Yeni asgari ücret sevindirmedi
Sendikalar ve örgütler dün Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenen yeni asgari ücrete tepki gösterdi.
Dev-İş: “Asgari ücrette hayal kırıklığı”
Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu (Dev-İş), yeni asgari ücretten duyduğu hayal kırıklığını ifade ederek, “Yeni asgari ücretle birlikte emek daha da kırılganlaşmış, asgari ücretlinin değeri daha da azaltılmış ve dalga geçercesine trajikomik bir artışla on binlerce insanın umutları ile oynanmıştır” dedi.
Dev-İş Genel Başkanı Hasan Felek yaptığı yazılı açıklamada, asgari ücretin gecikmeli bir şekilde 190 TL’lik bir artışla belirlendiği, buna göre yeni asgari ücretin brüt 2 bin 365 TL olduğuna işaret ederek “ Geçen yılın son altı ayının hayat pahalılığı oranı ile bu yılın ilk iki ayının hayat pahalılığı oranı doğrultusunda bir artış yapıldığını gözlemlemekteyiz” dedi.
Asgari ücret belirlenirken yine Asgari Ücret Yasası’nın hiçe sayıldığını, sermayenin çıkarları doğrultusunda hareket edildiğini ileri süren Felek, “Sağlık Bakanlığının Gıda Endeksi, Ticaret Dairesinin Fiyat Endeksi, DPÖ’nün hane halkı anket verileri dikkate alınacağı söylenmesine rağmen maalesef bilimsel veriler yok sayılarak, at pazarlığı devam etmiştir” ifadelerini kullandı.
Bu sürecin kendilerine, “asgari ücret komisyonunda asgari ücret yasasına değil, başka güç ilişkilerine boyun eğerek asgari ücret belirlendiğini, Asgari Ücret Yasası hesaplama şekli açısından net veriler öngörmesine rağmen hükümetler tarafından sadece bir süs unsuru olarak kullanıldığını ve asgari ücretlinin doğrudan temsiliyetinin olmadığı bir süreçten, asgari ücretli için gerçekçi bir sonuç ortaya çıkmayacağını” gösterdiğini söyleyen Felek, “Bu da özel sektörde sendikalaşmaktan ve sektörel toplu pazarlık süreçlerinden geçmektedir” dedi
Felek, sendikalara ve emek güçlerine düşen görevin özelde sendikalaşmanın önünün açılması için her platformda ve her düzeyde mücadeleyi yükseltmek olduğunu vurguladı.
Türk-Sen, asgari ücrete itiraz edeceğini açıkladı
Kıbrıs Türk İşçi Sendikaları Federasyonu (Türk-Sen), yeni asgari ücretle 4 kişilik ailenin insanca yaşamasının mümkün olmadığını iddia ederek, itirazda bulunacağını açıkladı.
Türk-Sen Genel Başkanı Arslan Bıçaklı, konuyla ilgili açıklamasında, “Belirlenen bu asgari ücret veya bundan öncekilerle 4 kişilik bir ailenin yaşamını insanca sürdürebilmesi asla mümkün değildir” dedi.
10 yıl önce belirlenen asgari ücretin 816 dolara eşit olduğunu, bugünkü askeri ücretin ise 610 dolara eşit olduğunu söyleyen Bıçaklı, “Türk-Sen olarak belirlenen yeni asgari ücreti reddettiğimizi, yasal hakkımızı kullanarak yazılı itiraz edeceğimizi ilgililerin ve kamuoyunun bilgisine getirmek isteriz” dedi.
Bıçaklı, yeni asgari ücretle, özellikle özel sektörde sendikasız
Hür-İş’ten asgari ücret eleştirisi
Hür İşçi Sendikaları Federasyonu (HÜR-İŞ) Genel Sekreteri, Asgari Ücret Tespit Komisyonu Üyesi Ali Yeltekin, dün belirlenen yeni asgari ücreti ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler’i eleştirdi.
Yazılı bir açıklama yapan Yeltekin, “Geçmişte kendi partisinin asgari ücret 3 bin 500 TL olmalıdır açıklamalarına karşın 2018 yılının ilk asgari ücretine 350 TL bile artış yapamayan Çeler derhal istifa etmelidir” ifadesini kullandı.
Hür-İş Federasyonu olarak 2018 yılının ilk asgari ücretini belirlerken asgari ücreti 2 bin 835 TL- 3 bin 194 TL brüt aralığında talep ettiklerini belirten Yeltekin, şöyle devam etti:
“Bunu talep etmemizin temel sebebi birçok işverenin bunu zaten ödediği, kamu – özel ücret yakınlaşması, son iki ayda TL’nin yüzde 5 değer kaybı, en son asgari ücret uygulamasından günümüze dövizin ve hayat pahalılığının yüzde 17 civarında yükselmesi, Kıbrıslı Türklerin göç etmesinin engellenmesi, yerel istihdamın öncelik ve desteklenmesi, genç işsizlerin daha rahat iş bulmasıdır” ifadelerini kullandı.
Yeltekin, 2 bin 175 TL brüt asgari ücrete 190 TL brüt artış yapılmasının hükümetin başlıca sorunu olması gerektiğini kaydederek, Başbakan Tufan Erhürman’ı bu konuya müdahil olmaya çağırdı.
“Özel sektörün sendikasızlığı temel ve önemli bir sorun”
Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, asgari ücret belirlenirken tespit komisyonunda özel sektör emekçilerini temsil eden bir sendikanın bulunmayışının ve özel sektörün sendikasızlığının “temel ve önemli bir sorun olduğunu” belirtti.
