1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Yeni bir yıla(mı) adım atıyoruz…
Yeni bir yıla(mı) adım atıyoruz…

Yeni bir yıla(mı) adım atıyoruz…

Masamdaki takvime bakıyorum… Bitmiş! Keşke zaman da, bütün yıl kullanıldıktan sonra attığımız takvimler gibi olsaydı! Yeni bir yıla girerken, eskisini, tüm sorunlarıyla birlikte arkada bırakabilseydik…

A+A-

neriman-cahit-006.jpg

Yakında yeni bir yıla adım atıyoruz…

Ama sanıyorum kimsenin yüreği tıklamıyor…

Sizler gibi benim de kafam ve yüreğim, çok uzun ve çok ağır seyreden bir yılın yükünü taşımaktan ağır ve ağrılı…

Masamdaki takvime bakıyorum… Bitmiş!

Keşke zaman da, bütün yıl kullanıldıktan sonra attığımız takvimler gibi olsaydı! Yeni bir yıla girerken, eskisini, tüm sorunlarıyla birlikte arkada bırakabilseydik…

“Her bu tür olgu gibi, 2019 da bir başlangıçtır aslında diye düşünelim” gelin…

Ve, başlangıçları değerlendirmek de her zaman elimizdedir…

*  *  *

Evet, biliyorum ki, bayram ya da yılbaşı gibi günlerde, karamsarlıktan uzak, hafif, eğlenceli yazılar yazmak medyada kuraldır… Hem de, iyi bir kuraldır…

Onun için yazımı iyi bir son’la bağlamak istiyorum.

2018’i 2019’a bağlayan süreçte… Elimdeki kadehi, Dünyanın neresinde olursa olsun… “İNSANIN AYDINLIĞI – MUTLULUĞU İÇİN” emek ve uğraş veren, tanıdığım ve tanımadığım tüm o güzel insanlar / dostlar onuruna kaldıracağım…”

Yurdumun ve dünyanın her yanına serpilmiş ya da ölmüş sevgili ve aydın yürekli akraba – dost ve arkadaşlarımı anacağım…

Evet, biliyorum… Yılbaşı hepimiz için aynı yılbaşı değildir…

Hepimiz farklı koşullardayız...

Ama, duygularımızın bütün uzaklıkları aşarak, aynı anda kesiştiğini bilmek mutluluğunu paylaşabiliriz…

ÇARE VE UMUT BİZİZ…

Gelin, birlikte düşünüp karar verelim:

Ve, sadece: “yeni yılınızı kutlar, mutlu ve başarılı bir yıl dilerim” ve bu gibi “beylik sözlerle” geçiştirmeyelim bu yılbaşını da…

Öncelikle, “kendimiz – toplumumuz ve tüm insanlığın mutluluğu konularında biz de katkı koyalım… Elimizden geleni yapalım…

*  *  *

Yine aynı şeyleri, “mış” gibi yaparak sürdürmeden…

Hep boyun eğip, biad ederek, sadece beklemeden…

*  *  *

Bugün, salt insanlık ve insanımız adına… Salt gelecek kuşaklar adına: “Duralım ve düşünelim…

2019 yılını “düşünme” ve “doğru kararlar alıp işbirliği içinde uygulama” yılı ilan edelim…

Ve, unutmayalım: “İnsan sorgulamıyorsa dünyayı, biraz boşuna yaşamış olmuyor mu!!!

*  *  *

Yine mi düştük karamsarlığın içine…

Oysa yeni yıl yeni umutlar vermeli insana…

Öyle mi…

Umut, kalmışsa verilir…

Ya, çoğumuz için tükenmişse…
UMUDU ve SEVGİYİ ASLA TÜKETMEYELİM…

*  *  *

Kendinizle, çevrenizle, içinde yaşadığınız toplumla, ülkemiz ve dünyayla barışık bir yıl diliyorum…​​​​​​​


NERDEN BAŞLANIRSA KÂRDIR…

Biçare çocuklar ne yapsınlar… Keçinin gittiği yere oğlağın da gitmesi… Ağaca çıkan keçinin yavrusunun, dallara bakıp bakıp ağaca çıkma denemeleri doğal değil mi?

Lingiri neydi, anımsıyor musunuz…

Ya beştaş… Saklambaç, birayak, elim sende, pirili, topaç, ip atlama, aşık oyunu, köşe kapmaca, körebe, hulahop, yoyo…

Kış günlerinin o kısacık akşam üstleri ama daha çok da yaz günlerinin gece yarılarına dek, kapılarımızın önünde, sokak aralarında, evleri hisara yakın olanların hısar üstünde, tatilde köylere akrabalara gittiğimizde harman yerlerinde neredeyse gece yarılarına kadar, yorulmadan avaz avaz oynadığımız…

Ne güzeldi, o çocukluk günleri…

Şimdilerde, çocuklar neredeyse gün yüzü görmüyorlar…

‘Beyaz Cam’ icad olalı çocuklukta da pek çok şey bozuldu…

Varsa da yoksa da onlar…

Kıskıvrak yakalayıp tutsak ediyor, büyükler gibi çocukları da…

Sunduğu da ne…

Alabildiğince rekabet, alabildiğince, vur – kır – al… İşte, senin olsun… sen, daha iyilerine layıksın…

Beyazın da beyazı var… yeter ki çitile…

Çitile de akıp gitsin onca kir… Onca pislik ve ÇİRKİNLİK…

Çitile babam çitile… Ama akıp gitmiyor… O kadar çok ve kalın ki…

*  *  *

“Büyükler neyse” diyecektim ama diyemiyorum… Çünkü, pek çok iş büyüklerden geçiyor… Ve, büyükler bilinçlenmediği / bazı tuzakların ayrımına varmadığı için.. Hem kendilerini hem de çocuklarını ateşe atıyorlar…

Tüketim Toplumunun tuzaklarına, gözleri kapalı…

Neredeyse gönüllü tutsak…

Biçare çocuklar ne yapsınlar… Keçinin gittiği yere oğlağın da gitmesi… Ağaca çıkan keçinin yavrusunun, dallara bakıp bakıp ağaca çıkma denemeleri doğal değil mi?

 

BİR TÜR KADER…

Büyüklerin düştüğü tuzağa, çocukların da düşmesi ne yazık ki, bir tür kader gibi…

Çünkü, çocuklar, deneyimlerinin azlığı nedeniyle, uzun boylu, enine boyuna sorgulayıp, algılayamazlar bir konuyu… Onlara, büyüklerinin yol göstermesi, örnek olması gerekiyor…

Büyüklerimizin çocuğunun durumu ortada…

O yüzden çocuklar, kendi gördükleri kadarıyla yetişiyorlar… Sürüden ayrılmak değil… O, mutlu kuzucuklardan biri olmak istiyorlar…

 

Bu haber toplam 1404 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 400 Sayısı

Adres Kıbrıs 400 Sayısı