1. YAZARLAR

  2. Mert Özdağ

  3. Yeni dönem Yeni siyaset
Mert Özdağ

Mert Özdağ

Yeni dönem Yeni siyaset

A+A-

'Yeni bir döneme girdik'…

En fazla dillendirilen cümlelerden biri bu.
Yeni bir dönem.
Evet, gerçekten ‘siyaseten’ yeni bir döneme girdik.
Manzarayı Kıbrıs sorunundan arındırıp analiz etmeye çalışırsak durumu nasıl yorumlarsınız?
Hem yeni, hem de eski gündemlerin ısıtılıp yeniden önümüze sunulacağı bir dönem olacak bu…
Ta en başından ‘Türkiye ile ilişkiler’ konusunda 90’lı yılları hatırlatan bir havanın yaşanacağını görür gibiydik.

Mustafa Akıncı'nın Cumhurbaşkanlığı’nı kazanması, Kıbrıslı Türklere ‘balans ayarı’ çekmeye hevesli çevrelerin işini daha da kolaylaştırmışa benziyor.
İlk günden Akıncı’nın çıkışının bedelleri olacaktır pek tabii…
Bunun ipuçlarını ‘normalleşen’ Ankara ziyareti ile görebiliyoruz.
Kim bilir, perde gerisinde neler yaşandı?

Yavruluktan’ çıkmanın bedelleri olduğunu dillendirdi siyasiler hep...
Zira bu mesele ‘söylemden’ öte bir durum...
Basın açıklamaları ile efelenmekten çok çok farklı bir olay bu...
Ama toplum bu ‘bedeli’ ödemeye hazır mı, kuşkuluyum.
Zira ‘yavru’ olmaktan kurtulmak için atlan adımlara topyekun sahip çıkacak mıyız, şüpheliyim.
Mesela ekonomik anlamda bedel ödemeye hevesli miyiz, hepimiz?
Defa defa kendi vicdanımızda tartışmamız gerekiyor.

----------

Evet, elbette Türkiye'deki egemen güçler adada oluşan yeni güç dengelerini kontrol etmeye başlayacaktı, bundan kimsenin şüphesi yoktu.
Şaşırmadık.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Mustafa Akıncı ile ilk günden girdiği siyasi polemik bir rastlantı mı sizce?
Bence değil…
Kurgulanmış, zamanı seçilmiş bir senaryo olabilir mi?
Olabilir…

Tabii ki Akıncı'nın bu senaryodan haberi olduğunu düşünmüyorum.
Tahmin ediyorduk da, yanıldığımız tek ayrıntı zamanlama mıydı sadece?
Zira kuzeydeki yeni güç dengesine ‘balans ayarı’ vermek isteyenlerin az daha bekleyeceğini tahmin ediyorduk, yanıldık.  
CTP dahil bütün sol güçlerin desteğiyle seçim kazanan Akıncı var şimdi Cumhurbaşkanlığı makamında…
Seçim sürecinde çok yazdım, tekrarlamakta fayda görüyorum.
Geçmiş siyasi yolculuğunda zaman zaman sağa kayan, kimi zaman ‘sosyal demokrat’ takılan Akıncı şimdi nasıl bir politika izleyecek?

Solun nefesini ensesinde hisseden Akıncı “Kıbrıslılık” vurgusunu ileriye taşıyabilecek mi?
Yoksa geçmişteki gibi yalpalayacak mı?
Mesela herkesin alkışladığı ilk gerginliğin şifrelerince neler yatıyor, dikkatli baktınız mı?
Durumu ve sonrasındaki açıklamaları dikkatle izleyenler zaten şimdiden oy vererek girdikleri kefillikten çıkmanın yollarını arıyorlar şimdi...
Daha açık söylemek gerekirse Akıncı eleştirileri erken başlamış.
E haksız da değiller... Neyse, bu eleştirilere daha sonra bakarız... 
Zira ‘Türkiye ile uyumlu çalışmayı’ dikte eden “KKTC Cumhurbaşkanlığı” gibi bir makamın, hiç kuşkusuz her lider için, özellikle de soldan gelen liderler için ‘açmaz’ yaratacağı aşikar.  

