Yeni Geçiş Kapıları Laf ile Açılmaz…
Kuzey-Güney Kıbrıs arasındaki geçiş kapılarında özellikle Lefkoşa’da Metehan’da araçlı geçişlerde ve Lokmacı’da yaya geçişlerinde bir süreden beridir aşırı yoğunluk ve uzun bekleme kuyrukları var…
Kıbrıslı Rum lider son açıkladığı güven artırıcı önlemlerde sorunu çözebilecek çalışmalar yapacağını söyledi ama pek inandırıcı gelmedi… Kesin niyetli olsa bunu bir eylem planı şeklinde, hangi sınır kapılarında ne yapacağını ne zaman başlayıp, hangi sürede bitireceğini de somut olarak açıklardı. Kıbrıs Rum tarafı sınır kapılarının açılmasında hep olumsuz tavırda oldu, Ledra Palace Kapısı açıldığında kendi halkına geçmesinler diye yazılı ve sözlü medyada açıklamalar yaptı. Çok sayıda Kıbrıslı Türk’ün alış-veriş için güneye geçmesine rağmen yeni kapıların açılmasına hep soğuk ve olumsuz durdular… Şimdilerde çok sayıda Kıbrıslı Rum kuzeye alış-veriş için geçiyor. Güney Kıbrıs pazarına mal ve hizmet sunanlar müşteri kayıpları ve düşen ciroları nedeniyle hükümetlerine sınır kapılarından geçişler konusunda engelleme veya zorlaştırma yapmaları konusunda taleplerde bulunuyorlar; o kadar ki AB, Yeşil Hat Tüzüğüne aykırı işlem yapılmaması yönünde Güney Kıbrıs hükümetini uyarmak ihtiyacı hisseti. Dolayısıyla, yeni geçiş kapıları açılması konusunda Rum tarafının isteksizliği hep oldu, şimdilerde daha da artmıştır.
KKTC Hükümeti ise yeni kapıların açılması talebini tekrarlayıp duruyor; bir de mevcut kapılarda da uzun kuyrukların oluşmasını önleyecek bazı uygulamalar yapılacağını ve buna dair eylem planını açıklıyor. Mevcutlarda geçiş alanını genişletmek, yeni geçiş şeritleri açmak, muhaceret kadrolarını artırmak kısa sürede uygulanabilecek bir proje olmasına rağmen yaşanan tüm sorunları çözebilecek değildir. Bu kapılardan geçen milyonlarca Kıbrıslı Rum’un ve üçüncü ülke yurttaşlarının Kuzey Kıbrıs pazarında yarattığı hareketlilik yoğunluğu, değer kaybeden TL ve kötü yöneten hükümet nedeniyle derin krizlere giren KKTC ekonomisine ilaç gibi gelmektedir. Dolayısıyla, Kıbrıs sorunu çözümü bağlamındaki siyasi gereklilik yanında KKTC ekonomisinin yüzdürülmesi için de sınır kapılarında geçişlerin hızlandırılması ve yeni geçiş kapılarının da açılması Kıbrıs Türk tarafı için büyük önem taşımaktadır.
Ne ve nasıl yapılmalı?! Kıbrıs Türk tarafı inisiyatif alıp yeni kapıların açılması için gerekli çalışmaları ve uygulamaları fiilen yapmalıdır. Metehan ve Lokmacı kapılarının açılması süreçleri bunun en bariz örneğidir. Ledra Palace kapısı yaya ve araçlı geçişlere açıldığı zaman yaşanan yoğunluktan hem insanlar hem de Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) çok büyük sıkıntılar yaşıyordu. Araçlı geçişleri başka kapıdan yapmak üzere Metehan sınır kapısının projesi üzerinde çalışmaya başladık; önce asker isteksizdi, Rum tarafı da bunun ardına sığınıyordu. BM tarafı da “Mutabakat sağlarsanız biz kolaylaştırıcı oluruz” havasında idi. Askeri ikna ettiğimizde Rum tarafı pek direnemedi çünkü Ledra Palace geçişi işkenceye dönmüştü, kendi insanlarının da tepkisini çekiyorlardı. İki hafta gibi kısa bir sürede ama üç vardiya çalışarak Metehan Sınır Kapısı’nı işlevsel hale geçirebildik; Rum tarafı naz-niyaz hallerde idi ama biz hazır olduğumuzda onlar da çalışmalarını tamamlamak zorunda kaldı.
