New York zirve sonuçları ile ilgili yaptığımız değerlendirmelere katkı yapacak nitelikte bir yazı değerli gazeteci Druşiotis’ten geldi. Gerek BM’nin etkin tavrı ve kararlılığı gerekse tarafların BM tarafından çizilmiş alan içerisindeki sıkışmış konumları ve petrol krizinin çözüm üzerindeki uluslararası etkisi yazar tarafından altı çizilerek ve ayrıntılandırılarak belirtilmiş durumda.

“Kağıt üzerinde bir çözüm mümkündür. Ancak iki tarafça da onaylanmadığı takdirde bu çözümün bir değeri olmayacaktır. Sürecin dondurulup müzakerelerin 2013 yılında devam etme olasılığı, Kıbrıs sorunundaki başrol oyuncuların kafasını oldukça ciddi şekilde meşgul etti. Nitekim yeni müzakerelerin kalacağı yerden devam etmesinin mümkün olmadığına karar verildi. Müzakerelerin askıya alınması, başarısızlıktan farklı bir şey olmayacaktır. Eğer başarısızlık olursa da, yeni müzakereler, Kıbrıs sorununun 1974’ten bugüne kadar tartışıldığı model zemininde değil, yeni bir zeminde yapılacaktır.

Dolayısıyla öyle ya da böyle üç yıllık yorucu müzakerelerin heba olmasına izin verilemez.  Çaba bunun liderlerin imzasına sahip olacak bir anlaşmayla sermayeye dönüştürülmesi yönündedir. Bunun devamında bu çözümü kabul etmesi konusunda toplumu cesaretlendirmek için büyük çaba sarf edilecektir. Ekonomik kriz konjonktürü, kriz ve siyasi istikrarsızlık koşullarında değerlendirilemeyecek olan doğal gaz perspektifi, aynı zamanda AB ve ABD’nin, İsrail-Kıbrıs-Türkiye eksenindeki ilişkilerin normalleşmesini konusundaki yoğun istekleri, bugün gerçek dışı olarak görülen yeni bir dinamik yaratabilir.

BM’nin görüşüne göre anlaşma durumunda Hristofyas, AB’nin büyük desteğine sahip olmayı bekliyor. Rusya, iki toplum tarafından kabul görecek bir anlaşmayı destekleyeceği konusunda güvenceler verdi. Türkiye’nin hala istekli olduğu varsayılmaktadır, ancak eskiye kıyasla çözüm konusunda daha az heyecanlıdır. Ban Ki Moon hali hazırda G-20 Zirvesi çerçevesinde görüştüğü Erdoğan’ın desteğini isterken, Downer da Ankara’yı ziyaret etmeyi planlıyor.

ABD müzakerelere karışmayacak, ancak perde gerisinde yardım edeceği konusunda taahhütte bulundu.

Genel Sekreter’in ve grubunun Güvenlik Konseyi’nden aldığı desteğin son derece önemli olduğu düşünülmektedir. ”

Druşiotis’in gözden kaçmaması gereken yorumu ile Kıbrıslı Türklere ve Kıbrıslı Rumlara Kıbrıs sorununun çözümü için yeni bir imkan doğduğu tartışılmazdır.

Bu yeni imkan ile Kıbrıslı Türkler, imaj oyunları ve değişim söylemleri ile makyajlanacak statükonun çizdiği kısır alanda mı kalacağına yoksa kendi kaderini değiştirecek bir sürecin yöneticisi ve siyasi öznesi mi olacağına karar verecekler.