----------------

Evet, gerçekten yeni bir dönem var şimdi…
Kimilerine göre; % 20'lik bir oy oranına ulaşan 'işin ehli' olduğunu iddia eden her dönemin “müzakerecisi” ,“ne sağcıyım ne solcu” modunda herkesime göz kırpan Kudret Özersay liderliğinde oluşan yapı  siyasette kilit bir yer edecek.
Son yıllarda hemen hemen her partinin yaşadığı ‘ideolojik eksen kaybı’ sorunu olmayacak bu yapının… Çünkü ideolojik zemini yok...
Çünkü ta en başından ılımlı söylemler ve üzeri 'süslü' laflarla örtülen 'politikaları' ile radikal milliyetçilerden ileri derecede 'solculara' kadar farklı kitleleri kendine çeken bu yapı, Türkiye'deki güç odaklarının çok rahat sızabileceği bir oluşum yaratmıştı zaten…

Bu yapıya samimi duygularla oy veren yurttaşları tenzih ederim ama; dışarından izlediğim manzara “Yeni Türkiye” sarmalına paralel bir “Yeni KKTC” olgusunun temellerinin atıldığına işaret ediyor. Başarılı olur  mu, göreceğiz...
Siyasi partilerin ötekileştirilerek siyaset yapıldığı bir süreç izledik, hep birlikte ve kimilerimiz de farkında olmadan 'toparlandık'…
% 20'lere varan bu toparlanma 'yeni' dönemde şüphesiz egemen güç odakların ‘favorisi’  olacak.
Yaşayıp göreceğiz.
Yeni döneme kaybederek girenler de var pek tabii…

UBP ve DP…
Eroğlu'nun peşinde sürüklenen UBP'nin şimdi yeniden iç tartışmalarıyla yoğrulacağı görülüyor.
Kimi genç siyasilerin yeni tüzükle birlikte dillendirdiği “Yeni UBP” söylemleri ne kadar hayata geçecek, göreceğiz.
Ancak en başından ‘tek adam’ girdabında ilerleyen sağın en köklü yapısının kapanacağını, yok olacağını sananlar yanılıyor.
Elbette erken zamanda güçlenecek değil UBP.
Ama bitti, mahvoldu derken tek başına iktidara geldiği günleri de unutmamak gerekiyor.
Bir yere not etmekte fayda var.
Yeni döneme  ‘yaralı’ giren DP ise bir süre daha kendi içindeki “UG” sarmalı ile sancı yaşayacak.
Çok kötü günler bekliyor DP'yi.

Zira, Özersay'ın liderliğini çektiği 'ılımlı sağ’ modeli hem sağ seçmene hem de çeşitli güç odaklarına daha cazip geleceği için ‘tercihler’ sırasında sonda yer alacak olması 'kapanmayı' dahi gündeme getirebilir.
Belki bir süre sonra “UBP ile birleşelim” gündemi ile de karşı karşıya gelebilir DP, kim bilir.
Sürecin sonunun ‘hayırlı’ olmayacağı kesin.
UBP ve DP’nin yaşadıklarına Eroğlu’nun seçim kaybetmesini de eklersek oyun ‘eski sağ’ için şimdilik bitmişe benziyor.  
Mevcut düzenin simgesi olan ve ‘yenilenemeyen’ Eroğlu ve onun kuyrukçusu UBP ile DP’nin artık bu halleri ile hem toplumdan hem de deniz aşırı güç odaklarından ilgi görmesi mümkün değil.

Şimdi ‘temiz toplum’ söylemleri ile ilerleyen yapı yeni başrol oyunculuğuna aday.
Daha açık söylemek gerekirse, “Film yeni, oyuncular da yeni” demek zor değil…
Başa dönecek olursak 90'lı yılların eski gündemlerinin yeniden önümüze konacak, bu çok açık.
Bunu işaretlerini herkes görmüştür umarım.

Uzun süredir hümanist politikaları ile içteki Türkiyeli-Kıbrıslı gerilimini en düşük seviyeye getirmeyi başaran CTP’nin emekleri berhava olabilir mesela… Yeniden bu temel üzerinde bir iç çatışma yaşamamız olası. Çünkü bu mevzu, Kıbrıs’ın kuzeyine ayar çekme heveslisi olan çevrelerin kaşımak istediği konular arasında popülaritesini artırabilir. Bu kertede solun soğukkanlı duruşu ile iç gerginliklerin tansiyonunu düşürebiliriz ancak… Kuzey Kıbrıs siyasetine ayar verme girişimleri, iç siyasette dışa açık yeni şekillenmeler gündemimizin ana parçalarını oluşturacak. 

İç gerginliklerimizde ‘dışın’ daha da dişlerini çıkararak gireceği bir dönem olacak belli ki bu dönem…
Ve içteki dengelerin pozisyonu, bu sancıların acısını daha da artıracak durumda. Peki  CTP, yeni dönemin ve yeni şekillenmenin neresinde yer alacak? İşte buna CTP’liler karar verecek.  Çok yakında CTP yeniden siyasetteki pozisyonunu net şekilde ortaya koymalı… CTP’nin yeni dönemdeki yeni  pozisyonunu merakla bekleyeceğiz.

Bu yazı toplam 2298 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar