Yeni Bir Değer: Koop-Süt
“UBP DAVANA SAHİP ÇIK DİYOR!!!!.
Halk hangi davana sahip çıksın UBP. ERCANI peşkeş çekmene mi? EMEKLİ maaşlarından vergi almana mı? KIB-TEK'i özelleştirmene mi? İLAHİYAT Koleji açmana mı? 2 yıl asgari ücrete artış yapmamana mı? Gençlerimizi GÖÇ yasası ile 1300 TL'ye işe başlatmana mı? PETROL dolum tesisi ile çevreyi katletmene mi? ETİ'yi satmana mı? KTHY'yi batırıp Atlas Jet'e peşkeş çekip insanları açlığa terk etmene mi? DAİ ile DAK'ı Doğa Koleji'ne peşkeş çekmene mi? LTB çalışanlarını aylarca açlığa terketmene mi? SARAY Oteli satmana mı? TOMA alımına onay vererek halkını polise dövdürmene mi?
EY UBP HANGİ DAVANA SAHİP ÇIKALIM...” (Hava-Sen)
***
Yukarıdaki açıklamayı Hava-Sen 8 Temmuz 2013 tarihinde facebook sayfasından yaptı.
UBP’nin yaptıklarıyla halkın yaşadıkları seçim süreciyle birlikte ancak bu kadar güzel ve etkili anlatılabilirdi... Okurken yüreğim cız cız etti...
Neo-liberal politikaların her ne pahasına olursa olsun uygulanmak istenmesinin sonucu ortada... Kaybolan hayatlar, yıkılan umutlar, sömürüler bir paragraflık yazıya sığdırılmaya çalışılıyor.
KTHY veya diğer kurumlar kurtarılamaz mıydı?
Sürdürülebilir farklı yöntemler, modeller bulunamaz mıydı?
Bulunurdu elbette... Yeter ki niyet olsun.
***
Geçen hafta Koop-Süt’ü ziyaret ettik.
Yönetim kurulu üyesi ve sendika başkanı Mehmetali Güröz ile kurum müdürü Salih Yücesoylu ve çalışanlar bizleri sıcak bir ilgiyle karşıladılar. Kurumu gezdirdiler ve hakkında bilgi aktardılar.
On beş kooperatif 16 Ocak 2013’de 20 milyon borçla Koop-Süt’ü devraldı. Bu borcun 5 milyonunu, yani dörtte birini altı ayda kapattılar. Kalkınma Bankasına olan borçlar ödendi, son taksit kaldı. Süt Kurumuna olan eski borç kapatıldı, rutin ödemeye geçildi. İç ve dış piyasaya olan borçlar da ödendi.
Demek ki istenirse yüzdürülür ya da batırılır. Nitekim Koop-Süt’ü batırıp satmak için 2009’dan beri ellerinden geleni yapmaktan geri kalmadılar. 2008’de 80-90 ton süt işlenirken, bu oran 30 tona düşürüldü. Dondurma yapımı durduruldu, bayilikler kapatıldı. Satışlar azaltıldı, gelirler düşürüldü, zarar hergeçen gün büyütüldü.
Kırk beş derece sıcaklığın olduğu bu ülkede dondurma yapmayıp da ne yapacaksın? Sahlep mi, muhallebi mi?...
Hangi akılla, hangi amaçla dondurma üretimi durduruldu!?
Şimdi dondurma yapımına yeniden başlandı. Bayilikler verildi...
İşlenen süt miktarı 30 tondan, 70 tona çıkarıldı.
Satışlar %40 oranında arttı.
Çalışanlarla konuşuyoruz. Maaşlarından %20 fedakarlık etmelerine rağmen memnunlar. “Herkes işçi, herkes yönetici” diyorlar.
İşçileri, gözlerinde kendi kendine yeterli olmanın, üretmenin haklı gururunu yansıtan pırıltılarla kasa kasa sütleri kamyonlara yüklerken bırakıyoruz...
İşçinin, emekçinin anlından bu coğrafyaya damlayan her damla ter toplumsal bir onurdur. Kendi kendine yeterli bir topluma dönüşmedir. Yeterki ortak çözümler üretilsin.
Şimdi toplumun önünde, Dome Hotel’den sonra Koop-Süt örneği, modeli var. Satmadan, özelleştirmeden kendi kendine yeterli sürdürülebilir modeller var.
Neo-liberal politikalar ve özelleştirme karşısında toplumun somut alternatif modelleri var.
Bunlar ortak akılla geliştirilmelidir.
Bu toplum için, insanımız için, bu coğrafya için buna değer...