Ardından yaya geçişleri için LTB olarak Lokmacı barikatının açılmasını gündeme aldık. Askeri ikna etmek kolay olmadı; Lefkoşa Bölge komutanı olan Albay Lokmacı’nın açılması ile kendilerinin Lefkoşa yeşil hattı boyunca devriye gezmelerinin aksayacağını, bir uçtan diğer uca yaya ve araçlı devriyenin kesintisiz yapılabilmesinin mümkün olamayacağını söyleyerek olumsuz tavrını sürdürüyordu. Bunun çözmek için iki seçenek vardı; ya yeraltından bir geçiş yolu, ya da yer üstünden yükseltilmiş zeminde bir geçiş yolu… Ara bölge dibinde yeraltından yol konusu hem BM’nin hem de Rum tarafının sorun çıkaracağı bir konu olurdu. Kaldık mı yükseltilmiş zeminde geçiş yolu çözümüne?! Köprü yaparız dedik askere, altından siz kesintisiz devreye yolunuzu sürdürürsünüz, üstünden de yayalar geçer. Bu çözüm karşılığında albayın tepkisi “Anladım Başkan, kararlısınız; köprüden geçişlerde askeri bölgemizin görünmemesini de temin ederseniz üstlerime konuyu aktarırım” şeklinde oldu. Kabul ettik… ‘Köprü’ bizimle dalga geçilmesi konusu olacaktı ama bu Lokmacı kapısı öyle veya böyle açılmalıydı, tüm koşullar zorlanmalıydı.
Bu arada Lefkoşa’da özellikle mesai başlangıcı ve bitişinde Hamitköy tarafında büyük bir trafik sıkışıklığı yaşanıyordu, Küçük Kaymaklı içindeki askeri bölgeden geçen bir yol trafiğe kapılı idi. Bu yolun açılması için de aynı albay ile görüşmelerimiz vardı. İzin verecekti ama iki şartı vardı: Sadece güneşin doğumundan batımına kadar olan sürede kullanılacaktı, ayrıca tam gün açık kalması için de askerlerin yolu karşıya geçmeleri için bir köprü yapılacaktı. Süreyi kabul ettik, köprüyü reddettik, yerine trafik ışığı koymayı ve askerler geçerken trafik kontrol düğmesine basıp, araçların geçişine kırmızı ışık, yaya geçişine yeşil ışık çalıştırılabileceğini önerdik. Sadece gündüz süresinde yolun açık olmasına ikna oldu, o yolu öylece açtık. LTB olarak da biz askerin yolu güvenli geçebilmesi için trafik ışıkları koyduk; o ışıklar çok anlamsız bir şekilde halen yerinde duruyor.
İşte o Lokmacı’da kullanılacak köprü vardı ya, Lokmacı Kapısı’nda normal yer zemininde yol üzerinden geçişlere başlandığında köprü sökülecek ve Küçük Kaymaklı’da bu yola monte edilecekti ki tam gün geçişlere asker izin versindi… Köprüyü askerin de sorun çıkarmayacağı şekilde yaptık, Lokmacı’ya monte ettik… BM’ye, “Biz yaya geçişleri için hazırız” dedik; Rum lider Papadopulos olumsuz tavrını sürdürdü. Rum tarafında seyir platformu gibi kullanılan bir köprü vardı; Rumlar yabancı siyasileri bu platforma çıkarır ve “işgal altındaki bölgeyi” gösterirdi. Bu köprüyü aynı amaçla kullanmak üzere askerden izin aldık; yabancı siyasi heyetleri köprüye çıkartıp, buradan yaya geçişleri mümkün kılmak için kararlılığımızı vurguladık, gösterdik. Genelde LTB, özelde de ben başkan olarak bu köprü konusunda Kıbrıslı Türk muhalif siyasilerimizden ve entelektüellerden çok eleştiri aldık, dalga geçenler bile oldu. Takmadık; iddiamız bu köprünün Papadopulos’u Lokmacı Kapısı’nın açılmasına zorlayacağı idi… Bir yıla yakın bir süre direnebildi ve Lokmacının açılışını kabullendi. Köprü de o günlerdeki LTB Başkanı’nın talimatı ile parçalanarak söküldü, bizim tasarladığımız amaç için kullanılmadı.
Demem o ki, böyle makamda oturup veya bir sınır kapısına gidip geçişlerin kolaylaştırılacağını söylemek kolay; yeni geçiş kapıları açılsın diye açıklama yapmak da kolay; sonuç ise değişmiyor. Eğer yeni sınır kapıları açılmasını istiyorsanız, hangi bölgelerden istiyorsanız projesini hazırlayacak ve uygulamasına fiilen başlayacaksınız. Mağusa Kapısı yolunda ve Haspolat’ta araçlı geçişler için kesin niyetli iseniz Kıbrıslı Rum lideri beklemek nafiledir, hükümet ve LTB eşgüdüm içinde uygulamasına başlarsınız. Zaten genelde olumsuz tavırda olan Rum liderliği, hele ki kendi insanlarının Kuzey pazarından alış-veriş yapmasını daha da artıracak bir projeye siz istediniz diye olumlu yaklaşacak değildir. Ama siz yeni kapıların açılması sürecini geçiş noktalarında fiilen başlatırsanız, BM de Rum liderliği üzerinde etkili olmaya başlar. Hangi BM?! O BM ki Genel Sekreteri son Kıbrıs raporunda bu yönde açılımlar olmasını yazmış ve istemişti…
Son sözler… Lokmacı Kapısı’nın ‘meşhur’ köprüsünün ‘vazifesi’ vardı, başardı; eleştirenler ve dalga geçenler analitik düşünemeyip ileriye dönük strateji planı yapamayanlardı… Şimdilerde laf ile geçiş kapısı açılmasını isteyenler de stratejik düşünemeyip, planlar yapamayanlardır.