Yeni Bir Çözüm Sürecinin Tehdit Unsuru Hristodulidis’tir
BM Genel Sekreteri’nin kişisel ve özel temsilcisi Bn Cuellar gene Kıbrıs’ta; liderlerle görüştü, sivil toplum ve meslek örgütlerinin temsilcileri ile de görüşüyor. 14 Mayıs’a kadar da buralarda olacakmış; bu tarih de ilginç…
Önce, Bn Cuellar’ın bu son ziyaretinin ayrıntılarına bakalım… Bn Cuellar bu ziyaretinde liderlerle baş başa, liderlerin ekipleri olmaksızın görüşmek istedi; böylece görüşmeden dışa herhangi bir bilgi sızarsa kaynağı hemen belli olur. Demek ki, görüşme sırasında tarafların karşılıklı konuşma konularında gizliliği kesin olan çok ciddi hususlar varmış… Ayrıca, baş başa görüşmeyi Bn Cuellar istediğine göre Cumhurbaşkanı (CB) Tatar’a söylediği önemli konular ve verdiği ciddi mesajlar varmış. Dolayısıyla, CB Tatar’ın kamuoyuna açıkladığı ile Bn Cuellar’la baş başa yaptığı görüşmede konuştukları çok farklı olması gayetle muhtemeldir.
Şimdi CB Tatar’ın Bn Cuellar ile yaptığı bir saatlik görüşmeden sonra kamuoyuna yaptığı açıklamaya bakalım: "Tutumumuzda değişiklik olmadığını BM'ye ilettik. Cuellar’a, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüsünün teyit edilmesi ve Kıbrıs Türk halkının müktesep haklarımızın kabul edilmesi ile ancak müzakere masasına geçilebileceği yönündeki tutumumuzu bir kez daha ifade ettim." Bn Cuellar da buna karşın CB Tatar’a BM’nin Kıbrıs’ta çözümü desteklemesinin önemini vurguladığını açıkladı ve "Herkes ilerlemek istiyor ve artık bir şeyler yapmak liderlerin sorumluluğunda. Ve umarım insanları dinleyebilirler." diye de bir kinayeli mesaj verdi; demek istedi ki liderler halklarının isteklerini ve beklentilerini dışlayarak süreci kurgulamak istiyor. İlginçtir, bununla örtüşen bir açıklaması var CB Tatar’ın: “Bazı sivil toplum örgütleri kendilerine göre gidip bir şeyler söylüyorlar ama bu onları bağlar. Bizi bağlayan devletimizdir, alınan kararlardır, halkımızın mücadelesidir, Anadolu ile Türkiye ile olan ilişkilerimizdir”. Bn Cuellar’ın kamuoyu ile paylaştığı bu çok doğru bir tespitinden CB Tatar rahatsız olmuş ki, böylesine halkının lideri olmadığını açıkça ortaya koyan bir beyanatta bulundu.
Bn Cuellar, BM’nin çözüm istediğine vurgu yapmışsa, CB Tatar da Bn Cuellar’ın BM’ye yazacağı raporda Türk tarafının haklılığına vurgu yapmasını istemişse, ortada bir bit yeniği var… Bn Cuellar’ın görevi Temmuz başı resmen sona erer ama bu tarihlerde de BM Genel Sekreteri’nin BM Güvenlik Konseyi’ne Kıbrıs Raporu sunması var. CB Tatar’da bir telaş, Bn Cuellar’da da bir rahatlık gözlemleniyor. Yani, görüşme süreci başlamazsa, BM raporu sürecinin başlamasını engelleyen tarafı BM Güvenlik Konseyi’ne diplomatik olarak deşifre edecek, kusurlu taraf da ciddi bir sıkıntıya girecek. Dolayısıyla, baş başa görüşmede bunun böyle olacağı taraflara açıklıkla söylenmiştir herhalde. CB Tatar’ın da Bn Cuellar’ın raporunun içeriğine müdahaleye kalkışması bu ‘Diplomatik tehdit’ nedeni ile olmalı…
Bn Cuellar Kıbrıs’a gelmezden önce Brüksel’de AB üst düzey yöneticilerle görüştü; yetmedi Paris ve Berlin’i de ziyaret ederek oralarda da görüşmeler yaptı. AB’deki görüşmeler anlaşılabilir de Fransız ve Almanlarla görüşme ne ola ki?! Onlar, Kıbrıs sorunu çözüm sürecine doğrudan taraf hiç olmamışlar ki… Brüksel-Paris-Berlin ziyaretlerinin nedeni Türkiye CB Erdoğan’ın “AB sürecimizin önünü açın, Kıbrıs’ta çözüm için Annan Planı dönemindeki gibi elimizi taşın altına koyalım” sözünden kaynaklıdır. Belli ki Bn Cuellar, CB Erdoğan’ın elini taşın altına koyması için AB’nin neleri nasıl yapabileceğini, engelleri varsa neler olduğunu doğrudan AB yetkililerinden öğrenmiştir; AB’nin iki lider ülkesi olan Almanya ve Fransa da AB’nin kendi içinde karşılaşacağı muhtemel sorunların çözümlenmesinde kolaylaştırıcı rollerini oynamalarını istemiştir. Unutulmamalı ki, Almanya Türkiye’nin AB üyelik sürecine ve özellikle tam üyelikten önce gümrük birliği antlaşması dahil özel ilişkilerin geliştirilmesine sempati ile bakan taraftır; Fransa ise bu konulardaki sempatisini Yunanistan onayı ile gerçekleştirmektedir ama Almanya baskısı Yunanistan baskısını aşar.
