Yeni Hükümet: Fes Gitti Şapka Geldi; Kafa Aynı mı?
Nihayet UBP kendine, hayırlısı ile, yeni başkanını seçti ve yenilenen azınlık hükümeti de Cumhurbaşkanı Tatar’a sunuldu; bugün artık yeni bir hükümet var…
Var mı?! Ne değişti?! Başbakan’ın, UBP’den bir bakanın ve YDP’li Arıklı’nın yerine UBP’li yeni isimler… Yeni kabinenin eskisinden tek farkı bu üç isim değişikliği…
Bunca sınırlı değişiklik nasıl yorumlanabilir? Öncelikle, hükümeti kurma görevi UBP’nin yeni başkanına verildiği için yeni bir başbakan olacaktı; YDP de yeni koalisyona katılmadığı için Arıklı’nın yerine de yeni bir isim atanacaktı… Dolayısıyla, bu iki değişiklik kaçınılmaz idi… Geçen hükümetin Sağlık Bakanı Ünal Üstel Faiz Sucuoğlu’nun damarına çok basmış olmalı ki eski kabinenin diğer bakanları yerlerini korurken o değişti; yeni bakan Ali Pilli’ye de iade-i itibar oldu… Eski Bakan Üstel görevi süresi içinde Pandemi sürecini Ali Pilli’den daha iyi yönetmedi; yerine geldiği Ali Pilli’den daha başarılı olmadı ve Ali Pilli yerine atanmasını haklı kılacak doğru bir farkındalık da yaratmadı… Ali Pilli yeniden görevde…
Bu az sayıda değişiklik yanlış mı oldu?! Değil aslında… Giden UBP ağırlıklı bir azınlık hükümeti idi, kurulan da UBP ağırlıklı bir azınlık hükümeti; misyonu da erken seçim sürecini yönetmek… Bu hükümetin oluşmasının püf noktası buradadır aslında çünkü esas misyonu seçim sürecinde UBP için partizanlık yapmaktır. Yani, en fazla üç ay görev yapacak olan bir seçim hükümeti olarak işbaşına geldi ama seçim partizanlığını en yoğunundan yapmak üzere kuruldu… Dolayısıyla kabinedeki isimlerde köklü değişiklik yapılmaması şaşırtıcı değil; yani çok da yeni bir hükümet yok ortada… Bu kısa sürede UBP önderliğindeki hükümetlerin yarattığı sosyal ve ekonomik sıkıntılar elbette çözümlenemeyecek, zaten Başbakan Sucuoğlu da böyle diyor… Halkın tek kazanımı ise UBP’nin çeşitli nedenlerle ülkede yarattığı tansiyonun düşme eğilimine geçmesi ve erken seçim sonucunda da istikrarlı hükümetlerin kurulması olasılığı…
Dün basına verdiği demeçten Başbakan Sucuoğlu’nun ekonomik sorunların ağırlığının bilincinde olduğu anlaşılıyor ama demecinin devamında TC Büyükelçiliği’ni ziyaretle “İlk altı ay ne yapabiliriz, sonraki altı ay ne yapabiliriz, ekonomik anlamda piyasayı nasıl rahatlatabiliriz?” konularını görüştüğünü ifade etti. Yani, sanki erken genel seçimden sonra da kendi hükümeti devam edecekmiş gibisinden bir algı yaratmaya çalıştı… Son dönemlerin UBP’li hükümetleri Kuzey Kıbrıs’ın şu andaki yıkık-dökük ekonomik durumunun sorumlusudur. Ve bu yeni hükümetin ömrü üç aydan fazla olmaz ama ötesinde de UBP’nin önderliğinde hükümet kurulması olasılığı çok düşüktür. Erken genel seçimlerde UBP’nin ağır bir yenilgi alacağı kamuoyunda görülebiliyor.
Sucuoğlu UBP’ye henüz yeni başkan oldu ama eskilerden farklılığını pek de fark ettirmedi. Kendisinin kurultay sonucunda yaptığı konuşma, sonrasında sergilediği tavırlar ve son bir hafta içinde medyada yaptığı açıklamalar UBP’ye yepyeni bir başkan geldiği izlenimini yaratmıyor. Bir takıntı haline gelen AKP ile sıkıntılı ilişkilerini Türkiye ile ilişkilermiş gibi lanse edip, biatını ifade etmesi, UBP’de kafanın değişmediğini gösteriyor. Hatta, AKP’ye yönelik daha sevecen ve sıcak ifadeler kullanması ve tavırlar alması da AKP’nin UBP’deki egemenliğinin devam edeceğinin ipuçlarını veriyor. Tabir caizse, “UBP’de fes gitti – şapka geldi, kafa aynı kafa” olacak gibi bir görüntü var…
UBP’de şimdi sıra yeni parti yönetimini oluşturmada…. Genel Sekreterlik görevine, “fes gitti- şapka geldi, kafa değişmedi” bağlamında Hasipoğlu devam edecek gibi görünüyor. Merkez (Genel) Yönetim Kurulunun yeni oluşumu ise büyük değişikliklere gebe değil; ne de olsa sırada erken genel seçim var, hemen ardından da Haziran’da yerel seçimler… Ve Haziran’a kadar suya sabuna dokunmayınca, Haziran’dan sonra suya sabuna dokunmak riskli olacak; hele ki bu iki seçimde UBP arzu ettiği başarıyı gösteremezse… Yani, UBP’de şimdilerde durulan sular, Haziran yerel seçimlerinden sonra yeniden çalkalanmaya başlayabilir…
Kıbrıslı Türk sağ seçmen için üzücü olacak olan, Sucuoğlu’nun siyasal İslamcı AKP’nin suyuna gidip, onların UBP üzerindeki egemenliğini sürdürmesi ve seçmenine “Fesin ne suçu vardı da atılıp aynı kafaya şapka giyildi?!” ve “Bu da bize AKP’yi Türkiye olarak sunuyor” dedirtmesi olacak…
Önyargılı olmamak gerek; görünen köyün de kılavuz istemediğine dair bir söz var…