1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Yeni dönem ve müdahale beklentisi!
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Yeni dönem ve müdahale beklentisi!

A+A-


Uzun bir bayram tatilinden sonra devlet daireleri bugün yine işbaşında… 9 günlük aranın ardından çalışanlar için en azından birinci gün uyum sağlamak, çalışma yaşamına adapte olmak için zor olsa gerek… Kamu çalışanları böyle uzun tatilleri yıllık izinlerinden kullandıkları zaman yaşayabilirler, ancak önceki bayram gibi bu bayram da aynı yıl içinde yıllık izin kullanmadan iki uzun tatil yaşamış oldular.

Öğretmen ile diğer kamu çalışanları arasında bir ayırım yapmak, bir tarafı korumak anlamında değil ama genelde toplumda öğretmenlerin üç aylık tatilleri her zaman konu edilir… “Oh ne güzel, üç ay tatil, maaş gelsin, sen otur” gibi sürekli bir ‘kıskanma’ duyguları telaffuz edilir. Öyledir, üç ay tatil yapılır ama diğer 9 aylık eğitim-öğretim döneminde yıllık izin gibi bir hakları da yoktur. “Yok bir da öyle hakları olsun!” dediğinizi duyar gibiyim, zaten ben de öyle bir şey demek istemiyorum. Şunu düşündüm sadece… Öğretmenler dışındaki kamu çalışanlarının yıllık izinlerini (şu zamanda düşürme çalışmaları olsa da) kullanmaları durumunda onların da yıl içinde daha çok çalışma günü olacağını düşünmüyorum. Çoğu zaman devlet dairelerine gittiğimizde işinizi yapacak çalışanın izinde olduğunu ve yerine başka birinin olmadığını da biliyoruz. Bir de öğretmenin gün içindeki çalışma performansı ile standart bir kamu çalışanının günlük performansını kıyaslamak çok doğru bir yaklaşım olmaz. Tabii burada ne öğretmenlerin tümü ne de diğer kamu çalışanlarının tümü için bu değerlendirmeyi yapmıyorum. Biliyorum ki değerlendirme kapsamı dışında tutulması gereken öğretmen de kamu çalışanı da az sayıda değil ne yazık ki!..

Daireye gitmeden maaş çeken, daireye gitse bile yapacak bir işi olmayan, yalnızca zaman geçiren çalışanlar olduğu gibi okulda yapılması gereken eğitim ve öğretim işinden çok uzak öğretmenler de var. Bu gibi olanların sayılarının azaltılması, her türlü üretime katılmaları için yapılması gerekenin yine memlekette otorite görevini alanların uygulama, denetim ve düzenlemeleriyle katkı sağlamaları gerek.

Bu satırların sonunda özelde bayram öncesi başlayan, devlette de bugün ve yarın başlayacak olan yeni eğitim-öğretim yılının bol verimli olmasını dilerim.

*  *  *

Bu haftanın başka ve çok önemli konusu toplum liderlerinin New York yolculuğu… En azından Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın 20’sinden sonra New York’a gideceği ve orada BM Genel Sekreteri’nin dışında çeşitli temasları olacağını da biliyoruz. Tabii ki bu temasların Kıbrıs sorununa etkisinin olumlu olmasını diliyoruz. Ban Ki-moon ile görüşmesinin ve Anastasiadis ile ortak görüşmesinin de yeniden başlayacak müzakere sürecine tetikleyici bir etki yaratmasını bekliyoruz.

Zaten her iki liderin bu görüşmede Ban’dan sürece daha fazla müdahil olması taleplerini ileteceklerini de biliyoruz. Umarım ki sorunun çözümünün 2016 olarak her iki lider tarafından hedef olarak ortaya konulmasına yardımcı olacak müdahalelerin de BM dışında, ABD, garantör ülkeler ve AB ülkelerinden de gelmesi…

‘Müdahale’ sözcüğüne baktığımızda tek başına çok da olumlu bir sözcük gibi algılamıyoruz ama yanını olumlu şeylerle doldurduğumuzda (sorunun çözümüne yardımcı olacak müdahaleler gibi) bu duruma iki toplumun ve iki liderin de ihtiyacı olduğunu görebiliriz.

