyeceği bugünkü haberlerde biraz daha açıklığa kavuşacak.
Yazarımız Profesör Niyazi Kızılyürek dün gazetemizdeki yazısında liderlerin müzakerelerde takınması gereken tavrın nasıl olması gerektiğini anlatırken şunları yazıyordu; “Kıbrıs’ın husumet tarihinde kimin haklı kimin haksız, kimin kurban kimin fail olduğunu, kimin ‘gerçekte’ hangi statüye layık olup olmadığını kafalarından silmeli ve toplumların günümüzde ve gelecekteki ‘yaşamsal çıkarlarına’ odaklanmalıdırlar. İlle de tarihe bakmak istiyorlarsa, kendilerini haklı çıkarmak için değil, o karanlık geçmişten bir şeyler öğrenmek için yüzlerini ve akıllarını tarih penceresine dayamalıdırlar.”
***
Bu yaklaşımı ortaya koyarken ABD Başkanlarından Nixon’ın ABD-Çin ilişkilerini düzenlemek için yaptığı çalışmada bir tarafın çıkar ve talepleri yerine ‘yaşamsal çıkarları’ öne çıkarmasının sonunda amacına ulaştığını hatırlatıyordu.
***
Kıbrıs’ta iki lider de ‘yaşamsal ortak çıkarları’ ön plana çıkarmalı ve masaya öyle dönmelidirler. Ancak yine iki tarafın da ‘ana yurt’ları faktörü var ki Yunanistan o kadar olmasa da Türkiye’nin bu süreçteki rolü çok fazla. Onun için de müzakereler 7 Nisan’da başlamış olsa bile Türkiye’deki referandum öncesi yani 16 Nisan öncesi önemli bir gelişme beklemek çok gerçekçi olmaz. 16 Nisan sonucuna bağlı olarak da Türkiye’deki gelişmeler yanında yine Kıbrıs’ta da farklı yaklaşımlar ortaya çıkabilir.
GAÜ Tiyatro Günleri
Girne Amerikan Üniversitesi’nin 4. Tiyatro Günleri devam ediyor. Dolu dolu bir program… Genelde Türkiye’den tiyatro grupları, Genco Erkal gibi usta bir oyuncu ve Üniversite’nin kendi drama bölümünün oyuncuları… Özellikle Girne bölgesi için yılda bir de olsa tiyatroyu zenginleştirici bir etkinlik… Zenginleştirici diyorum çünkü bölgede belediyelerin tiyatro grupları da var. Ancak bu gibi etkinlikler farklı alternatifler de sunuyorlar. Örneğin bu yıl Mahşer-i Cümbüş oyununa gittim. Oyun izleyiciyi de oyunun içine dahil ediyor ve doğaçlama şeklinde devam ediyor. Biraz gülmek, eğlenmek isteyenler için güzel bir alternatif oldu. Yarın için bir alternatif de daha önce yüzlerce kez oynanmış ama izleyemediğim Nazım Hikmet’in eserlerinden oluşan Genco Erkal’ın ‘İnsanlarım’ isimli tek kişilik oyununu izleme fırsatımız olacak. GAÜ öğrencilerinin yoğunlukla izleyici olduğu, araya buralardan tiyatro severlerin de serpiştirildiği tiyatro gecelerini düzenleyenlere teşekkürler.
Empati
Bakanlar Kurulu bir yerlerden gelen emirleri yerine getirirken ve neredeyse her toplantısında vatandaşlık dağıtırken o emir veren yerlerin başlarında da Suriyelilerin ‘vatandaşlık’ sorunları var. Büyük bir kesim karşı çıkıyor. “Suriyeliler işlerimize de ortak olurken, biz işsiz kalırken şimdi bir de vatandaşlık, olmaz” deniyor. Empati kurmak her zaman için en doğru kararları ve sonuçları da ortaya çıkarır.
Oluruna uydurmak
Yasal süreç dolmasına rağmen Kaya Holding Ayyorgi’de kaçak çıktığı katları yıkmadı. Mahkeme yapılıyor, Girne Belediyesi avukatı “yasalara uymadı” diyor. Kaya Holding yetkilileri “bir-iki ay sonra yasallaşacak katları ben niye yıkayım” diye soruyor. Evet, doğru kaçak çıktı, yıkması gerekir ama yıkmama gerekçelerinde haksızdırlar dememin de imkânı yok. Çünkü burası KKTC ve burada her şey, her yasa, her tüzük ne yazık ki oluruna uydurulur. Bu da böyle olacak, zaten öncesinde “siz çıkın, biz uydururuz” demişler. E o zaman! Niye yıksın ki!
Hepimiz kaybettiğimiz ya da ulaşamadığımız her şey için zamanı suçlarız. Oysa unutma ki, zaman konuşacak olsa, hepimiz utanırız.
Tolstoy