YENİ İFADELER ALINIYOR
11 Temmuz’da Mari’deki, “Evangelos Florakis” deniz üssünde medyana gelen patlama hakkında Polis Poliviu’nun başkanı olduğu Araştırma Komitesi tarafından yürütülen soruşturma çerçevesinde ifade alımlarının sürdüğü belirtildi
11 Temmuz’da Mari’deki, “Evangelos Florakis” deniz üssünde medyana gelen patlama hakkında Polis Poliviu’nun başkanı olduğu Araştırma Komitesi tarafından yürütülen soruşturma çerçevesinde ifade alımlarının sürdüğü belirtildi.
Politis ve diğer gazeteler, açığa alınan RMMO Komutanlığı’na bağlı Savaş Malzemeleri Masası Bölüm Başkanı Yarbay Nikos Georgiadis’in dün Araştırma Komitesi’ne ifadeye verdiğini yazdılar.
Haberi; “Markos Kiprianu’ya Yönelik Yeni Oklar - Savunma Bakanı (Kostas Papakostas) Tedirginlik Çekerken O (Markos Kiprianu) Zaman İstedi - 7 Şubat Toplantısında Patlamadan Bahsedildi” başlıklarıyla veren gazete, Yarbay Georgiadis’in ifadesinden, patlamadan beş ay önce 7 Şubat’ta yapılan toplantıda, dönemin Savunma Bakanı Kostas Papakostas’ın, el konulan yükün tehlikeleri konusunda tedirgin olduğu, dönemin Dışişleri Bakanı Markos Kiprianu’nun ise patlayıcı yüklü 98 konteyner konusunda alınan kararda herhangi bir değişiklik yapılmasını geciktirdiğinin anlaşılmakta olduğunu belirtti.
Habere göre, Yarbay Georgiadis ifadesinde, “Papakostas’ın, sözkonusu toplantıda “her şeyi bana yüklediniz ve geri çekildiniz” ifadesini kullandığını, Markos Kiprianu’nun ise konu hakkında siyasi ve ekonomik analizde bulunarak “zaman kazanmak istiyorum” yanıtını verdiğini söyledi.
Gazete yine, Georgiadis’in ifadesine dayanarak, Papakostas’ın geminin yükünde barut olduğundan bahsederek bunun tehlikeli olduğu konusunda ikna edici olmaya çalıştığını, Kiprianu’nun ise konuyu; "eğer mühimmatı satarsak para nereye gidecek veya AB’ye KDV vermemiz gerekecek mi" gibi ayrıntılara yaydığını belirtti.
Yarbay Nikos Georgiadis ayrıca, Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın ifadesi sırasında RMMO mensubu Albay Yorgos Georgiadis’le direkt olarak konuşmadığı ve Başkanlık’tan bir başkasının muhtemelen Yorgos Georgiadis’le konuştuğu şeklindeki ifadesinin aksine, Hristofyas’ın, Yorgos Georgiadis’le doğrudan konuştuğunu söyledi.
Yarbay Georgiadis, bu bilginin kendisine Yorgos Georgiadis tarafından söylendiğini belirtti.
Georgiadis, “bana; Başkanlıkla, Savunma Bakanı’yla konuştuğunu, gizlilik bulunduğunu, bu nedenle bana başka bir şey söylemesinin mümkün olmadığını söyledi” şeklinde konuştu.
Habere göre açığa alınan RMMO Komutanlığı Savaş Malzemeleri Masası Müdürü Lambros Lambru da Araştırma Komitesi’ne dün ifade verdi.
Lambru ifadesinde, yetkileri arasında patlayıcıların muhafaza edilmesiyle ilgili kontroller yapılmasının da bulunduğunu söyledi.
Lambru, Mari’deki mühimmatın muhafaza edildiği depo ısısının 10 ile 25 santigrat derece arasında olması, nem oranının ise yüzde 65’i geçmemesi gerektiğini, kapıların açık kalmasıyla çok iyi havalandırmaya sahip olması gerektiğini ifade etti.
Lambru ayrıca kendilerinin, konteynerlerin güvenli bir şekilde muhafaza edilmesi olayına baştan dahil olmadıklarını, olaya; geçtiğimiz Şubat ayında, laboratuar denetimi için barut örneği almaları konusunda talimat aldıklarında dahil olduklarını belirtti.