Umarım 25 Eylül’de yapılacak Ban görüşmesinde bu beklenen müdahale karşılığını bulur ve 2016 hedefine bir adım daha yaklaşılmış olur.   
 

-----------------------------------------------------

Çok parçalı ÖSO

Suriye’de Özgür Suriye Ordusu’nu oluşturan gruplardan 8 örgüt Fırat Kalkanı operasyonundan çekildiler ve Halep’in güneyine gideceklerini açıkladılar. Operasyondan çekilmelerinin gerekçesi olarak da ABD’nin operasyonda olması ve ABD’yle aynı yerde olmak istememeleri olarak açıklandı. Türkiye grupların ÖSO’dan ayrılmamaları için çaba harcadı ancak grupların olumlu yaklaşmadıkları öne sürülüyor. Daha önce ABD ile Türkiye arasında Cerablus bölgesinin kimin kontrolüne verileceği konusunda sorun yaşanmıştı. Türkiye ÖSO’ya, ABD ise PYD’ye imkân verilmesini, en azından bölgede PYD’nin de olmasını istiyordu ancak Türkiye bunu reddetmiş ve ABD de PYD’yi bölgeden çekilmesi için ikna etmişti. ÖSO’dan ayrılan gruplar çoğalır mı, arkası gelir mi, ABD operasyondan çekilir mi, Türkiye orada yalnız mı kalır, yoksa ABD çekilirse tekrar ÖSO grupları artar mı bilinmez ama Fırat Kalkanı kapsamında Suriye’deki durumun çok da sağlam şartlarda yürümediğini söylersek yanlış olmaz çünkü birçok farklı gruptan oluşan ÖSO’nun bu çok parçalı yapısına çok fazla güvenmek doğru olmaz gibi…

--------------------------------------------------
 

GÖRÜŞ

Hataya ceza

Polisimizin hatalı sürüşten veya trafik ışıklarına uymamaktan bir sürücüyü uyardığına veya ceza kestiğine ben şahit olmadım. Cezalar evrak eksikliğinden ve arabanın çamurluğu eksikse, stop lambaları yanmıyorsa (tabii ki bu da önemli) kesildiğini biliyoruz çoğu zaman… Ama ya trafikte arabaların arasından yılan gibi kıvrılarak son sürat giden sürücüler, kırmızı ışıkta neredeyse o ışıklarda bekleyen hiç kimse yokmuş, dünyada tek başınaymış gibi geçenler, yanınızdan ‘vınnn’ deyip geçen, süratinden ne geldiğini ne gittiğini göremediğiniz arabaların sürücüleri varken cezalar buralara kesilse de en azından trafikte hata yapanın korkacağı bir durum yaratılsa… Çamurluğu eksik olana yazılan ceza trafikteki hataları azaltmıyor maalesef…

--------------------------------------------

ANALİZ

Tersi uygulama

Bir yaz daha geçti… Yine bağırdık çağırdık; Girne’de denizlere girilmiyor diye… Halkın malı olan denizler paralı diye… Ama yine sesimiz duyulmadı, yapılan eylemler görülmedi, yasalar uygulanmadı. Aslında ses de duyuldu, eylem de görüldü ama adalet yine es geçildi. Anayasa uygulanmadı, uygulaması gerekenler kıllarını kıpırdatmadılar. Tam tersi oldu hatta; Girne emirnamesi bütün tepkilere rağmen değiştirildi ve kahverengi bölgeler de mavi yapıldı, katlar da yerleşim yerleri de çoğaltıldı, büyütüldü. Yani halkın malı olan yer kalmışsa! onlar da kişinin malı yapıldı.

----------------------------------------

Bir insan başarısızlıkları için başkalarını suçluyorsa, başarılarının şerefini de başkalarına vermesi gerekmez mi!
H.W.NEWTON

Bu yazı toplam 1588 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar