YENİ BİR ŞEHİR EFSANESİ
BİR ÖNCEKİ ŞEHİR EFSANESİ
CTP-BG eski genel sekreteri Sayın Kutlay Erk 24 Eylül 2009 tarihinde “Bir Şehir Efsanesi: Geniş Tabanlı Hükümet” başlıklı bir yazı kaleme almıştı Yeni Düzen gazetesinde. Yani yaklaşık olarak bundan tam 2 ay kadar önc
BİR ÖNCEKİ ŞEHİR EFSANESİ
CTP-BG eski genel sekreteri Sayın Kutlay Erk 24 Eylül 2009 tarihinde “Bir Şehir Efsanesi: Geniş Tabanlı Hükümet” başlıklı bir yazı kaleme almıştı Yeni Düzen gazetesinde. Yani yaklaşık olarak bundan tam 2 ay kadar önce. İlginç ve ilginç olduğu kadar da etkileyici bir şehir efsanesi yazısıydı.
Bilindiği üzere 19 Nisan 2009 genel seçimlerine giderken halka vaat ettiklerini değil de tam tersi icraatları gündeme getiren UBP hükümeti; TC hükümetinin de en temelde KKTC bütçesinin mali açıdan denkleştirilmesini hedefleyen ekonomik paket protokolü ile kendilerine muhtemelen “ekonomik paketteki programı uygularsanız, KKTC kamu bütçesi için gerekli mali akış sağlanacak ve siz de ilk iki yılda bu programı tamamlayıp, takip eden iki yılda da olumsuzlukları ve tepkileri toparlarsanız, toplum içerisinde ortaya çıkmış olacak olan olumsuz durumlar iyileştirilir, geriye kalan son yılda da seçim yatırımı yapar, seçimleri gene kazanırsınız” demiş olabilir anlamına gelen bir giriş yapmıştı Sayın Erk yazısına.
Ancak özellikle Sayın Eroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle hem ekonomik paket halktan gizlendi hem de 18 Nisan 2010 tarihindeki seçime kadar uygulamaya sokulmadı. Hatta Sayın Eroğlu saraya çıkmasına rağmen bu kez de Haziran 2010 tarihindeki seçimlere kadar paket işlevsel hale getirilmedi. Yani tam 14 ay gecikme oldu UBP’nin ülkeye uyumu konusunda hiçbir öneri sunmadı gibi görünen ekonomik programda. Paketin uygulamaya zamanında sokulmamasının yanı sıra UBP seçimler öncesi verdiği sözleri de yerine getirmeyince halkın UBP’nin önlemlerine karşı geliştirdiği tepki nedeniyle Sayın Küçük ve hükümeti adım atma konusunda cesaretli olamadı çünkü hiçbir kesimden destek bulamadı.
Sayın Erk yazısında devamla “hele ki muhalefetin ve sivil toplum örgütlerinin erken seçim talebi, Türkiye hükümeti için, durumu, UBP için de kendini kurtaracak yeni bir senaryo ihtiyacı doğurdu ve bu senaryonun öteden beri hissedilen ve şehir efsanesi gibi konuşulan ana teması, TC Bakanı Beşir Atalay’ın adaya 2 ay önce yaptığı ziyarette daha belirgin oldu: “Geniş Tabanlı Hükümet”. Atalay’ın, özellikle CTP’yi ziyaret ederek uygulanan programa destek istemesi, bu efsaneyi daha konuşulur yaptı…” diye görüşlerini belirtmiş ancak o günden sonra da bu konu pek de konuşulmadığından ve Ekim sonu New York zirvesi gündeme geldiğinden olsa gerek gündemden düştü gibi olmuştu o meşhur şehir efsanesi, yani geniş tabanlı bir UBP-CTP hükümeti ; ta ki Avrupa’yı sarsan ekonomik krizlerin aldığı son boyutlara kadar…
AVRUPA’DAKİ GELİŞMELER VE KKTC DENEYİMİ
Son günlerde önce Yunanistan’da ardından da geçtiğimiz gün İtalya’da seçimle başa gelen hükümetler yerine, iktidar ile muhalefetin anlaşmaları sonucu Papandreu da Berlusconi de görevlerini bırakmak zorunda kalmışlar ve yerlerine atama yoluyla ekonomiyi düze çıkarması beklenen ekonomiden anlayan meclis dışından başbakanlar getirilmiş ve hükümetler de teknokrat düzeyde kurulmuştur.
Bizde de 2004 ve 2005’te kurulan hükümetler genellikle meclis dışından atanan bakanlarla oluşturulmuş olmasına karşın çok da teknokrat hükümetler olarak özümsenmemiş ve halkın değerlendirmesi ile beklentileri tam da karşılayamadığından ötürü 2009 yılında yapılan seçimlerde UBP tek başına iktidara getirilmiştir.
Gerçi KKTC Anayasası’na göre bizde hükümeti kurması için mutlaka bir milletvekili görevlendirilmek durumunda olduğundan başbakan meclis dışından biri olamaz İtalya ve Yunanistan’da olduğu gibi ama bu hükümetteki tüm bakanlar için şart değildir. Başbakan ülke dışında olduğunda yerine bakacak olan bakanın da milletvekili olması gerektiğini hatırlatmakta yarar var.
YENİ “EFSANE”!
Son günlerde konuşulan şehir efsanesi de öncelikle UBP-CTP koalisyonu olmakla birlikte mecliste temsil edilen partilerden oluşan daha geniş tabanlı bir hükümetin kurulması ve bu hükümetin başına UBP’den uzlaşmacı ve her kesimce kabul görebilecek bir milletvekilinin başbakan olarak getirilmesi, parti başkanlarının hükümette yer almaması, kabinenin en genelde alanlarında uzman sayılabilecek ve yönetimde uzlaşmacı ve karar alıp uygulamada etkin milletvekillerinin yanı sıra meclis dışından da bazı teknokratların değerlendirilebileceği ancak özellikle ekonomi ve maliyeden sorumlu bakanın mutlaka dışarıdan atanacak bir teknokratın olacağı şeklindedir.
Hatta efsaneye göre kurulacak olan bu hükümetin ekonomik krizi atlatma ve yeniden yapılanmayı gerçekleştirmesinin yanı sıra özellikle anayasa değişikliği, sivilleşme, seçim ve halk oylaması yasası, siyasi partiler yasası, kamu reformu, meclis iç tüzüğü, eğitim sisteminde yapılanma, çevre ve turizm master planları, sağlık yasası, vatandaşlık politikaları ve istihdam gibi yaşamsal konularda adımlar atması ve çözüm konularındaki gelişmelere bağlı olarak Kıbrıs Türk Devleti ile birlikte Başkanlık sistemini de ele alması son günlerin şehir efsanesini oluşturmaktadır.
Hatta bu şehir efsanesine göre bu hükümet en geç yılbaşına kadar kurulacak deniyor…
Olmaz olmaz demeyin böyle bir efsane için; kim derdi Papandreu ve Berlusconi bir hafta sonu hem de seçimsiz bir biçimde gidecek diye?