İşte dananın kuyruğunun kopacağı aşamaya geldik. 13 Mayıs’ta Yunanistan Başbakanı Mitçodakis Türkiye’ye resmi ziyaret yapacak ve CB Erdoğan ile görüşecek. Bu görüşme Türkiye’nin AB sürecinin önünü açması ve bölgenin enerji merkezi olması vizyonuna ulaşması için önemlidir; bunlar için de Kıbrıs sorunu çözüm sürecinin başlaması gerekmektedir. Yunanistan Annan Planı’nı da sonuna kadar desteklemişti ama Kıbrıslı Rum lider halkını ret oyu vermeye ikna etti. Crans-Montana Konferansı’nı anlaşma ile sona erdirmek için Yunan Başbakanı Crans-Montana’ya gelme hazırlığı içinde idi ki Kıbrıslı Rum lider gelmesini engellemiş, konferansı da dağıtmıştı. BM’nin her iki girişiminde de Türkiye kendinden beklenenden de öte olumlu performans göstermişti; Kıbrıs Rum liderliği ise Yunanistan’a rağmen, uluslararası topluma rağmen kendi uzlaşmazlığını sürdürmüştü. Şimdiki Rum lider Hristodulidis aynı hamam aynı tas… Daha geçenlerde, Easter yortusunda Kıbrıs Başpiskopusu Kıbrıs sorunu çözümü konusunda Yunanistan hükümetine zılgıt mesajı göndermişti… Yeni sürecin tehdit unsuru pratikte CB Tatar ve Türkiye değil Kıbrıslı Rum lider Hristodulidis ve onu seçtiren güçlerdir. Ve Türk tarafının stratejisi Hristodulidis ve erkanının tehdidini ortadan kaldırmaya odaklıdır.
Dolayısıyla, CB Erdoğan üçüncü defa eline taşın altına koyacaksa, Kıbrıslı Rum lider marifetiyle eli taşın altında kalmamalıdır, ona yenik düşmemelidir. TC Dış İşleri Bakanı Fidan bu konuyu Bn Cuellar’la mutlaka konuşmuş ve bir daha ama başarmak için bir daha, Kıbrıs Rum liderine bir daha yenik düşmek için bir daha değil demişlerdir. TC Erdoğan da Mitçodakis’in Hristodulidis’i ve kiliseyi etki altına alabileceğinden emin olursa elini taşın altına koyacaktır. Bn Cuellar’ın da Atina-Brüksel-Paris-Berlin ziyaretlerinin önemli bir gerekçesi de Hrsitodulidis’in yeni bir Papadopulos ve Anastasiadis olmasını önlemek için çevre baskısı yaratmaya yönelikti. Denktaş Mr No iken Papadopulos barış güvercini idi, Eroğlu Mr No iken Anastasiadis barış güvercini idi; ikisinin de güvercinliği Kıbrıs Türk liderliğine barış yanlısı Talat ve Akıncı seçilince şahine dönüştü… Hristodulidis’in bugün kestiği “BM Ölçütlerinde çözüme evet, görüşmeler de hemen başlasın “ rolü yeni Mr No Tatar nedeniyledir. Ana CB Erdoğan gerek Mitçodakis’ten gerekse BM tarafından Hristodulidis’in önceki iki Kıbrıslı Rum lider gibi yapmayacağına dair güvence alırsa elini taşın altına koyacak, CB Tatar’ın dili ile birlikte… Ve Bn Cuellar, BM Genel Sekreteri’nin kişisel temsilcisi misyonunu başarı ile tamamlayıp, BM’nin resmi temsilcisi olabilecek.
Son bir konu daha… Peki, CB Tatar Bn Cuellar’ın liderlerle birlikte üçlü görüşme önerisini niye reddetti?! Türkiye tarafı öyle istedi… Niye ki?! CB Tatar’ın dili aklından hızlı çalışır, gaf yapar, pot kırar, söylememesi gerekeni söyler, açıklamamsı gerekeni açıklar, bir çuval inciri berbat eder endişesi Türkiye tarafında yaygın olarak vardır. Dolayısıyla, sırası değildi risk almanın… Hele bir CB Erdoğan Mitçodakis ile görüşsün, tren yolunun makası değişsin, yeni güzergahın başlangıç rayında beklesin tren de Erdoğan-Mitçodakis görüşmesinden sonra yola koyulabilir…
Az kaldı…