Yeni dönem, yeni vizyon...
7 Ocak tarihinin Kıbrıslı Türk toplumu için yeni bir dönemin başlangıcı olarak nitelenmesi özellikle gereklidir. Siyasetin çözümsüzlük üreten girdabından çıkabilmek için, siyasi partilerin güçlü bir vizyon, bu vizyona bağlı dönüşüm programları ve bu programları hayata geçirecek kadroları olması gerekir. Bu üçlü arasındaki herhangi bir uyumsuzluk veya eksiklik, bugün kuzey Kıbrıs’ın beklentisini karşılamaz. Bu bakımdan önümüzdeki seçimler, önceki seçimlere bağlamında çok büyük önem taşımaktadır. Elbette bu değerlendirmem, ileride çok daha ayrıntılı yazacağım yerel yönetim seçimleri ile de ilgilidir, sadece erken genel seçimler için değil.
Bunun nedeni çok basit. Bu ülkede kamu sistemi büyük ölçüde çökmüştür. Bu çöküşün pek çok nedeni var. Temelinde sağ siyasi partilerin, günlük icraatları; kendi yandaşlarına yönelik attıkları adımlar; devlet olanaklarını kendi siyasi ikballerine yönelik kullanmaları; partizanlığı, yolsuzluğu, usulsüzlüğü, adam- akraba kayırmacılığı, ayrımcılık yani nepotizmi v.d sonuna kadar kullanmaları yatmaktadır. Hükümette kalmak uğruna günlük, hiçbir siyasi planlama yapmadan, Türkiye’nin sağladığı imkanları kişisel rant amacıyla, toplumu bölerek ve bir kısmını dönüp şikayet ederek (satarak, dışlayarak, bölerek…) ayakta durdular. Bu durum ise çeşitli Türkiye Hükümetleri ile sağ görüşlü KKTC hükümetleri arasında birbirini sürekli besleyen sirkülasyona dönüştü. Bu döngü, hem demokrasimizi sürekli yaraladı ve yıprattı, hem de Türkiye ile Kıbrıslı Türkler arasındaki ilişkileri bozdu.
Gelinen aşama itibarıyla TC-KKTC ilişkilerinin her bağlamda yeniden tanımlanmaya ihtiyacı vardır. Kıbrıslı Türklerin dünyaya açıldığı tek kapı olan Türkiye ile, sağduyulu ve dengeli bir ilişki kurulmalıdır. Bu da, “Kıbrıslı Türklerin her konuda karar verdiği, Türkiye’nin de desteklediği” bir düzeyde olmalıdır. Bu noktada, ihtiyaç duyulacak olası teknik veya danışmanlık destekleri söz konusu olabilir. Ancak “karar vericilik” noktasında Türkiye hükümetleri artık Kıbrıslı Türklerin iç işlerine doğrudan veya dolaylı olarak kesinlikle karışmamalıdır.
Vizyon-Program-Kadro ekseninde, bugün var olan çürümüşlüğü ortadan kaldırma kapasitesi, Kıbrıslı Türk toplumunda mevcuttur. Bıçak kemiğe dayanmış, rejimin sürdürülemez niteliği toplumun tüm kesimleri tarafından kabul görmüştür.
Burada özne, karar verici seçmendir. Seçmen kendi rolünün öneminin farkında olmalıdır. Her bir oy, çok büyük değer taşımaktadır. Tüm vatandaşların, kısa günün karı değil geleceğimiz için güçlü ve iddialı bir dönüşüme yönelik kararlı duruş içinde olması, kaçınılmaz bir toplumsal görevdir.
Demokrasiye ve her bakımdan yeniden yaratılacak bir Kıbrıs’a gönülden inananların yeni bir dönem başlatmaları için 7 Ocak çok önemli bir tarih olacaktır.