1. YAZARLAR

  2. Birikim Özgür

  3. Yen bir döneme başlarken…
Birikim Özgür

Birikim Özgür

Yen bir döneme başlarken…

A+A-


Erken genel seçimlerin ardından genel beklenti, istikrarlı bir Meclis ve hükümet oluşumuna bağlı olarak yaşam standardımızı yükseltecek, istihdam olanaklarını artıracak, ekonomik ve sosyal ilerleme koşullarını geliştirecek somut değişimlerin hayata geçirilmesidir.
Bu gibi beklentilerin karşılanabilmesi için uzun süreli barışla kalkınma arasındaki karşılıklı ilişkinin gözetilmesi gerekecektir. Barış kalkınmayı, kalkınma da barışı tetikler. Bu iki olguyu bir arada ele alabildiğimiz oranda güvenli bir gelecek inşa etme imkânlarımız artacaktır.
Bölgemizde Güney Kıbrıs, Yunanistan ve İsrail arasında yeni bir işbirliği anlaşmasına imza atılmıştır. Bu güzel bir şeydir. Üç taraf, elektrik kablolarıyla birbirine bağlanmayı öngörmüş, bunun için siyasi irade ortaya koymuştur. Aynı şekilde su alanında İsrail denizden su arıtma konusundaki bilgi birikimini diğer iki tarafla paylaşma ve yeni projelerinde onları destekleme taahhüdünde bulunmuştur. Siyasi işbirliği taahhütlerinin ardından sıra somut projelerin geliştirilmesine ve ekonomik fizibiliteye bağlı olarak bu projelerin uygulanmasına gelecektir. Diğer taraftan bizimle Türkiye arasında benzer konularda siyasi iradenin yanı sıra somut projelerin hali hazırda uygulanmakta olduğunu biliyoruz. Önümüzdeki yıl itibarıyla Türkiye’den boruyla su getirme projesinin tamamlanacağını, KKTC elektrik şebekesinin Türkiye enterkonekte sistemine bağlanması projesinin de kısa süre içinde yaşam bulacağını unutmamak gerekir.
Bölgemizde bizim boyumuzu aşan bütçelerle müthiş projeler hayat bulurken bize düşen görevler nelerdir?
Yeni Meclis’in ve hükümetin öncelikle bölgesel uyumu gözetmesi ve BARIŞ yanlısı bir tutumla bölgesel uyumun kökleşmesine dönük somut katkı yapabilmesi büyük önem taşımaktadır. Nitekim ABD Başkanı Barack Obama’nın geçtiğimiz günlerde Yunanistan Başbakanı ile yaptığı görüşmenin ardından Kıbrıs sorununun çözümü için büyük bir fırsat bulunduğunu, Türk ve Rum toplumundan gelen mesajların cesaret verici olduğunu söylemesi tesadüf değildir. Yeni Meclis ve hükümet, bölgemizdeki mevcut işbirliklerinden azami faydayı sağlayarak sosyal ve ekonomik kalkınmamız için gerekli koşulları oluştururken aynı zamanda bu koşulların sürdürülebilirliğini sağlamak maksadıyla BARIŞ yönünde pozitif çaba sergilemekle mükelleftir.
Toplumsal yaşamımızda bu temel bakış açısının gelişmesine ve kökleşmesine dönük demokratik devinim şarttır. Bölgemizde ciddi bir barış projesinin tohumları atılırken Güney’i veya Kuzey’i ötekileştirerek duygusal yaklaşımlar üzerinden siyaset yürütmenin artık “eski siyaset” olduğunu tespit edebilmemiz gerekmektedir. Kıbrıs Türk halkının demokrasiden ve ifade özgürlüğünden feragat etmeksizin, demokrasinin sadece seçimlerde oy kullanmaktan ibaret olmadığının bilinciyle bu gibi tartışmalarda sosyal ve ekonomik kalkınmadan yana sivil inisiyatif geliştirebilmesi büyük önem taşımaktadır. Çok net olarak bilinmelidir ki bölgesel süreçlerle örtüşecek bir toplumsal vizyonla hareket edilmediği takdirde gelmiş geçmiş en çalışkan Meclis ve en iyi niyetli hükümete dahi sahip olsak, bir arpa boyu yol kat etmemiz pek de mümkün olamayacaktır. Barış müzakereleri, Türkiye’den gelecek olan su ve elektrik şebekemizin Türkiye enterkonekte sistemine bağlanması bu alandaki üç temel konudur. Sağlıklı bir sosyal ve ekonomik kalkınma için bu konuları duyarlılıkla takip etmemiz gerekecektir.
Kalkınma için bölgesel uyum ve istikrarın yanı sıra içte yıllardır sahipsiz kalan yığınla soruna da çareler üretmemiz gerekmektedir. Bunların başında kamu maliyesinin gelir-gider dengesizliği gelmektedir. Kamunun etkinliğinin ve verimliliğin sağlanması, ekonomide kayıt dışılıkla mücadele ve benzeri konularda tam bir seferberlik duygusu geliştirip somut adımlar atamazsak, bölgesel barışa yapacağımız katkıların pozitif sonuçlarından faydalanmamız mümkün olamayacaktır.
Yeni Meclis’i ve hükümeti çok boyutlu görevler beklemektedir. Büyük resme odaklanabilecek miyiz yoksa günübirlik çekişmelerle zaman mı öldüreceğiz? Sadece kendimize değil, bölge halklarına karşı da önemli bir sorumlulukla karşı karşıyayız…

Bu yazı toplam 1864 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar