Yeni bin yılın oyları
2000 senesinde doğanlar bu seçimde ilk kez oy kullanacaklar.
2001’de... 2002’de...
Yeni bin yılın çocukları...
Savaşa doğmadılar.
Barışa da!
Öylece bir “belirsizliğin” orta yerinde kaldı bu çocuklar.
Tutunmaya uğraşıyorlar.
Adada hiçbir çatışmaya tanıklık etmediler, göç bilmediler, barışı en fazla da onlar istiyorlar.
Niye biliyor musunuz?
Doğduklarından beri ‘KKTC’yi tanıdılar, yaşadılar, anladılar!
Bir de gencecik yaşta bu eğreti düzenden yoruldular.
Gelecek görmüyorlar.
* * *
Öyle 58’lerden kalma kana bulanmış anlatılar pek de ilgilerini çekmiyor, düşman dayatmalarından tınmıyor, güneye geçemedikleri için üzülüyorlar.
Dünyaya ulaşmak için ya Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportuna koşuyor, ya ellerinde TC pasaportu vize kuyruklarında bekliyorlar.
“İki devlet” dendiği zaman “Niye 37 senedir bu devleti tanıtmamışlar” sorusu geliyor akıllarına...
Kıbrıslı çocukların özelde, Türkiyeli çocukların devlet okullarında okuduğu gibi bir ayrımla tanışmışlar.
Barikatlar ‘röntgen’ olmuş adeta, kimlik tutuşmasına...
Garantörlüğün hükümetlere ayar vermek ve Maliye’ye para göndermek gibi bir işlevi olduğunu sanıyorlar.
Bir de “tapınma” yeri!
Anayasadaki gizli maddenin ve sessiz uzlaşının “kayırmacılık” olduğunu keşfediyorlar.
* * *
“Hepsi de aynı bunların” diye öğrenmişler, siyaseti... Zamanla hepsinin de aynı olmadığını anlamışlar. Bireyselleşmenim girdabında sinmişler... “Biz yaşayamadık, siz yaşayınız” destekli hayatın kollarına bırakmışlar kimi zaman körpe bedenlerini... Yine hep bir kaygı, hep bir endişe kemirmiş beyinlerini...
* * *
Peki önlerindeki manzara ne?
Evlere su taşıyan tankerler, şeyhlerin önünde iki büklüm siyasiler, bir dediği ötekini tutmayan bakanlar, partizan istihdamlar, döküntü bir altyapı, süprüntü bir üstyapı, kağıda dönüşen lira, pazara çıkan yurttaşlık, can çekişen internet, hastanelerde eziyet ve belirsiz bir gelecek!
Betona gömülmüş kentlerde, yamalanan yollarda, plansız yarınlarda yürüyorlar; dört bir yanda meyhane, kerhane, kumarhane...
* * *
Sağ partiler bu gençlerin kan kokulu şovenizmden, siyasi dine dönüşen milliyetçilikten, sığ sloganlardan etkilenmediğini keşfetmiş olacak ki şimdi “rep” yapıyor.
Sol siyaset yeniden kimliğine sarılıyor.
* * *
Seçim sandığına sadece yeni bin yılda doğanlar oy atsaydı, çok daha iyi düşerdi, bu yalancı düzenin maskesi...
Tabii sandığa giderlerseydi eğer...