Yazılı bir açıklama yapan Rahvancıoğlu, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun aylık brüt asgari ücreti 2 bin 365 TL olarak belirlediğini anımsatarak, bu durumda net asgari ücrete 165 TL’lik bir artış yapıldığını belirtti.
“165 TL’nin bir artış olmadığı, son belirlenen asgari ücretten bu yana oluşan hayat pahalılığı ve döviz çılgınlığı karşısında sadece gerilemeyi temsil ettiği ise açık” ifadelerini kullanan Rahvancıoğlu, konuya ilişkin sorunları şöyle sıraladı:
“Tespit Komisyonu’nda özel sektör emekçilerini temsil eden bir sendikanın bulunmayışı, özel sektörün sendikasızlığı, tespit kriterlerinin ülkemiz gerçeklerine ve yaşam tarzımıza uygun bir bilimsellikten tamamen uzak oluşu, trafik cezasından tutun da her türlü idari cezanın asgari ücrete endeksli olması, 165 TL’lik artışın yetersizliğinden şikayet eden sendikanın, geçmişteki benzer orandaki artışa evet demiş olması, bakanın sendikaya ‘ben sizin gibi geçmişte başka şimdi başka davranmadım’ derken, ‘sendikasız çalıştırılmanın yasaklanması’ konusundaki kendi geçmişini unutması.”
Basın -Sen: Yeniden belirlensin
Basın Emekçileri Sendikası (Basın-Sen), asgari ücretin günün şartlarına göre yeniden belirlenmesi ve Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapısının değiştirilmesi çağrısı yaptı.
Basın-Sen Başkanı Ali Kişmir yaptığı yazılı açıklamada, hükümetten ayrıca hayat pahalılığını aşağıya çekecek tedbirlerin hayata geçirilmesi, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapısının derhal değiştirilerek işçilerin de bu komisyonda temsil edilmesine kapı açılması, özel sektörde sendikalaşmayı zorunlu hale getirecek yasanın en erken sürede Meclis’ten geçirilmesi ve nüfus politikasının gözden geçirilerek kendi kendine yeten bir sınırlama getirilmesi için gerekli adımların derhal atılması taleplerinde bulundu.
Kişmir, “Tüm bu adımlar eş zamanlı atılmadığı sürece ve sadece makyaj niteliğinde adımlar atıldığı müddetçe bu sorun ortadan kalkmayacaktır ve emekçiler bu topraklarda sömürülmeye devam edecektir” iddiasında bulundu.
Hükümet erken adım atma anlamında kaynak sıkıntısı çekiyorsa, önce kendi maaşlarından, ardından da bakanlıklarının yetkisi altında bulanan izaz-ikram ve örtülü ödenek kalemlerinin iptalinden başlayabileceğini belirten Kişmir, “Örneğin Başbakan ve bakanlar önümüzdeki ayın başından itibaren brüt 2 bin 365 TL maaş alarak görevlerini sürdürmeye devam edebilir. İnanınız gerisi kendiliğinden gelmeye başlayacaktır” ifadelerini kullandı.
Kişmir, “bir tarafta asgari ücretin 5-6 katı maaş alan hükümet yetkililerinin, diğer tarafta hükümet yetkililerinin aldığı maaşın 5-6 katı kadar aylık kâr yapan iş insanlarının ve öteki tarafta da özel sektörde tek örgütlü yeri olmayan sözde işçi temsilcilerinin bulunduğu bir masadan emekçilere insanca bir yaşam sağlayacak adaletli bir sonucun çıkamayacağının ortada olduğu” görüşünü belirtti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler’in iyi niyetli olduğunu ifade eden Kişmir, sadece iyi niyetli olmanın önceden ortaya konan hedeflerin hayata geçirilmesi için tek başına yeterli olmadığını kaydetti.
“Açın halinden tokun anlamadığı gerçeğini her Asgari Ücret Komisyonu toplantısının ardından bizlere hatırlatıyorsunuz” ifadelerini kullanan Kişmir, “siyasilerin iki dudağının arasından çıkan sözlerin hayatın gerçeklerine tam ters olarak yansıdığını” savundu.
Boran Kültür Merkezi'nden mücadele çağrısı
Boran Kültür Merkezi, dün açıklanan yeni asgari ücret miktarına tepki göstererek, sendikalara, demokratik kitle örgütleri ve emekçilere, “düzene karşı birlikte mücadele verme” çağrısında bulundu.
Merkezden yapılan yazılı açıklamada, açıklanan asgari ücretin “patronların, sermayedarların yönettiği düzenler ve sistem partileri tarafından belirlenebilecek bir miktar olduğu” savunuldu.
Asgari ücretin netinin 2056 TL olduğuna işaret edilen açıklamada, “Bu para en basit insani ihtiyaçlara bile yetmez” ifadeleri kullanıldı.
İşçilerin, emekçilerin tek kurtuluşunun bu düzeni değiştirmekten geçtiği ifade edilen açıklamada, “Sorun sadece hükümette hangi partinin iktidar olması sorunu değildir! Sorun sistem sorunudur! Sorun patronların düzeninde yaşadığımız gerçeği sorunudur!... Bu bağlamda tüm sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve emekçiler olarak bu düzene karşı birleşik cephe oluşturarak ve ortak sınıf mücadelesi vererek bu sömürü düzenine son vermeliyiz!” denildi.