Simerini gazetesi ise, Rum Savunma Bakanlığı Çalışma Bölümü yetkilisi Panayiotis Stilyanidis’in dün verdiği ifadeye dayanarak, 8 Temmuz tarihinde Savunma Bakanlığı ve RMMO düzeyinde, konteynerlerde bulunan barutun tahrip edilmesine ilişkin karar alındığını, kararın; barutun, patlamanın meydana geldiği 11 Temmuz’da tahrip edilmesi şeklinde olduğunu yazdı.
Simerini ise haberi; “Nikos Georgiadis’in Flaş İfadesi ‘Albay Yorgos Georgiadis Başkan’la Konuştu’” başlığıyla verdi.
Gazete ayrıca RMMO Komutanlığı Savaş Malzemeleri Masası Müdürü Lambros Lambru’nun, ifadesi sırasında RMMO eski Komutanı Petros Çalikidis’i; durumun ciddiyetini, bölgede küçük çapta meydana gelen ilk patlamanın olduğu 4 Temmuz’dan sonra da anlamamakla eleştirdi.
AÇIĞA ALINAN DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI DİPLOMATLARI GÖREVLERİNE GERİ DÖNDÜ
Öte yandan Haravgi gazetesi, Mari’deki patlamaya ilişkin soruşturma çerçevesinde açığa alınan Rum Dışişleri Bakanlığı diplomatları Nikos Emiliu, İulia Sikopetritu ve Yorgos Yangu’nun 15 gün olan açığa alınma sürelerinin dolması nedeniyle geçtiğimiz Salı gününden itibaren görevlerine geri döndüklerini yazdı.
Gazete Dışişleri Bakanlığı’nın üç çalışanının, açığa alınmaları aleyhine açtıkları davanın ise bugün görüşüleceğine dikkati çekti.
ÖFKELİLERİN GÖSTERİLERİNE DESTEK
Öte yandan Fileleftheros gazetesi, EVRESİS Şirketi tarafından ANT1’in barometresi adına düzenlenen ankette, vatandaşların yüzde 70’nin, “öfkelilerin” Rum Başkanlık binası önünde düzenledikleri gösterilere destek verdiğinin ortaya çıktığını yazdı.
Habere göre ankete katılanların yüzde 70.1’i gösteriler hakkında olumlu, yüzde 22’sinin ise olumsuz görüş ortaya koydu.
“Öfkelilerin; ileriki aylarda gösterilerine devam edeceğine inanıyor musunuz” sorusuna yüzde 39.2’si kesinlikle devam edeceği, yüzde 37.7’si belki devam edecekleri, yüzde 10.5’i belki devam etmeyecekleri, yüzde 4.6’sı kesinlikle devam etmeyecekleri yanıtını verirken, yüzde 4.6 oranındaki kesim ise bu soruya yanıt vermedi.
“Öfkelilerin gösterilerinin sonuç vereceğine inanıyor musunuz?” sorusuna ise ankete katılanların yüzde 46’sı gösterilerden sonuç alınmayacağına, yüzde 41.5’i sonuç alınacağına inandığını, yüzde 11.8’i ise bilmiyorum/yanıt yok şeklinde görüş ortaya koydu.
ANDROS KİPRİANU’DAN ELEŞTİRİ
Öte yandan AKEL Genel Sekreteri Andros Kipiranu, partileri ve medyayı; Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’a karşı “küfür nitelikli sloganlara müsamaha göstermekle” suçladı.
Haravgi gazetesine göre Kiprianu, partilerin; Hristofyas’a karşı yapılan bu tür “küfür” nitelikli söylemlere ilişkin tepkilerinin yüzeysel olduğunu, bunlara müsamaha göstermekle kalmayıp cesaretlendirdiklerini kaydetti.
ÇEVRECİLER
Simerini gazetesi ise, Rum Çevreciler ve Ekologlar Hareketi’nin dün bir açıklama yaparak, Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’a küfür eden kişilere yönelik cezai kovuşturma başlatılmasını eleştirdiğini yazdı.
Habere göre Çevreciler, Rum Başkanlığı’nın korumalarını “diktatör için kişisel muhafızlar” olarak adlandırarak, bu kişilerin empoze etmeye çalıştığı terör havasını da eleştirdi.