‘Yeni devlet’te TC Elçisi ne yapacak?
Umutsuzluk dalgası toplumu kemiriyor.
Gelecek kaygısı hepimizi demoralize ediyor.
Giderek yok olduğumuzu hissediyor, ya içimize kapanıyor ya da saldırganlaşıyoruz.
Toplum olarak ruh halimiz tamam değil.
Sokakta yürürken rastladığınız her 10 kişiden b
Umutsuzluk dalgası toplumu kemiriyor.
Gelecek kaygısı hepimizi demoralize ediyor.
Giderek yok olduğumuzu hissediyor, ya içimize kapanıyor ya da saldırganlaşıyoruz.
Toplum olarak ruh halimiz tamam değil.
Sokakta yürürken rastladığınız her 10 kişiden belki de 8’i psikolojik sorunlar yaşıyor.
Psikiyatra, psikologa gidenlerin sayısı sürekli artıyor.
Birçok insan da ‘arkadaş tavsiyesi’ ile bazı sakinleştirici ilaçlar kullanıyor.
O kadar çok ilaç tüketiliyor ki bu küçücük toplumda!..
**
Kıbrıslı Türkler hiç ‘iyi’ dönem yaşamadı tarih boyunca...
Hep sıkıntı...
Savaş...
Çatışma...
Acı...
Göç...
Baskı...
Tehdit...
Partizanlık...
Ne İngiliz idaresinde huzur yüzü gördü insanımız ne toplumlararası çatışmaların sürdüğü dönemlerde ne de ‘devlet’leştikten sonra...
**
Geçici Yönetim...
Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi...
Kıbrıs Türk Federe Devleti...
KKTC...
Şimdi ‘yeni devlet’ten söz ediyor kimileri. Kısmetse kurarız birini daha...
‘İnsan odaklı’ olmayacaksa eğer, ne fark edecek ki adı değişse de?
Toplumu bu kapana kısılmışlıktan kurtarmayacaksa, ne önemi var ki devletin adının ne olduğu?
Bu kötü ruh halinden çıkarmayacaksa eğer insanları, ne işe yarar devlet kurup devlet bozmak?
**
Mesela TC Lefkoşa Büyükelçisi’nin fonksiyonu ne olacak ‘yeni devlet’te?
Yardım Heyeti Başkanı’nın yetkisi ne olacak?
Güvenlik birimlerinin sorumlusu kim olacak acaba?
Aynen devamsa eğer, ne değişecek ki?
Kendi seçtiklerimiz mi karar verecek nerede petrol kuyusu, nerede su kuyusu, nerede foseptik kuyusu açılacağına, yoksa Türkiye Yardım Heyeti bürokratları mı?
“Maaşınız kaç?” diye soracak mı yine Türkiye Başbakanı, bizim ‘yeni devlet’in Başbakanı’na, yoksa vaz mı geçecek?
Meclis Başkanı Hasan Bozer TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e sorabilecek mi “Siz neden 23 milyar alıyorsunuz Sayın Çiçek?” diye...
**
Farkında değiliz belki ama bu ülkede yaşayan insanlar kendi toplumuna ve ülkesine inancını yitirdi.
Umutsuzluğun önemli bir nedeni de ‘kendi kendini yönetememek’...
Kendi toprağının efendisi olamamak...
Kendi kaderini çizememek...
Çocuklarının geleceğiyle ilgili karar süreçlerine katılamamak...
Bu gerçeği birilerinin hatırlatması lazım Türkiye’yi yönetenlere...
Aksi halde toplumsal umutsuzluk halinden çıkmak mümkün olmayacak.